Bitches and Riches

Bölüm 21: Katil

Sürpriz!

Bölüm şarkısı: The neighbourhood- Female Robbery

Herkese keyifli okumalar!

*
Sene 2010, Günümüzden 9 yıl öncesi.

Jimin 14 yaşındayken.

Her şey kontrolden çıkmıştı.

Park Jimin annesini 8 yaşında küçük bir çocukken kaybetmişti. Arkasından çokça ağlamış, zar zor mezarın başından ayırmışlardı küçük bedeni. Babası, oğlu ve kızına daha sıkı tutunmak yerine aralarına kalın duvarlar örmüş; evin içerisinde birbirlerine karşı bir yabancıdan farksız hale gelmişlerdi.

Annesinin ölümüyle birlikte Soo Bin eski haline geri dönmüş, küçük kardeşinin düşüncelerini manipüle edip, daha katı -erkeksi olan her şeyi yasaklamak gibi- davranır olmuştu.

Jimin, ablasını bir liman olarak görüyordu . Ona doğru yolu gösterdiğine inanıyor, tutunacak tek dalın ablası olduğunu düşünüyordu.

Dudağına parlatıcı sürmeden dışarı çıkamaz hale gelmişti.

Altına geçirdiği kısa kot şortlar başta okul yönetiminin hoşuna gitmese de, bunu bir avantaja çevirip Jimin'i reklam olarak kullanmışlar; kendilerini lgbt destekçisi gibi göstererek zengin kesimin saygısını kazanmışlardı.

Kazandığı burs sayesinde özel okula yerleşmişti. Bunun zorluklarını elbette çekiyordu.

Hatırlıyordu da, bir keresinde eve hüngür hüngür ağlayarak gelmiş, ablasının kollarına sığınmıştı.

''O büyük kıçını herkese açmaktan aids olmuştur, Tanrım yakınımdan bile geçme lanet sürtük dedi bana abla, ne yapacağımı bilemedim herkes bana tiksinerek bakmaya başladı!''

''Sen de kollarımda ağlıyorsun, öyle mi Jimin? Ezik misin sen, Jimin?!'' demiş ve kardeşini sarsmıştı Soo Bin. ''Bunu onun yanına mı bırakacaksın, Jimin?''

Jimin kızarmış gözleriyle ablasına bakmıştı. ''B-ben ne yapacağımı bilmiyorum.''

Soo Bin, ''Sen akıllı birisin Jimin, elbet onun canına yakacak bir şey bulursun.'' dedi. ''Senin güzelliğini kıskandığı açıkça belli, neden kıskandığı şeyle onun canını yakmıyorsun?''

Sonrasında ise Jimin, tıpkı Soo Bin'in dediği gibi güzelliğine kullanarak erkek arkadaşını çalmış, kızın çıplak fotoğraflarının eline geçmesiyle bütün okula yaymıştı.

Hayat bir şekilde akıp gidiyordu, kadınsı giyinmek ya da davranmak onun için problem değildi artık. Hatta kendisiyle özdeştiriyordu.

Hava kararmak üzereydi. Ayaklarını sürüye sürüye evine yürümeye devam etti.

Bazen sadece üzülüyordu. Annesi öldükten sonra sığınacak tek insanın ablası olduğunu görmüş, onun dediklerini yapmazsa bir nevi onu bırakacak diye ödü kopuyordu. Okul birincisi olduğunda babasının gelmemesi canını yakıyordu. Kürsüden inerken ikinci ve üçüncü olanların ailelerine sevinçle sarıldıklarını izliyor, başını eğerek yanlarından geçmekle yetiniyordu. Annesi varken evde her yerin ışığı açık olur, okuldan yorgunlukla gelmesine rağmen sofrayı kurar ve sıcak gülümsemesiyle masayı neşelendirirdi. Herkes odasına çekildikten sonra Jimin'in en sevdiği tatlı olan limonlu keki yapar ve kokusunun evin her bir köşesine yayılmasını sağlardı.