{6}

459 35 45
                                    

Kapı zilini çalıp beklemeye başladım. Aslında anahtarım cebimdeydi. Ama kafede o kadar yorulduktan sonra eve dinlenmeye ve Emir'i görmeye geldiğimde kapıyı da onun açmasını istiyordum. Bu yüzden sürekli anahtarımı unuttum yalanına sığınıyordum.

Emir o gece bende kalmıştı. Eve gelince neredeyse hiç konuşmamıştık. Zaten Kerem'de kaldığı için pijaması yanındaydı. Ben de temiz çarşaf vermiştim. Odamda yatmayı kabul etmediği için oturma odasındaki bi koltuğu ona yatak yapmıştık.

Yaklaşık bir haftadır da benimle yaşıyordu. Sabah ben kafeye gidiyordum o da okula gidiyordu ya da evde kalıp ders çalışıyordu. Okul son sınıfları çok sıkmazdı bu yüzden rahattı. Bir ara da babası yokken eve gidip evden gerekli eşyalarını almıştı. Annesine bende kaldığını söyleyince annesi şaşırsa da içi rahat etmişti, Kerem'in söylediğine göre. Diğerlerine evde çok rahat çalışamadığı için bana yerleştiğini söylemiştik. Kimsenin inandığını sanmıyordum ama aksi bir şey de söylememişlerdi. Çünkü Emir'le aramızda ne olup bittiğini bilmiyorlardı bu yüzden çok dahil olmazlardı.

Genelde de akşama kadar evde tek oluyordu. Kerem sabah kahvaltıya uğrasa da çalışması için onu yalnız bırakıyordu. Bazen Burçin geliyordu, ben geldikten sonra çok kalmayıp gidiyordu. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Aramızdaki buzların yavaş yavaş eridiğini gördükçe eski mutlu zamanlarıma geri dönüyordum.

"Hayır normalde tek yaşıyorsun nasıl anahtarını sürekli unutabilirsin? Sen şimdiden alıştın evde birinin olmasına." Emir'in kapıyı söylenerek açmasına kocaman gülümsedim.

"Sana da merhaba. Hoş buldum. İyiyim ben de."

"Geç hadi geç mis gibi yemek yaptım sana." Bu çocuğun böyle konuşmaları beni gerçeklikten çok uzak diyarlara götürüyordu. İçimde hareketlenmelere, kalbimde hızlanmalara sebep oluyordu.

"Ne yaptın bakalım?" İçeri girdikten sonra direkt mutfağa yöneldim. Emir de kapıyı kapatıp arkamdan geliyordu.

"Makarna yaptım ne yapacağım başka?" Karşılıklı gülmeye başladık.

"O zaman sen tabaklara koy ben de ellerimi yıkayıp geleyim."

"Üstünü de değiştir."

"Tamam." Sorgulamadan söylediği şeyleri yapmaya bayılıyordum. Bana bir şeyler söylemesi hoşuma gidiyordu. Benimle iletişime geçmesi de diyebilirdik tabii. Küfür etse olsun en azından konuşuyor benimle diye düşünecektim. Aşk insanı gerçekten aptallaştırıyordu.

Odaya gelip önce üstümü değiştirdim. Yatağıma konan yeni yıkanmış kıyafetlerimi görünce sırıtışım büyüdü. Normalde çamaşırlarımı yıkardım ama katlama kısmına karışmazdım. Gerektikçe yıkananların arasından alıp giyerdim. Emir kendini bana yük olarak gördüğü için bu tarz yardımlarda bulunuyordu. Bu da Emir'in her şeyi gibi çok hoşuma gidiyordu.

Tuvalette de işlerimi hallettikten sonra Emir'in beni beklediği masaya oturdum.

"Çamaşırlar için sağ ol."

"Rica ederim. Sana kalsa asla katlamayacaktın."

"Sevmiyorum, ne yapayım?"

"Biliyorum."

İçimdeki hareketlenmeyi önemsememeye çalışarak klasikleşmiş akşam yemeğimizden bir çatal aldım.

"Çok güzel olmuş ellerine sağlık."

"Az kaldı Kerem abiden öğreniyorum yeni yemekleri. Yarın makarna yemiyoruz, söz."

Gülerek yemek yemeye devam ettik. Bitince birlikte ortalığı toplayıp televizyonun karşısına geçtik. Artık rutinleşmişti akşamlarımız.

LİMERENCE (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin