"Ayrılığı engellemek yoktur, ertelemek vardır..." (K.Tazeoğlu)
Aşkım'dan...
Kapının açılmasını duydum.Kapıyı tıklatmadan açan küstah kişi, Gökhan dan başkası olamazdı.Yanımdaki çocuk hala elimi tutuyordu ve ben hâlâ uyku rolüme devam ediyordum.Biliyorum biraz tuhaf ama sanki ben gözlerimi açarsam bırakıp gidecekmiş gibi ve ben onun gitmesini istemiyorum. Hayır aşk falan değil bu! Başka birşey, nasıl denir bilmiyorum amaa, gitmesin yeter yaa, hep böyle kalsın. Sanki beynimdeki ses onu görünce korkudan konuşamıyor gibi, gerçekten sinirli biri gibi ama bu beynimdeki sesten daha felaket değildir eminim.Yani öyle umuyorum.
"Sen kimsin? Ve ne arıyorsun Aşkım'ın yanında"Gökhan dişlerinin arasından konuşmuştu, sesinden belli oluyordu.Sanırım birazdan olacakları görmek istiyordum.Acaba açsam mı gözlerimi?
"Birincisi sen bu odaya kapıyı çalmadan giremezsin! Gayet sakin konuşmuştu ve elimi hâlâ tutuyordu.Ne yapmaya çalıştığını hâlâ anlamadım.Ama tek bildiğim şey birazdan hiç iyi şeyler olmayacağı. Gerçi gözümü açsam bile hangi tarafı tutacagımı bilmiyorum! Biri benim nişanlım.Hasta olmama rağmen beni iki sene bekleyen ve bir ömür boyu bekleyecegine inandığım biri.Beni sürekli mutlu etmeye çalışan ve yaptığı jestlerle ne yapıp edip bu yüzüğü parmağıma takan biri.Sahi! Neredeydi yüzügüm?
Diğer tarafta ise adını bile bilmediğim biri.Burda ne işi olduğunu bile bilmiyorum. Sabahtan beri yedinci kişi oldu.Evet ne yapmaya çalıştıklarını anlamadım.Hepside çok yakışıklıydı bir tanesini bir filmde dahi gördüğüme yemin edebilirim.Sahi neydi filmin adı?
"Nişanlımın odasına senden izin alıp mı girecektim? Kimsin sen? Sekreteri falan mı!"Gökhan'ın alayla kurduğu cümleyle, elimi tutan kişinin iyice kasıldıgını hissede biliyordum.Farkında olmadan elimi sıkıyordu, gerçekten ne yaptığının farkında değildi! İstem dışı kaşlarım çatıldı.İnşaallah görmez, yoksa uyumadığımı anlardı! Bu düşünce bile yüzümün kızarmasına neden oldu.Elimi tutmuş olmasına rağmen tepki vermedigimi anlardı! Şimdiye kadar çoktan diğerlerine yaptığım gibi üzerine atlamam gerekirdi ve oda bunu gayet iyi biliyordu!
"Nişanlın olması, onun odasına izinsiz girmen anlamına gelmez!"Tuttuğu elimi hâlâ bırakmıyordu ve emindim ki omuzunun üstünden onunla konuşuyordu.Çünkü hiç kıpırdamamıştı.Helal olsun ama iyi laf söyledi, sevdim bunu! Sevdim derken, söylediki cümleyi yani sadece...
"Bırak o tuttuğun eli! Yoksa kırarım!"Bu salak ne diyor Allah Aşkına! Benim elimimi kıracaktı yani! Hiç birsey anlamadım.Gel gel kır bakalım! Geçen isabet ettiremedigim vazoyu nasıl yiyorsun alnının çatına!
Birden içime bir ürperti girdi.Neden diye düşünürken, elimin boşta olduğunu anlamıştım.Bırakmıştı elimi, ama neden? Bu kadar mı korkmuştu Gökhan dan!
"Gel tut sen elimi! Ben onu döverim"dememek için kendimi zor tuttum.Korkak!
Ayak seslerini duyabiliyordum.Ama nereye gidiyordu bu? Daha fazla dayanamıcam, gözlerimi azıcık açmamdan zarar gelmez herhâlde? Kısılmış gözlerimle baktım ayak ucumdaki iki erkeğe.Neredeyse aynı boydalardı.Gökhan'ı kaslı bilirdim, ama onun yanında sönmüştü resmen.Bunun omuzları daha bir genişti, ne diyorum ya ben? Hormonlarım tavan yaptı sanki! Sapık gibi alıcı gözüyle bakıyorum adama.Gökhan'a bir adım daha yaklaştı, neredeyse burunları birbirine değecek! Biri kız biride erkek olsa kesin öpüşecekler derdim.Mesela Gökhan kız olsa, oda erkek yani zaten erkekte...Ben ne saçmalıyorum ya niye Gökhan kız oluyormuş ki o kız olsa! Yada olmasa yaa...Öyle hayal edemiyorum onu, Gökhan'dan güzel olurdu ama, böyle beyaz tenli, zayıf, mavi gözlü falan işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP AĞRISI #wattys2016
Romance"KEŞKE HİÇ ATMASAYMIŞ BU KALBİM ! BEN SENDEN ÖNCE BİLE DAHA İYİYDİM" Doktor; "Ünal Bey! Kızınız kendine zarar vermeyi, ancak birine Aşık olunca bırakacak. Yoksa, kendine zarar vererek ve bu zarar boyutu büyüyerek hayatına mal olabilir." Ünal Bey dok...