9. BÖLÜM: GÖZYAŞLARI

37 4 0
                                    

Karnıma binlerce bıçak darbesi almıştım. Kan kaybından ölmeme ramak kalmıştı ve ruhumun bedenimden ayrılışını anbean hissetmekten kalır yanım yoktu. Korkunun içine doğru çekiliyordum ve korku sonsuz bir girdaptan farksızdı. Kaygının beni ele geçirdiği saniyeler bitmek tükenmek nedir bilmeyen yollarda artmıştı. Cansu arka koltuktan öne doğru eğilmiş yolu seyrederken ben içimdeki telaşı yüreğime gömmenin peşindeydim.

Çiçek teyze lavaboya girdiğinde babam evden çıkmıştı ve nereye gittiğini henüz Çiçek teyze bulamamıştı. Onun da yaşı olduğu için Ekin eve geçmesini söylemişti. O nehir kenarından apar topar kalkmıştık ve Yiğit sağ olsun bizi mahalleye kadar bırakacağını söylemişti. Arabada Bade, Cansu, Ekin, ben ve Yiğit vardı. Simgeler öteki araçla Doruk sayesinde geliyordu. Bestelerin de eve geçtiğini düşünüyordum. Aslına bakarsanız bunlar düşündüğüm şeyler de değildi. Arkamızda sadece bir araç gördüğümden eve gittiklerini düşünüp babamın o akıl ile nereye gideceğini düşünüyordum.

"Sağ tarafta inelim biz Yiğit," dedim mahalleyi gördüğümde. Durmadı ama. Hatta bir delilik yapıp direksiyonu kırdığında hızla ona döndüm. Mahallenin tek yön olan bozuk ve yer yer yokuş olan yolundan hızlı bir şekilde ilerliyordu.

"Ne yapıyorsun? Sağda indir bizi! Babamı aramamız gerek," diye çıkıştığımda Yiğit biraz yavaşlayarak bana döndü.

"Ya evini tarif et ya da burada saatlerce arabayla dolaşalım."

"Yiğit abi iki sokak sonra sağdan dön, yeşil boyalı duvarlar bizim evimiz," diye açıkladı Cansu sabırsız bir şekilde. Benim inat edip de Yiğit'e söylemeyeceğimi biliyordu. Zaten şu zamana kadar kendini koy verip de ağlamadığına şaşırıyordum.

"Sağ ol Cansucuğum," dedi ve arabayı Cansu'nun tarif ettiği yere sürdü. Sarı ışıklarla aydınlanan sokağa girdiğimizde bizim evi gösterdi Cansu ve araba orada durdu. Sonra arkamızda bir araç daha durdu. Apar topar arabadan indiğimizde Cansu bana bakıyordu. Nereye gidecektik aramaya? Bilmiyordum.

"Evden çıktıysa acaba bankaya mı gitmiştir?" diye sordu Cansu. Babam emekli banka memuruydu. Orayı hala hatırlıyordu ve özellikle biz yokken evden çıkıp da oraya gitmesin diye kapıları kilitliyorduk.

"Yolda gelirken baktık biz," dedi Simge diğer arabadan inerken. Kaşlarımı çattım anında.

"Nasıl?"

"Yeri hatırlıyordum ben. Doruk sağ olsun oraya götürdü bizi aradık ama orası bomboş Lila. Oraya gitmedi. Bence çok da uzaklaşmış olamaz. Buralardadır," dediğinde dayanamayıp Simge'nin boynuna sarıldım.

"Eminsin değil mi?" diye fısıldadığımda sıkı sıkı belimi sardı.

"Merak etme oraya kadar gidemez. Bankaya gitmesi için iki otobüs aktarma yapması gerek ve bankaya gidecekse bunu da hatırlar. Bence çevre bir yerde."

Simge'den ayrılıp minnetle yüzüne baktım. "Teşekkür ederim ama sen Egemen'le evinize gidin. Hamilesin zaten. Yorulma ne olur," dedim ve Simge'nin itirazlarına karşılık Egemen'e döndüm. Hemen arkasındaydı ve Simge'yi belinden destekliyordu. Yorulduğu her halinden belliydi.

"Saçmalama."

"Egemen götür onu. Haber ederim ben size. Gece uzun olacak," dediğimde Egemen başını salladı ve omzumu sıvazladı.

"Merak etme sen. Yardıma geleceğim," diyerek Simge'yi buradan götürdüğünde Simge haliyle sinirlenmişti ancak yapacak bir şey yoktu. Cansu ve ben arayacaktık babamı.

"Teşekkür ederim ama-"

"Mahalleyi bilmediğimizden Cansu Doruklarla gidecek sen de bizimle geleceksin," dedi Yiğit. Lafı ağzıma tıktığı gibi Doruk'a gözleriyle işaret edince Cansu bana baktı afallamış bir şekilde.

Öfke Kelebeği ✨️ Aile Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin