2. BÖLÜM: BAYAN GEREKLİLİK

86 3 0
                                    

Gözlerimi araladığımda beklenmedik, hiç tanıdık olmayan bir yerdeydim. Gözlerimden şapır şapır yaşlar akarken burnumu çekip etrafa bakmaya devam ettim. Burası bana oldukça yabancıydı ve en son başıma neler geldiğini, bu yabancı odada ne aradığımı bilmiyordum.

Yerimden hafifçe doğrulup sağıma soluma baktığımda gün ağarırken pencere kenarında duran bir adam gördüm. Sırtı bana dönüktü ve heybetli bir duruşu vardı. Gözlerimi kısıp pencereye baktığımda şehir yeni yeni aydınlanıyordu. Üzerimde benim olmayan geniş hastane elbisesi vardı. Başımda sızlayan ağrının yerini tespit etmek için elimi alnıma götürdüğümde kalınca bir bandajla karşılaştım. Elim öylece kalakalırken derin bir nefes alıp en son başıma neler geldiğini yokladım ama yoktu. Hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Allah'ım sen yardım et..." diye sızlandığım esnada adam anında sesimi duymuş ve arkasına dönmüştü. Yorgun argın kendimi yumuşacık yastığa bıraktığımda vücudum bu konforlu yatağı oldukça yadırgıyordu. Evde alışmıştım minderlerde uyumaya, burası muhtemelen ortopedik falandı.

"İyi misiniz?" diye bir ses duydum tepemden. Bana fazlasıyla yabancı gelen bu adamın suratına biraz daha baktığımda hafızamda canlanan kesik kesik sahneler zihnimi kendine getirmişti. Bu adamı daha önce de görmüştüm. Bana çarpan arabanın sahibiydi.

"İyiyim... Evet... Afedersiniz ben kaç saattir bu haldeyim? Neresi burası?" diyerek kolumu gözlerime bastırdığımda adamın sesini işittim.

"Hastanedeyiz şu anda. Yaklaşık on saattir uyuyorsunuz. Endişelenmeyin, ayağınızda bir burukluk oluştu, sardılar. Test sonuçlarınız da temiz çıktı. Kusura bakmayın olanları nasıl telafi edeceğim bilmiyorum ama polis az sonra ifadenizi almak için gelecek. Ben uzlaşabiliriz diye düşünüyorum. Hatamı neyle olursa olsun telafi etmeliyim," deyince gözlerime bastırdığım kolumu kaldırıp adama baktım.

Dünden beri uyumamış gibi bir hali vardı. O gördüğüm şık halinden bir hayli uzakta, sıradan bir takım elbise giymişti ve saçları taranmış halde düzgünce konumlandırılmıştı. Gözlerinin altındaki uykusuzluk emarelerinden haberi yok gibiydi.

"İyiyim ben," diye tekerrür ettim. "Polisi falan karıştırmasaydınız keşke. Sadece bayılmışım, yorgunluktandır büyük ihtimalle. Ben iyiyim gerçekten. Sadece aileme ulaştınız mı bilmek istiyorum?" dediğimde adam ne diyeceğini bilemez halde gözlerini kaçırdı.

"Eşyalarınız arasında telefon yoktu, kaza yerinde de bunu buldular," diyerek bana ekranı kırılmış tuşlu telefonumu verdi. Onu şaşkınlık bir yandan da üzüntü içimde elime alırken adam sözlerine devam etti. "Ailenize ulaşamadık henüz ama arkadaşınıza ulaştık yarım saat önce. Ekin sanırım adı. Yoldaydı, gelir birazdan. Aramak istediğiniz başka bir yer varsa buyurun," dediğinde cebinden akıllı bir telefon çıkarıp bana uzattı. Çaresizlik akan gözlerimi kendi paramparça olan telefonumdan çekip adamın elindeki telefona baktım.

Cansu'yu aramalı mıydım emin değildim. Muhtemelen dün gece erkenden uyumuştu. Saat şu anda beş buçuk olduğu için henüz uyanmamıştır. Onu arayıp aramamak arasında gidip gelirken stresin vücudumu sardığından emindim. Gerginlikten tuvaletim gelmişti ama adam yanı başımdayken öylece söyleyemezdim tuvalete gideceğimi. Saçma bir utanç beni çepeçevre sarmıştı.

"Teşekkür ederim yardımlarınız için. Ama benim gitmem gerek. Sonuçların temiz dediniz. Ben o zaman gidebilirim öyle değil mi? Sizden şikâyetçi falan da olmayacağım. Kazaydı sonuçta," diyerek üzerimdeki beyaz pikeyi attığımda sağ ayak bileğimden bacağıma tırmanan beyaz sargıyla göz göze geldim. Şu anlık bir ağrı yoktu ancak üzerine basamayacak gibiydim. Yine de bir çaresine bakardım ben. Her zaman yaptığım gibi.

Öfke Kelebeği ✨️ Aile Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin