Taeyong derin bir nefes aldı kapıyı aralarken. Jaehyun'un kokusu ile dolu olan odaya usulca adımlarken, kaburga kemikleri kırılmış da tenine batıyormuş gibi hissettiriyordu aldığı nefesleri. Onun kokusu zihninde yer edinirken bir diken gibi tenine batıyor onu boydan boya kanatıyordu.
Canı öylesine çok yanıyordu ki, kalbi kızgın bir demir ile dağlanıyormuş gibiydi sanki.
Tembel hareketlerle çalışma masasının yanına ulaşmış ve usulca çekmecenin önüne oturmuştu.
Solgun titrek elleri hareket etmek ve o çekmecenin kapağını açmak istemiyordu.
Kızarmış, ağlamaktan acıyan gözleri çekmeceye odaklanmıştı birkaç saniye. Beynindeki düşünceleri saniyesi saniyesine değişiyor, zihninin içindeki sesler onu rahatsız hissettiriyordu.
"Bunu yapmak zorundasın!" diyordu bir ses. "Buna mecbursun."
Başka bir ses ise onun önüne geçiyor, "Bunu ona yapamazsın!" diyordu. "Bu haksızlık."
Taeyong ne yapacağını bilmiyordu. Sadece ve sadece gözleri boşluğa dalmış bir şekilde zihininde kavga eden sesleri dinliyordu.
O sırada cebindeki telefonuna düşen mesaj sesi Taeyong'un gözlerinin çekmeceden ayrılmasını sağladı.
"Taeyong ne yaptın, meraktan öleceğim."
Ten'in mesajı Taeyong'u bir an gerçekliğe çekti. Bakışları tekrar çekmeceyi bulduğunda hissiz bir ifade eşliğinde açtı kapağını.
Jaehyun'un geçen gün gösterdiği siyah şişeli parfüm ve beyaz kutulu bir cilt losyonu çekmecenin en üstünde duruyorlardı.
Taeyong parfümü eline aldı, zihni birkaç küçük anı ile sarsıldı bir an.
Kapağını açtı ve parfümü kokladı. Jaehyun'un gülümseyen gözleri geldi Taeyong'un aklına. Yıldızlı bir gece gibi demişti Taeyong bu koku için hayır yıldızlı bir gece değil bu koku tamamiyle Jaehyun gibiydi.
Taeyong'un gözünden bir damla yaş süzüldü çenesine doğru.
Parfümü kenara bırakarak dizlerinin üzerinde doğruldu ve çekmeceyi karıştırmaya devam etti. Aklındaki o defteri arıyordu fakat defter falan yoktu. Birkaç kağıt vardı fakat ürünlerle alakalı şeyler değillerdi. Bir diğer çekmeceyi araladı ve karıştırdı hızlıca fakat orada da hiçbir şey yoktu.
Çaresizce omuzlarını düşürdü. Elinde ürünlerin örneklerinden başka bir şey yoktu. Verebileceği tek şey örnek ürünlerdi ve bu daha da çok kahrediyordu genç adamı.
Midesi dakikalardır ağrıyor ve kusma hissiyatıyla sarsıyordu Taeyong'u.
Suratındaki tüm renk çekilmiş kireç gibi bembeyaz kesilmişti sarışın genç. Bunu yapmak istemiyordu, ölümüne nefret ediyordu bundan.
Gözyaşları tekrar çaresizce akmaya başladı. Elinden ağlamaktan başka hiçbir şey gelmiyordu. Bunu yapamazdı, Jaehyun'a bu kötülüğü yapmak istemiyordu ona her şeyi anlatacak ve ondan yardım isteyecekti. İlişkileri bitse, Jaehyun ondan nefret etse bile umurunda değildi. Onun hayallerini çalmak istemiyordu.
Kafa salladı kararlı bir ifadeyle, tam gözyaşlarını silmiş oturdugu yerden dogrulacaktı ki genç adamın gözüne bir şey ilişti o sırada. Çekmecenin en altında duran siyah bir şey.
Kaşlarını çatarak doğruldu ve çekmecedeki o şeye uzandı meraklı elleri.
Gördüğü şey kaşlarının biraz daha çatılmasına sebep oldu. Elinde tuttuğu şey bir evlilik cüzdanıydı.
Meraklı elleri cüzdanın ilk sayfasını araladı ve Taeyong o an beynine bir balyoz yemiş gibi hissetti. Midesi bulandı ve hayal kırıklığı tüm vücuduna yayıldı genç adamı hareketsiz bırakarak. Dünyası ayaklarının altında sarsıldı bir an... Dehşet bir acı ile sızladı kalbi ve sevgilisinin ismi döküldü kurumuş dudaklarından.
"J-jaehyun?" canını yakmıştı bu isim.
Evet, evlilik cüzdanı Jaehyun'a aitti... Jaehyun evliydi, hem de bir kadın ile.
⸻ ♡ ⸻
kdrama dunyama hos geldiniz 😛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...