32.BÖLÜM

12.5K 1.2K 48
                                    

Multimedia - Aşkım & Aras

"Ömür kısa,Vakit az...
Anlamak için,Kaybetmek mi gerek ?"

AŞKIM'DAN...

Hep filmler de olduğunu zannederdim böyle sahnelerin.Gerçi hayatımızın da filmden farkı yok ki.Bir bakmışsın varsın,sonra bir bakmışsın ki yoksun.

Yoğun bakıma ziyaretçi kabul etmediklerini biliyordum.Ne kadar ısrar etsem de izin verilmiyor du.Tabi Aras gelmeyene kadar.Doktorla konuşup 5 dakika görmek için izin istemişti.Sabahtandır dil döktügüm doktor Aras'ın dediğini ikiletmeden kabul etmişti.Aras'a bunu nasıl başardığını soracaktım.Aklımın bir köşesine not ettim.

"Hazır mısın?"

Aras'ın sorusuyla başımı camdan çevirip o muhteşem kehribar rengi gözlerine diktim.Kehribar rengini kaybetmişti gözleri.Onun Yavuz için benden daha fazla üzüldüğünü biliyordum.Ne kadar iyiyim imajı versede kendine,eskisi gibi parlamayan gözlerinden anlaşılıyordu acısı.

"Evet.Galiba hazırım."

İçeri girmeden önce hemşirenin ısrarlarına dayanamayan Aras da bende gerekli kıyafetleri tedbir amaçlı giydik.Şuan ikimizde mavilere bürünmüştük.

Hemşirenin kapıyı açmasıyla ikimizde içeri girdik."Yalnızca 5 dakika!"Hemşirenin uyarı tonunda söylediğine başımı sallamakla yetinmiştim.Beş dakika değil,bir dakika görmek bile bana yeterliydi.

Adımlarımı odanın ortasına doğru ilerlettim.Görüş alanıma giren Yavuz'la yerimde çakılıp kaldım.Bir adım dahi atamıyordum.İsmini bilmediğim cihazlara bağlanmıştı.Açık olan göğsünün sargı bezi dışında olan kısımları cihazların fişleri sayesinde dolmuştu.Kendimde adım atacak gücü bulamasamda hemşirenin dedikleri aklıma gelmişti."5 dakika"demişti.Bu yüzden burada durup zaman kaybetmemeliydim.

Adımlarımı yatakta boylu boyuna uzanan Yavuz'a doğru ilerlettim.Şuan tam yanı başındaydım.Aras ayak ucundan bir iki adım gerideydi.Sadece beni izliyordu.Ben ise Yavuz'u.

O siyah gözlerini kapatan gòz kapaklarına lanetler yağdırmaya başlamıştım.Açmalıydı.Ne olursa olsun o gözlerin açılması lazım dı.Yüzü ne kadar da solgundu.Hafiften sakalları çıkmıştı sanki.Böyle biraz daha olgunlaşmıştı.

"Fazla uyumadın mı Yavuz?"

Elimle yana düşmüş elini tutup tupmamak arasında kaldım.Sanki dokunursam uyanacak gibi.Yüzünü incelemeye başladım.Gözlerini açmasını umarak.Ama açmıyordu.

"Hayat seni çok fazla yormuş.Uykunu alamadığın günlerin acısınımı çıkarıyorsun? "Buruk bir gülümseme oluştu yüzümde.O gülümsemeyi gözlerimden akan yaşlar uğurladı.Sanki gelmesi bile suçmuş gibi.

Oysaki annem hep" gülmek sana çok yakışıyor" derdi.Peki neden ben gülemiyorum.Bir gün gülüyorsam diğer bir günde ağlıyorum.Tıpkı şuan olduğu gibi.

Burnumu hafif çekerek konuşmaya devam ettim.Onun beni duyduğuna emindim.Duymak zorundaydı uyanmak zorundaydı.

"Sevdiğin kızdan bahsetmiştin.Onun aşkla gülen gözlerini tekrar görebilmek için açmalısın gözlerini."Bir yandan ağlıyor bir yandan da kızar gibi Yavuz'a konuşuyordum.

"Gökyüzü demiştin.Gökyüzü onu hatırlatıyor du sana.Uyan artık Yavuz!Uyan sana söz veriyorum seninle birlikte gökyüzüne bakarak sigara içeceğim."

Ne saçmaladığımın farkındaydım.Sigaranın kokusundan dahi nefret eden ben,sigara içeceğimi söylüyordum.Aras tıpkı bir duvar gibi duruyordu.Ne sesi çıkıyor nede kıbırdıyordu.İçeri giren hemşireyle süremizin bittiğini anlamıştım.Başaramamıştım.Onu uyandıramadım.Ne kadar da derin uyuyor.

KALP AĞRISI #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin