Tabağımdaki yemeği çatalla bir ileri bir geri iterken masada dönen konuşmayı takip ediyordum. Yine hep beraber Keremlerde toplandığımız bir akşamdı. Her zamanki gibi işten çıkıp direkt buraya gelmiştim.
"Aşk olsun kanka. Ben açlıktan ölüyorum dediğimde Ulaş'ı bekle hayvan dedin bana, Ulaş bir lokma yediyse şerefsizim."
"Zaten şerefsizsin sen Fırat."
"Kerem bu aralar çok kırıcı biri oldu. Onu gruptan atmak için oy topluyorum. Atılsın diyen elime mum diksin."
Herkes Fırat'ın söylediğine gülerken Kerem karşıdan uzanıp Fırat'ın ortaya uzattığı eline vurdu. "Salaksın ama seviyorum seni."
"Beni zaten herkes sever ki. Ulaş dışında." Fırat'ın söylediğiyle herkes bana dönerken Fırat dudaklarını büzüp kafasını önüne eğdi.
"O ne demek şimdi?"
"Beni sevmediğini düşünüyorum. Sevdiğini kanıtlamak istiyorsan gece üç gibi odamın camından içeri gel."
Herkes Fırat'a gülerken ben içimden gerçekten böyle hissettirip hissettirmediğimi düşünüyordum.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"
"Ya duygusal pandam benim sen üzüldün mü?" Fırat masadan kalkıp yanıma gelirken masadan gülme sesleri gelmeye devam ediyordu.
"Bırak sevgilimi çıkarcı." Oturduğum yerde arkama gelip bana sarılmaya çalışan Fırat'ı hemen yanımda oturan Tuğçe iterek engellemeye çalışıyordu.
"Ya çekil yelloz. Yemiyoruz sevgilini bi alt dudak alsam yeter."
Tuğçe bir eliyle Fıratı iterken bir eliyle de yüzümü kapatıyordu. Sonunda ben de onların bu haline gülerken ayağa kalktım. Tuğçe'yi kolumun altına alırken Fırat'a döndüm.
"Uzak dur ırz düşmanı." Fırat yine dudaklarını büzerek yerine geçerken ben de Tuğçe'yle koltuğa oturdum.
"Yemedin hiçbir şey."
"Aç değilim."
"Kafede yedin mi bir şeyler?"
"Canım istemiyor yavrum ya."
Tuğçe kafasını sallayıp tekrar göğsüme yattı. Tek eliyle belime sarılırken ben de saçlarıyla oynuyordum. Aynı zamanda geçen haftayı düşünüyordum.
Emir'le o günden sonra hiç bir araya gelmemiştik. Bu akşam da sadece gelince herkesle birlikte hoşgeldin demişti. Anlaşılan yine başa dönüyorduk.
Bir şekilde onu atlatmayı öğrenmem gerekiyordu, bunun farkındaydım. Fakat kendimde ne bunun için güç bulabilirdim ne de istek. Hiçbir zaman Emir'den karşılık beklememiştim. Tek isteğim eskisi gibi rahat olabilmekti. O da bana bunu çok görüyordu, kabullenmekten başka bir şey yapamıyordum.
"Kalk lan zevzek, masayı toplamama yardım et." Kerem ve Fırat her zamanki gibilerdi. Bir köşede dedikodu yapan Seda ve Bahar, olanları gülerek takip eden Tuğçe... Herkes aynıydı. Fakat sevgilisiyle konuşup kendini ortamdan soyutlayan Emir... İşte bu alışılmışın dışındaydı. Eğer benimle kalmayı kabul etseydi bir şekilde aramızın düzeleceğine inanıyordum. Birkaç gün sevgilisinde kaldıktan sonra iki gündür de Kerem'lerde kalıyordu. Bugün ise Kerem'lerde kalmayacağına emindim, onu tanıyordum.
"Yemek de bittiğine göre, ee ne yapıyoruz?" Seda dedikoduya ara verip ortaya sordu sorusunu.
"Kalmadı sanırım hakkında atıp tutacak birileri, bize mi sardın?" Fırat elindeki tabaklarla mutfağa giderken her zamanki gibi Seda'ya laf attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMERENCE (BXB)
Roman pour Adolescents"Ne yaptım ben sana Emir?" "Sen değil Ulaş, ben yaptım. Elimde olmayan sebeplerden dolayı ben getirdim bizi bu hale." 28.09.2021 ~ 19.07.2022