Bölüm 26: Boğmak

11.3K 1.2K 2.2K
                                    

İyi okumalar!

*
Korkarak sevmek.

Kimi açıklayamaz sevgisini, utanır sevdiğinden. O yüzden onlar mahluktur sevdiğinin güzelliğine uzaktan bakarak iç çekmeye, çektiği havanın onun kokusu olduğunu düşünerek kendini avutmaya çalışmaya. Kimi ise toplumun baskısı yüzünden sevdiğiyle kavuşamaz birbirine, gururu incinmesin diye gözünün ucuyla seversin; boğazında düğümlüdür özgürlüğün haykırışları fakat boyun eğersin, susarsın ve sevdiğine kavuşabilmek için karanlığı beklersin.

Sevmek, sanki başlı başına büyük bir zahmet değilmiş gibi bir de üstüne korku eklenir. Kemiklerinizi sızlatır bu korku, acısından nefes alamazsınız. Sizi yorar, bitirir, ağlatır... Yine de bırakamazsınız sevmeyi. Çünkü sevmek öyle yüce bir duygudur ki, sizi ölüme dahi götürse aklınızda dolanacak olan son kare sevdiğinizin gülüşüdür.

Jamie için bu nedenler geçerli değildi fakat kaderi onlarla aynıydı. Jimin onun için yasak elmaydı, ulaşılmazdı, her kanat çırpışında altın tozu döken bir serçeden farksızdı.

Jimin yüceydi, Jamie ise duygularını bastırmaya çalışan basit bir aşık.

Bazen o bal gözler ne yaptığını biliyormuş gibi bakıyordu. Jamie'nin o an kalbi korkuyla çarpıyor, yasak elmasından karşılık alabilme düşüncesi içini kasıp kavuruyordu.

Elindeki beyaz güllere son kez baktı Jamie ve Jimin'i bulma ümidi ile derin bir nefes alarak bahçeye adımladı. Jimin'in beyaz gülleri sevdiğini biliyordu, bu yüzden aşkın en saf halini temsil eden bu çiçekleri ona vermek için sabırsızlanıyor; yüzünde oluşacak gülümsemeyi hayal ettikçe mutluluktan dudakları kıvrılıyordu.

Boğazını sıkan kravatını hafifçe bollaştırırken bakışları Bay Kim ile karşılaştı. Tabanları topuklayıp Jimin'i aramaya devam etmek istese de Namjoon'un, ''Jamie!'' diye seslenmesiyle olduğu yerde kaldı.

Gergince yutkunup adımlarını Namjoon'a yönlendirirken, ''Bay Kim.'' dedi ve dudağına sahte bir gülücük kondurdu. ''İyi akşamlar efendim.''

Namjoon, Jamie'yi kısaca bir süzdükten sonra bakışları beyaz güllerde durdu. ''Sana da iyi akşamlar, Jamie. Elindeki güller kime?''

Jamie'nin bakışları telaşla büyürken, ''Bay Park'a.'' dedi ve aklına gelen ilk yalanı söyledi. ''Anlaşma yaptığı markadan gelmiş, efendim.''

Anna beyaz güllerin berraklığına hayran hayran bakarken, ''Çok güzel duruyorlar.'' dedi ve ayağa kalkarak Jamie'nin elinden almaya kalkıştı. ''Bunları ben Jimin'e veririm Jamie.''

Namjoon, Anna'yı engelledi. ''Sen otur, Anna. Jamie, Jimin'in mutfakta olması lazım. Çiçekleri ona verir misin?''

Jamie, Anna'nın elinden çiçekleri alırken, ''Tabi ki, efendim.'' diye mırıldandı. İçinde sevinçle çırpışan kelebekleri zar zor bastırıyordu. Anna'nın itiraz etmesine izin vermeden anında bahçeden uzaklaştı Jamie. Elindeki buketi heyecanla sıkarken hızlı adımlarını mutfağa doğru ilerletti, yaklaştıkça kulaklarına dolan ses gülümsemesini soldururken kaşlarını çattı.

İçeriden gelen çarpma ve inleme sesleri gittikçe yükselirken Jamie endişeyle dudaklarını ısırdı ve Jimin'e bir şey oldu korkusuyla hızla kapıyı açtı.

Karşılaştığı görüntüyü başta algılayamadı.

Jimin'in dudakları Jungkook'un dudaklarıyla birleşmişken ikisi de kapının açıldığını fark etmedi. İkisi de o kadar kaptırmıştı ki kendilerini adeta dış dünyaya kapatıp dudakları arasında yeni bir dünya yaratmışlardı.

Bitches and Riches Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin