Bölüm 20:Kalp Kırıklıkları ve Randevu(2)

14.3K 1.5K 2.6K
                                    

Medya: Lana Del Rey - Young and Beautiful (Ficin ana şarkısıdır, önerilen kısımda şiddetle okumanız tavsiye edilir!)

Keyifli okumalar!

Ve +300 oy ellerinizden öper....

*

Jimin makyaj masasına oturdu ve kırmızı rujunu dudaklarının üzerinden geçirdi. Jungkook'un gelmesine on dakikadan az bir süre vardı ve o endişeyle eksik bir şeyi kaldı mı diye düşünüyor, dakikada bir rujunu yeniliyordu.

Çok fazla bir şey yapmamıştı. Üzerine, tıpkı saçları gibi toz pembesi saten bir crop giyinmişti. Birkaç ip dışında sırtı tamamen çıplaktı ve açık mavi pantolon bacaklarını tamamen sarıyordu. Taktığı gümüş küpeler, boynundaki renkli fular ve burnundaki hızmayla kombinini tamamlamıştı.

Derin bir nefes aldı. Neden elleri buz gibiydi?

''Saki ol, neden bu kadar heyecan yapıyorum ki?'' diye teselli etti kendini. ''Sonuçta Jungkook bu.''

Hayır. Sakin falan olamazdı.

Çünkü bu onun ilk randevusuydu.

Namjoon'la yemeğe çıkarlardı, sinemaya giderlerdi fakat bunun adı randevu olmazdı. Namjoon, Jimin'i tanımak için hiçbir çaba sarf etmez, neyi sevip sevmediğini pek umursamazdı. Zaten güzel bir lise hayatı da geçirmemişti. Aklına doluşan anılarla nefesleri hızlanırken gözlerini kapattı.

''Hey, Jimin! Güzel öpüştüğünü duydum, sana 50 dolar verirsem beni de öper misin?!''

''O büyük kıçını herkese açmaktan aids olmuştur, Tanrım yakınımdan bile geçme lanet sürtük!''

Başını salladı. Bunları düşünmenin bir anlamı yoktu.

Sakinleşmek için bakışlarını Jungkook'un getirdiği bukete çevirdi. Jungkook'un gitmesiyle onları güzel bir vazoya koymuş ve sularını eksik etmemişti.

Bunu daha önce kimse yapmamıştı. Genellikle Namjoon bir hata yaptığında, Jimin'e pahalı hediyeler alır ve içten olmayan bir şekilde özür dilerdi.

Başlarda pahalı hediyeler Jimin'in hoşuna gitse de artık gururunu incittiğini düşünüyor ve Namjoon'un aldığı her pahalı hediyeden tiksiniyordu.

Çünkü sanki aldığı pahalı hediyeyle birlikte Jimin'in özrünü de satın alıyor gibi davranır, bakışlarıyla özrünü kabul etsin diye adeta Jimin'i ezerdi.

Dirseğini masaya koydu ve avucuna yüzünü yaslayarak melül melül bukete bakmaya devam etti, fakat ortamda çalan telefonun sesi buna engel oldu.

Telefonun rahatsız edici müziği Jimin'in yüzünü buruşturmasına sebep olurken, arayanın Jungkook olduğunu fark etti.

''Efendim.'' diye cevapladı Jimin çiçeklere bakmaya devam ederken.

''Bir on dakikadır seni bekliyorum ama gelmeye niyetin yok gibi Jimin-shi.'' dedi şakacı bir sesle Jungkook.

Siktir.

Cidden on dakika mı olmuştu?

Eli ayağı birbirine dolaştı. Ayağa kalkarken oturduğu sandalyeye krem rengi topuklusu takıldı ve öne doğru sendeledi. ''Ah sikt- ben geliyorum- süreyi fark etmemişim, Tanrım her neyse.''

Jungkook gülmemek için dudaklarını ısırırken, ''Sakin ol Jimin-shi.'' dedi. ''Kendini incitmeden aşağıya in olur mu? Seni bekliyorum.''

Jimin kapıyı büyük bir gürültü çıkararak açtı. ''Ben zaten sakinim Jungko-''

Bitches and Riches Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin