Biraz daha balkonda oturup konuştuktan sonra Kerem ve Fırat'ın yanına gitmek için ayaklandık. Balkondan çıkıp mutfağa girince Emir'i Fırat'ın yanında öpemeyeceğim için şimdi son kez öptüm ve omuzlarına kolumu sarıp içeri doğru yürüttüm.
Oturma odasına gelince açık ama sesi kısık olan televizyonun ışığının gösterdiği kadar etrafı inceledim. Ortadaki masada bir sürü abur cubur ve içecek çöpleri vardı. Fırat televizyonun karşısındaki koltukta uyuyordu. Kerem ise onun ayak ucunda oturmuş bir halde gözlerini Fırat'a dikmişti. Kolunu koltuğun arkasına uzatıp başını da kolunun üzerine koymuştu. Arkadan gören biri onu da uyuyor sanabilirdi.
"Yüzünüzde güller açıyor, halletmişsiniz sorun her neyse." Başını yavaşça kolundan kaldırırken gülerek hâlâ ayakta dikilen Emir ve bana baktı. Ona aramızdaki sorunu anlatmama rağmen Emir'in yanında bilmiyormuş gibi yapıyordu.
"Hallettik." derken Kerem'e göz kırptım.
Dudaklarımı Emir'in saçlarına bastırırken "Biz otururuz diye gelmiştik ama Fırat uyuyor, gidelim mi Kerem abi?" diye fısıldadı.
Fırat sesimize uyanmasın diye sessiz konuştuğunu anlayan Kerem "Rahat ol abicim, Fırat'ın kulağında davul çalsan yine uyanmaz o." diye konuştu.
"Ayrıca nereye gidiyorsunuz otursanıza siz de." Konuşan Fırat'la hâlâ Emir'in saçlarında oyalanan dudaklarımı geri çektim.
"Sen uyumuyor muydun?" Şaşkınlıkla Fırat'a bakan Kerem'in gergin olduğu her halinden belliydi.
"Uyandım diyelim."
Yattığı yerden doğrulup bakışlarını bize çeviren Fırat'la koltuğa oturduk.
Kerem, Fırat'ın yanında gergin bir halde oturup düşünceli gözlerle koltuğa bakıyordu.
"Nasıl gidiyor?" diyen Fırat'la gözlerimi Kerem'den çekip ona çevirdim.
"İyi, bildiğin gibi. Senin nasıl gidiyor? Görüşemiyoruz bu aralar."
"Sorma ya, Burçin ve Emir ayrılığından sonra koptuk sanki grupça."
"Ben ne yaptım ki?" diyen Emir'le derin bir nefes aldım.
"Sen bir şey yapmadın da kızlar-erkekler olarak bölündük sanki."
Emir sessiz kalıp üzgün gözlerle ellerini izlerken Fırat tekrar konuştu.
"Canını sık diye demedim oğlum ya, senlik bir durum yok zaten. Hani Bahar, Seda ve Burçin bir oldular ya ondan bahsediyorum. Sanki düşmanmışız gibi davranıyorlar bize. Tuğçe desen Ulaş'la ayrılığından sonra tamamen koptu zaten bizden. Bi biz kaldık."
"Tuğçe'yle bizim bir sorunumuz yok, yoğun bu aralar o yüzden görüşememişsinizdir. Hem biz kavgalı olsak bile sizinle iletişimi kesecek bir kız değil, siz de biliyorsunuz bunu." Tuğçe bu aralar sevgilisi ile takıldığı için çok sık görüşemiyorduk, bunun ben de farkındaydım ama ben nasıl Emir'den ayrılamıyorsam onun da Eda'dan ayrılıp yanımıza gelmesini beklemiyordum zaten.
"Laf etmedik eski sevgiline ya. Bugün neden herkes beni yanlış anlıyor? Ben sadece o kalabalık gruptan geriye sadece dördümüz kaldık diye belirtip duygusal bir an yaratmak istemiştim." Fırat dudaklarını büzerek bakışlarını kucağına indirince dayanamayıp güldüm.
"Bir şey demiyoruz oğlum, açıklama yapıyoruz biz de."
Fırat inanmadığını belirtircesine omuzlarını kaldırıp indirince tekrar güldüm. Gerçekten çocuk gibiydi.
"Yok yok, bir şey demiyorlar. Onlar seni anlamadı o yüzden öyle konuştular. Ben anladım demek istediğini, evet herkes gitti bir tek biz kaldık." Kerem gülmesini bastırmaya çalışarak konuşunca Emir'le aynı anda kahkaha atmaya başladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMERENCE (BXB)
Teen Fiction"Ne yaptım ben sana Emir?" "Sen değil Ulaş, ben yaptım. Elimde olmayan sebeplerden dolayı ben getirdim bizi bu hale." 28.09.2021 ~ 19.07.2022