Bu yazı 28.12.2020 yani kitabın çıkmasından yaklaşık bir sene sonrasında eklenmiştir.Yeni okumaya başlayanlar, yeni bölüm beklemekten heba olup tekrar okuyanlar, gecesini gündüzüne katıp merakla devam eden bütün sevgili okuyucularım hepiniz hoş geldiniz. Kıymetli vakitlerinizi ficime ayırdığınız ve bir şans verdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Bu yazı ilk bölümlerde çokça bocalayanlar için yaptığım bir açıklamadır, bu yüzden fice geçmeden önce burayı şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Fic, geçen yılın Nisan aylarında yayımlanıp kendisi benim ilk ficim olur. İlk ficim diye lütfen hafife almayınız, oldukça güçlü bir kurgusu olduğunu gururla söylemekten kaçınmam. Fici okurken başlarda karşılaşacağınız bolca yazım hatası için özür diliyorum ancak hiçbir şekilde düzeltilmeyeceğini de bilmenizi isterim. Bunu yapmamın sebebi sizin de bir yazarın süreç içinde kendini nasıl geliştirdiğini görmenizi istemem.
Bu fic sizi hiçbir yöne çekmez, mesaj vermez. Burada hakim sizsiniz, kendi mesajlarınızı, kendi doğrularınızı ve yanlışlarınızı siz oluşturursunuz. Ben sadece iyisiyle kötüsüyle gözlemlediklerimi kaleme dökerim, hiçbir karakterin tarafını tutmam. Sizler de ana karakteri ya da herhangi bir karakteri sevmek, taraf tutmak zorunda değilsiniz. Burada kelepçeler yok, burada gelenekselleştirilmiş yargılar yok. İsterseniz, benim kendi olgularımla oluşturduğum kötü karakteri benimser, onunla bir bağ kurarsınız; ister ona gıcık olur başka bir karakterin tarafını tutarsınız.
Ya da hiçbir karakterin tarafını tutmaz ve hepsine nefret besleyebilirsiniz.
Bu ficin en güzel yönlerinden biri de budur. Her zaman ana karakter haklı değildir, yaptığı hataları bolca gözlemleyebilirsiniz. Bu fic size sadece güzel duyguları hissettirmez, karaktere karşı nefret beslemeyi de kinlenmeyi de küsmeyi de bunlara rağmen onlarla günün sonunda bağ kurmanızı da sağlar.
Fasulyelerin faydaları bittiğine göre sizi ficimle baş başa bırakıyorum. Unutmayın! Burada yaşanılan olaylara kendi olgularınızla karar vereceksiniz, ben sizi hiçbir şekilde yönlendirmiyorum ve yorumlarınız yanlış bilgiler, hakaret içermediği sürece her fikre saygım olduğunu bilmenizi isterim.
Tekrardan, Bitches and Riches'a hoş geldiniz.
*
Jimin, son model arabasının içindeyken aynadan kendisine baktı. Eliyle dalgalandırılmış saçlarını düzelttikten sonra çantasından Dior parlatıcısını çıkardı ve dudaklarının üzerinden bir tur geçti. Parlatıcısını çantasına tıktıktan sonra Chloe marka parfümünü boynuna doğru iki fıs sıktı. Bu kadarın yeterli olacağını düşünerek mor lamborghini'sinden indi ve malikaneye ilerlemeye başladı.
Yanlış anlamayın, bu malikaneyi satın almamışlardı sadece bakıyorlardı.
Ama Jimin beğenirse alırlardı.
Jimin eski malikanelerinde sıkıldığını söyleyince, sevgilisi joonie kollarını sıvamış ve biricik bebeğinin isteğini yerine getirmek için arkadaşı Jungkook'u aramıştı.
Jimin elleriyle saçını geriye taradı ve güneş gözlüklerini taktı. Topuklu ayakkabılarının arnavut taşlarına girmemesine özen gösterdi ve kapıyı çaldı. Karşısına çıkan bilindik yüzle hafif gülümseyerek, ''Günaydın, Robert'' dedi. Robert da küçük bir baş selamıyla ''Günaydın, Bay Park'' dedi ve telsiz kulaklığına doğru konuştu. '' Bay Park içeri giriş yaptı, malikanenin kapılarını kapatın.''
Jimin gözlüklerini çıkarırken göz devirdi. Bazen bu kadar korumanın olması ona gereksiz geliyordu. ''Robert, Joonie nerede?'' diye sordu. '' Alt katta spa bölümünü geziyorlar efendim. İzin verirseniz Bay Kim'in yanına kadar sizinle eşlik edeceğim'' diye yanıtladı Robert.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitches and Riches
Fanfictionİnsanoğlu dediğimiz aciz varlık, her şeyden habersiz kadehlerini tokuştururken Sen ve ben, aşkımız için kanlar döküyoruz. Birbirimizi tutkuyla öpüp yangınlar içerisinde sevişirken Veylin karanlığında, yaşadığımız şehvetin günahları yankılanıyor. Bi...