1. BÖLÜM: KARŞILAŞMA

162 9 0
                                    

Hayatımın hangi penceresinden bakarsam bakayım gördüğüm manzara, bana bakan gözler, içinde bulunduğum toplum, sahip olduğum çevrem, etrafımdaki insanlar, ruhlar ve düşünceler... Kısacası her şey aynıydı. Bu, yirmi dört yıllık hayatım boyunca değişmemiş bir şeydi. Doğrusu nasıl oluyor da böylesine uzun seneler boyunca aynı şeye maruz kalmama rağmen tükenmişlik sendromuna girmeden hâlâ yaşamaya devam edebiliyorum, bilmiyorum. Bu bir yetenek olsa gerek.

Mürekkebim ne zaman tükenecek, ne zaman yorulacak ellerim ve parmaklarım bu kalemi tutmaktan bunları da bilmiyorum ama hâlâ yazıyorum. Kendi hayat hikâyemi yazıyorum.

Ben, Lila İpekçi.

Hayatımdaki acınası anlardan payıma düşen mutluluğu bulup onlarla yaşıyorum, elimden geldiğince. Ben görünmez bir kızım. Bu hayatta silinmiş bir tarafım var. Hayat beni unutmuş, yoldan geçen insanlar beni görmez olmuştu. Çarpmak isteyen çarpıp geçiyordu. Ruhum yeryüzünden silinmek üzereydi ama bedenim inatla keskin hatlarını koruyordu.

Hikayemi nereden anlatmaya başlayacağım bilmiyorum ama sanırım en doğru giriş o beyaz ışık hüzmesi olabilirdi. Gördüğüm bu ışık hüzmeleri önünde durduğum o lüks konaktan yayılıyordu.

Eski bir kiliseye gelmişim hissiyatı veren bu konak çevresi yüksek surlarla örülmüştü ama ihtişamı ve ışıltısı her yerden görülebilir nitelikteydi. Bu gece burada büyük bir parti veriliyor olmalıydı ki konağın girişi bir hayli kalabalıktı ve lüks araçlar duruyordu. Bir şekilde bu konağa girmeli ve üzerimi değiştirip arkadaşım Simge'nin yerine bakmalıydım. Kendisi çok rahatsız olduğu için bu gece için yerine bakmamı istiyordu.

Açıkçası böyle bir şey beklemiyordum. Bu köşkte verilen tumturaklı bir davette garson olacağımı bilsem hayatta gelmezdim.

"Eeee ben nasıl gireceğim içeriye şimdi?"

Köşke bakan meraklı gözlerim bir yol ararken cevabı telefonumdan gelen sesle gelmişti. Arka cebimdeki eski tuşlu telefonumu çıkarıp ekrandaki mesajı açtım. Ekin'den geliyordu.

"Arka kapıdan girmen lazım Liloş. Seni bekliyoruz. Simge acile gitti merak etme."

Telefonu kapatır pantolonumun arka cebine yerleştirdim ve köşkün karşısındaki çalılıkların arasından sıyrıldım. Pekâlâ, bu köşkün arka kapısını da elbette bulabilirdim.

Daracık sokakta vızır vızır geçen araçların arasından geçmem pek kolay olmayacaktı ancak illa ki bir yerde boşalacaklardı. Çalıların arasından sıyrılarak kaldırıma çıktım ve etrafıma baktım şöyle bir. Bir balodaymışçasına şık kıyafetlerle etrafta dolanan kadınlar damatlık giyinmiş adamların kollarında keyifle kıkırdıyorlardı. Yüzümü istemsizce buruşturup boşalan yola baktım. Fırsat bulduğum ilk anda karşı kaldırıma gitmek için koştuğumda o ışık hüzmesi her zamankinden daha şiddetli bir şekilde gözlerimi aldı sanki.

Bir korna sesine ani bir fren sesi karıştığında kendimi önce arabanın kaputuna çarparken daha sonra saniyeler içinde asfalt zemine düşerken bulmuştum. Karın boşluğumda inanılmaz bir sancı vuku bulurken ayak bileğimde keskin bir acı sızlamaya başlamıştı.

"Ahh! Ah!" Dudaklarımdan belirsiz iniltiler koparken bana çarpan arabadan iki kişi indi. Ne gariptir ki başıma hiç kimse toplanmamıştı ancak benden uzakta beni izleyen bir sürü balo davetlisi vardı.

Başımı koluma bastırıp acıyla dişlerimi gıcırdatırken başucuma geldi birisi. Telaşla titreyen ellerini görebiliyordum ancak arkasından vuran ışık yüzünden yüzünü seçemiyordum ya da başım dönüyordu. Pek emin değildim.

Öfke Kelebeği ✨️ Aile Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin