Bölüm 42: Şehvet

13.6K 692 2.8K
                                    

Min Malikanesi

Min Malikanesine girmeden önce sizi Smilodon kaplanı simgeli, altın suyuna bandırılmış, silindiril bir şekilde dikey sütunlanmış ağır bir kapı karşılar. O kapının aralık aralık demirlerinden malikaneye gidilen jilet gibi düz asfalt yolu görürsünüz, o asfalt yolun yanları ağaçlarla kaplıdır. Kapıdan içeriye girmediğiniz sürece malikaneye ait başka hiçbir şey göremezsiniz zira altın kapının iki yanı upuzun duvarlarla çevrilmiştir, tıpkı bir kale gibi.

Şanslı bir insansanız o altın kapılar ağır ağır açılır size, dümdüz asfaltta ilerlerken ağaçların iç açıcı manzarasıyla birlikte içinizde anlamlandıramadığınız bir huzursuzluk oluşur. Sanki bu uzunca ağaçların arasına birileri saklanmış da sizi izliyormuş gibi... Bir süre sonra o huzur veren ağaçlar sizi sıkmaya başlar, ''Hadi artık.'' dersiniz, ''Şu koru bir bitse de malikanenin göz alıcı ihtişamlığına bir ulaşsam.'' Sekiz- on dakikalık bir yolun ardından ulaşırsınız da, ağaçların bitimiyle birlikte sizi göz alıcı bir bahçe karşılar, güller, sümbüller, mevsimi olan hangi çiçekse, sizi güzel bir kokuyla karşılar. Kokuyla birlikte içiniz bir hoş olur, o kadar cezbedicidir ki sanki bulutların üzerindeymiş gibi bir his yaratır. Bu çiçeklerin, çimenlerin her gün bakıldığı, özenle biçildiği her halinden bellidir. Bahçe ve malikanenin tam ortasında olan büyük bir çeşme vardır. O çeşme hiçbir zaman kapatılmaz, yaz kış suyunu akıtır, görkemini hiç eksiltmez. Bu büyük çeşmenin içerisinde köylü kıyafetiyle elindeki testiyle su akıtan emektar bir kadın, çeşmenin tam ortasında bir elinde kılıç diğer elinde kitap bulunan iyi giyinimli bir adam ve kılık kıyafetinden köylü olduğunu anladığımız birkaç insan, bunlardan bazısı genç mi genç güzel kadınlar bazıları ise göbeğini sarkmış, başında kasketi olan adamlardı, o iyi giyinimli adama bakar. Elinde su testisi olan kadın çaktırmadan, diğerleri ise açık açık.... İşte bu heykeller, Nemesis'in doğuşudur, o iyi giyinimli adam bir Nemesislidir ve duruşuyla der ki, ''Uyanın! Size bilim ve güç getirdim.'' Çeşmenin etrafından dolaştığınızda sizi sekiz- on basamaktan oluşan, yayvan bir şekilde dizilmiş küçük, taştan yapılma bir merdiven karşılar. Merdivenin basamakları dardır, bu yüzden adımlarınızı sık atmanız gerekir. Merdivenlerin bitiminde sizi Nemesis malikanesi karşılar, malikaneye ulaşmak için harcadığınız dakikalar sonunda bitmiştir. Malikaneye bakarken, onun o eskiliğini koruyan ihtişamına, burada hangi kralların yaşadığını düşündükçe içinizi bir titreme alır. Bu yapının her bir yanı tarih kokuyordur çünkü. Malikanenin size doğru 'u' şeklinde uzanmasıyla, sağ ve solunda bulunan kubbemsi yapılarıyla aslında buranın bir malikaneden çok bir şato olduğunu anlarsınız. Şatonun kubbemsi başından diğer kubbemsi başa kadar takip ettiğinizde üst kısımlarında sizi bol bol heykeller karşılar, keskin hatlara sahip,' u' şeklindeki yapının ortasında, Büyük İskender ve Aristoteles'in heykelleri vardır. Bu gösterişli yapının kapısında altınla süslenmiş motifler hakimdir. Bu motifler, Nemesis'in önemli olaylarını anlatır. İnsanlığın gidişatını değiştirecek tüm ipuçları o kapının üzerinde imgelenmiştir aslında. Kapının her iki yanında gücü simgeleyen Smilodon kaplanların heykeli vardır. O altın kapı ağır ağır, büyük bir gürültüyle açılır. İlk başta görüş alanınıza dama şeklindeki seramik yer karşılar, sonrasında Nemesis Tanrısının heykeli, uzunca merdivenler ve Heykelin arkasındaki kapı... İçeriye adımladığınızda dama şeklindeki sağ ve solda olmak üzere uzuncana bir hol sizi bekler, holün bir tarafı ünlü ressamların resimleriyle çevriliyken diğer bir yanı demirlikle çevrilmiş camla kaplıdır. Aslında holün uzunluğu bile bir balo yapmaya yetecek büyüklüktedir. Nemesis heykelinin hemen arkasında bulunan kapı, şatonun bütün odalarının ana merkezidir. Eğer ki o kapıdan içeriye girersiniz diğer odalara geçişiniz daha kolay olacaktır.

Taehyung ve Yoongi tam da o odadaydılar.

Kahverengilerin ağırlıkta olduğu odada büyük şömine harıl harıl yanıyordu. Ayın ışığı, demirlikli camları yararak içeriye süzülüyor ve loş ışıklarla aydınlatılmış odayı daha da mayhoş bir havaya sokuyordu. Halıdan tutun üzerlerindeki avizenin taşına kadar hepsi bir servet değerindeydi, ancak bu şatoyu kıymetli kılan içerisindeki ürünlerin pahalılığı değildi; hepsinin altında bir geçmiş, tarih yatıyordu. Taehyung'u da titreten buydu, At koşturacak kadar büyük olan odanın ortasında gerilmiş bir şekilde durmuş, kahve irisleri Yoongi'yi ve romantik tarzda döşenmiş odayı inceliyordu.

Bitches and Riches Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin