Bölüm 32: Suçlanmak/ Ayrılmak

15.2K 1.2K 4.3K
                                    

Sonunda hasret bitti, 65 sayfalık bölümle sizlerleyim!

Lütfen bol bol yorum yapıp oy verin olur mu? Son zamanlarda gelen az yorumdan dolayı bir yazma isteğim azalmadı değil :/

İyi okumalar!

*

Hava esti.

Siyah karganın ötüşü ölüm sessizliğine bürünmüş malikanede yankılandı.

Altın tepsi tüm ihtişamıyla önüne seriliyken, felaketin haberi ancak bu kadar güzel gelebilirdi diye düşündü Jimin.

Uşağın sözleri kulağında çınladı, dili lal olmuş gibi hiçbir şey söyleyemedi.

Tepsi, yüzyıllardır ortaya çıkmamıştı.

Park Jimin daha ne olduğunu bilmediği bir şeyden ilk defa bu kadar korkuyordu.

Uşağın acele etmesi gerektiğini söyleyen bakışları Jimin'in üzerinde turladı. Jimin'in kapıyı sertçe tutmaktan parmak uçları morarmış, hipnotize olmuş bir şekilde tepsiye bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu.

''Jimin.'' diye fısıldadı Jungkook. Boğuk sessizlikte Jungkook'un kendisine seslenişi onu uyandırmış, hemen silkelenmişti. Jungkook'a dönmedi, elindeki kapı kolunu bıraktı ve zarfı alarak Min Yoongi tarafından gönderilmiş arabaya doğru yürümeye başladı. İçi yangınlar içerisinde cayır cayır yansa da yüz ifadesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu, oyuncak bir bebek gibi düz ve soğuktu.

Jungkook tıpkı bir robot gibi yürüyen Jimin'e hayretle bakarken, ''Jimin, ayakkabıların!'' diye seslendi. Sanki taşlar ayağına batmıyormuş gibi rahatça yürüyor, bütün hislerinden arınmış gibi siyah arabaya doğru ilerliyordu.

Jimin, Jungkook'a cevap vermedi ve arkasına dahi bakmadan arabaya bindi. Yüzünde oluşan yara izini ya da üzerinde sadece Jungkook'un bluzuyle çıktığını unutmuştu.

Araba çalıştı, malikaneden yavaş yavaş uzaklaşırlarken donuk bakışlarını ona hayretler içerisinde bakan Jungkook'a çevirdi.

Ona sadece baktı.

Kapıdan çıktılar, görüş alanına sık ağaçlar girerken cama düşmüş yansımasıyla karşılaştı. Tıpkı havanın gri boğuculuğu gibi ruhu da o boğuculukla kaplanmış, yüzüne kara bir mürekkep gibi yapışmıştı.

Sıcak nefesi camı buğulandırdı, artık yansıması oluşmuş buğu içerisinde kaybolurken zarfın rahatsız edici pürüzsüzlüğü elini kaşındırdı. Vakit kaybetmeden Min Yoongi'nin mührüyle basılmış zarfı açtı.

Bakışlarını üstünkörü yazılanlarda gezdirirken sonuna doğru yazılmış slogan ve imge nefesinin kesilmesine sebep oldu.

''Tanrıların elçileri toplanacak Nemesis topraklarında. Kral, soylunun akıtılan kanı yüzünden kızgın, nefesi hırs içerisinde parlıyor.

Nemesis adalet için değil intikam için bilendi.

Kral, bunu yapanı kızıllığa boyayacak.''

Bu sözler Nemesis'in kılıç dişli kaplan sembolüyle taçlandırılıp altına kanla atılmış imza ile kesinliği sağlanmıştı.

Jimin, ölümün soğukluğunu ilk defa bu kadar yakınında, ensesinde, hissediyordu.

İçi öyle bir paniğe büründü ki üst kısımlarda yazılanlara odaklanamadı, kelimeler ya oradan oraya uçtular ya da üstlerine zift dökülmüş gibi eridiler. Titreyen elleri yüzünden kadifemsi kağıt yerle buluştu.

Bitches and Riches Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin