{20}

252 19 31
                                    

"Emir'im, aldın mı kimliğini de?"

"Aldım aldım." diye odadan çıkıp yanıma gelen Emir'e gülümsedim.

Sınav günü nihayet gelmişti. Gerginlikten uyku bile uyuyamayan sevgilimi sakinleştirmekten başka bir görevim yoktu bu iki gün.

"Ne zaman çıkarız?" Dış kapının önünde, bir elinde giriş kağıdı ve kimliğini tutarken diğer elindeki suyunu sağa sola sallayıp yerinde ileri geri hareket eden çocuğa bakarken dişlerimi sıktım. Yiyecektim bu çocuğun şu tatlı hallerini.

"Yavrum daha bir buçuk saat var. Çıkarız yarım saate."

"Geç kalmayız değil mi?"

Gülerek Emir'in elindekileri alıp kenara koydum. Beline sarılıp sırtını kapıya yaslarken dudaklarına uzandım.

"Kalmayız." dedikten sonra yavaşça dudaklarını öpmeye başladım.

Bütün stresini dudaklarımı dişleyerek çıkartmaya çalışır gibi hırsla öpen Emir'e karşın yavaş hareketlerle karşılık veriyordum.

Ellerini enseme sarmasıyla bacaklarının altına uzandım ve o kendini zıplayarak kucağıma sabitlerken kalçasından tutarak sırtını biraz daha kapıya bastırdım.

Zorlukla öpücüklerinden ayrılıp dudaklarımı boynuna yönelttim. Yine aynı sakinlikle boynunu birkaç defa öptükten sonra çenesinde dudaklarımı gezdirerek tekrar dudaklarına geldim.

Dudaklarına minik öpücükler koyup kendimi geri çekerken kaç kere öptüğümü sayamıyordum. Emir ise zevkle öpücüklerimi karşılayıp saçlarımın arasında ellerini gezdiriyordu.

Kapının çalmasıyla Emir irkilse de ben tepkisizce şefkatli öpücüklerimi kondurmaya devam ediyordum.

"Ulaş, kapı." Emir'in fısıldamasıyla başımı salladım.

"Patlama, bekle biraz." diye kapıya seslendikten sonra son kez Emir'in dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Korkuyla kendini geri çekmesine gülerek karşılık verip boynunu da sıkıca öptüm ve kucağımdan inmesini sağladım.

Emir'in katlanan tişörtünü aşağı çekerek düzelttikten sonra onu kolumun altına alıp kapının önünden çekilmesini sağladım ve kapıyı açtım.

Karşımda sırıtarak kaşlarını indirip kaldıran Kerem ise beklediğim bir durumdu.

"Günaydınlar! Nasılmış bakalım abisinin gülü?"

Ayakkabısını çıkartıp içeri giren Kerem'i, kolumun altından çıkarak karşılayan Emir'le göz devirdim. Şerefsiz herif hep yanlış zamanda geliyordu.

"Günaydın abi. İyiyim, sanırım."

"İyi ol lan. Dünyanın sonu mu sanki? Ayrıca ben sana güveniyorum, sen yaparsın."

Emir'e sarıldıktan sonra onu da kolunun altına alarak adımlarını mutfağa yönlendiren Kerem'le, kapıyı kapatıp ben de mutfağa geçtim.

"Aynen kardeşim. Bütün klasik cümleleri sıraladığına göre kesin geçmiştir Emir'in stresi."

Tezgaha kalçasını dayayıp Emir'i de yanına çekerek bana çatık kaşlarla bakan Kerem'e ben de çatık kaşlarla bakmaya başladım.

"Niye dellendin lan sabah sabah?" diye sormasıyla ufak bir çene hareketi yapıp onlardan biraz daha uzak olacak şekilde tezgaha yaslandım.

Kerem anlamsız bakışlarını Emir ve benim aramda gezdirirken tepkisizce ona bakıyordum.

"Haa, sen sevgilini kıskandın."

LİMERENCE (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin