Bölüm 7: Biz en yakın arkadaşız

16.1K 1.5K 4.1K
                                    

Medya: Anna

Jungkook yorgun bakışlarını etrafa atarken derin bir nefes verdi ve şirketinden ayrıldı. Günün bitmesinin verdiği tatlı yorgunlukla Range rover'ına atladı ve her zamanki gibi sevgilisi Taehyung'un yanına gitmek için arabayı çalıştırarak yola koyuldu. Havanın dinmesiyle tatlı yaz rüzgarı aralık camdan Jungkook'un yüzüne vuruyordu ve bu Jungkook'un keyiflenmesine sebep oluyordu. Radyoda çalan müziğe ıslığıyla eşlik ederken çalan telefonla yarıda kesildi. Telefonu eline alırken arayan kişinin Anna olduğunu gördü ve bu kaşlarının çatılmasına sebep oldu. ''Efendim, Anna'' diyerek radyoda çalan müziği kıstı.

''Jungkook, müsait misin? Seninle önemli bir şey konuşmam gerek.'' diyen Anna ile kaşları iyice çatıldı ve endişeyle yerinde doğruldu. ''Tabi ki Anna, seni dinliyorum''

Anna derin bir nefes alırken gergince dudaklarını dişledi ve kendini sakinleştirmeye çalışarak, ''Telefonda olmaz yanıma gelmelisin, acil'' dedi.

Jungkook kırmızı ışıkta dururken dönemeç için işaret verdi ve beklemeye başladı. ''İyi misin, Anna? Beni endişelendiriyorsun yanına geliyorum.''

''İyiyim, ben sadece... yanıma gelmelisin Jungkook''

Işık yeşile dönerken Jungkook hareket etti ve dönemeçten döndü. ''Geliyorum'' dedikten sonra Anna'dan görüşürüz tarzı ufak mırıldanmalar almış ve telefonu kapatıp Taehyung'a gelemeyeceğine dair mesaj atmıştı.

Jungkook bilmese de, Taehyung yüzündeki hayal kırıkla ikisi için hazırladığı yemekleri kaldırıp mumları söndürmüştü.

*

Jungkook kapısını açmaya çalışan görevliden önce davranarak kapıyı açtı. Arkasına bile bakmadan koşar adımlarla evin kapısına gelirken zile art arda basmaya başladı. Kapı açıldığında Anna'nın üzgün yüzünü görürken endişeyle kaşlarını çattı ve içeri adımlayıp Anna'yı kollarından tuttu. ''Tanrım, sen iyi misin? Yüzün sapsarı olmuş''

Anna sahteden ağlamamak için yüzünü buruştururken, ''Hayır, Jungkook. Hiç iyi değilim.'' diyerek Jungkook'un elinden tutarak koltuklara çekiştirmiş ve kollarının arasına girmişti.

Jungkook bozuntuya vermeden Anna'nın saçlarını okşarken yumuşak bir sesle sordu. ''Ne oldu, canım?''

Anna dudaklarını büzerek Jungkook'a alttan bir bakış atarken kucağına çıktı ve kollarını boynuna doladı. ''Teyzem, teyzem ölmüş Jungkook''

Jungkook, ellerini Anna'nın sırtında dolaştırırken, ''Oh, balım üzülme'' diye mırıldandı.

Anna burnunu çekerek başını Jungkook'un boynuna yasladı ve sahteden ağlamaya başladı. ''Jungkook, ben ne yapacağım? O benim annem gibiydi. Hatta annemden daha fazla seviyordum onu.''

Jungkook, Anna'yı kollarıyla sararken, ''Şşt, üzülme bebeğim'' dedi ve Anna'nın başına şevkatli bir öpücük kondurdu.

Anna teyzesini tanımıyordu bile fakat Jungkook'u elde etmenin yolu-cinsel anlamda- buradan geçiyorsa zavallı kadının ölümünü seve seve kullanırdı. Yaşlı gözlerle Jungkook'a bakarken yanağına bir öpücük bıraktı. ''Aşkım, çok mutsuzum. Bu gece yanımda kal, odamıza gidelim''

Jungkook ne yapacağını şaşırmıştı fakat bir senedir hayatını paylaştığı bu kadının isteğini elbette yerine getirecekti. Böylece rahat olmayan vicdanını bir şekilde Anna'yı mutlu ederek rahatlatmış olacaktı. Anna'yı çıplak bacaklarından kavrayarak ayağa kalktı böylece Anna'nın bacakları Jungkook'un beline sarılmış oldu. Saçlarına tekrar bir öpücük bırakırken, ''Elbette, canım'' demiş ve merdivenlere yürüyerek odalarının yolunu tutmuştu.

Bitches and Riches Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin