Bölüm 25

271 31 1
                                    

Yemek beklediğinden de keyifli geçiyordu. Deniz'in kızaran, utangaç yüzünü izlemek ara sıra kaçamak bakışlarla onun heyecanlanmasını sağlamak Fatih'e büyük bir haz verdi. Babasıyla işleri konuşmak, annesiyle günlük şeylerden muhabbet etmek kendini bir yuvada hissetmesine neden olmuş, bu hissi sevmişti. Deniz yemek boyunca sadece ona laf gelirse konuşmuştu. Bu da babasının gözünden kaçmamış olacak ki çay faslı bitip Fatih gitmek için ayaklandığında,

"Deniz seni kapıya kadar geçirsin." dedi. Fatih bunu seve seve kabul etti. Babası Deniz'in bu işi bağlamasını en az Fatih kadar çok istiyordu. Fatih Deniz'i ikna etmek için uğraşması gerektiğini biliyordu ama Deniz'in hala kendisini isteyip istemediğini bilmiyordu. Beraber sessizce kapıya çıktılar. Deniz arkasından kapıyı kapattı. Aynı bina içindelerdi ve Fatih'in evi Deniz'e sadece bir koridor kadar uzaktı.

"Fatih.." diyen Deniz'in sessizce fısıltısını binanın sönen lambası kesti. Fatih o anın kendisi için bir fırsat olduğunu düşünüp Deniz'i kendi evinin koridoruna çekerek öptü. Dudakları, Deniz'in hareketsiz dudaklarına değdiğinde vücudu elektriklendi. İçindeki istek daha da arttı. Avuçlarını Deniz'in yüzüne değdirdiğinde Deniz'in elleri onu reddetti. Ardından Deniz kendini geri çekerek Fatih'i bomboş bir karanlıkta bıraktı.

"Seni özledim." diye fısıldadı. Hala birbirlerine yakınlardı. Elleri Deniz'in belindeydi ve Fatih ilk defa bu kadar istekle dolup taşmışken Deniz'in o soğuk sesi Fatih'e çok uzaklardan geliyormuş gibiydi.

"Git Fatih. Lütfen git. Buradan git, hayatımdan git. Kalbimden git. Artık git!" dedi ağlayarak ve sonrada karanlıkta kayboldu. Fatih o an Deniz'in o çaresizce çıkan sesinden öylesine etkilendi ki onun yaralarını saracağına olan inancını yitirmek üzereydi. Deniz onu istemiyordu. Belki de artık sevmiyordu. Omuzlarını düşürüp koridordaki boşluğa baktı. Deniz'de yarattığı tahribatı daha net bir şekilde görmek kalbini acıtıyordu. Ona da sevgisine de sahip çıkamamıştı. Gerisin geri evine döndü. Soğuk ve boş evine. Halbuki buraya ilk geldiğinde Deniz'le beraber yapacağı ilk kahvaltıyı hayal etmişti. İlk defa bir hayal kurmuştu neredeyse. Çocuklarını hayal etmişti. Şu uzun geniş koridorda koşacaklardı. Gerçekten ömrü boyunca bunun ilk defa hayalini kurmuştu. Onun bir çocuğu olsun ve bu çocuğun gözleri annesininki gibi sevgiyle parlasın istiyordu. Bu hayalin uzaklığı kalbini yakıp kavurdu. Deniz'e ne yapmıştı böyle? Düzeltemeyeceği kadar çok kırmıştı onu.

Kendini yatağına atıp bir süre hiçbir şey yapmayarak sadece düşündü. Neler yapabileceğini düşündü. Deniz'i nasıl deli gibi sevdiğini düşündü. Ondan uzak kaldığında onu nasıl özlediğini düşündü. O hastane odasında Serdar'ı dinlemeseydi ve bu işi baştan bitirip Deniz'le bir hayat kursalardı nasıl olurdu onu düşündü. Her şey daha farklı olabilirdi ama Fatih bunu kendi elleriyle bitirmişti. Deniz'i defalarca terk etmişti. Hepsini onun iyiliği için yapmıştı ama olmamıştı işte. Deniz iyi olmamıştı. Belki de şimdi Deniz'in istediğini yapıp gitmeliydi. Türkiye'ye dönüp teslim olmalıydı belki de. Artık kaybedecek neyi kalmıştı ki? Deniz'le olmadıktan sonra bir hayat kurmanın Fatih için hiçbir anlamı yoktu.

Yattığı yerden doğruldu. Aklına gelen fikirle yapması gereken en mantıklı şeyin bu olduğuna karar verip eline telefonu aldı. Telefon tek çalışta açıldı.

"Evet?"

"Merhaba Derya Hanım nasılsınız?"

Bir an sessizlik olunca Fatih onun düşüp kaldığını düşündü ama sinirle nefes alışını duyuyordu.

"Orda mısınız?"

"Ne istiyorsun?" dedi Derya. Yumuşamış sayılmazdı ama eskiye göre sesi biraz daha sakindi.

"Deniz'in hala ikimize de kırgın olduğunu biliyorum. Bunun için aklımda bir fikir var ve yardımınız gerekiyor."

Karşı taraftan gülme sesleri gelince Fatih kaşlarını çattı. Derya'nın güldüğünü ilk kez duyuyordu. Derya genelde ona bağırır çağırır kızardı. Gerçi bu gülme krizini de sinirinin tetiklediği ihtimali çok yüksekti ama Fatih onun da gülebileceği gerçeğiyle yüzleşmişti.

"Sen ve ben mi? Unut gitsin. Ben onun ablasıyım farkında mısın? Bana ne kadar kızgın olursa olsun biz asla ayrılmayız."

Fatih kadının ilk kez haklı olduğunu düşündü. Bu durumda kendi başının çaresine bak diyordu yani. Derya'yla zıt düşmek işine gelmeyecekti ve kadının suyuna gitmeye karar verdi.

"Haklısınız. Sizden kendim için yardım istiyorum diyeyim o zaman. Bunu yaparsanız size gerçekten ömrümün sonuna kadar minnettar kalırım."

Derya şimdi biraz daha ciddileşti. Telefondan derin bir nefes bıraktığını duydu. Ardından meraklı sesi geldi.

"Ne istiyorsun? Yapmayacağım ama kardeşim hakkında olduğu için bilmem gerekiyor."

Fatih hınzırca gülümsedi. O, söz konusu bu iki kardeşse girdiği her savaşı kazanıyordu.

"Sadece Deniz'i arayıp beni affetmediği için Türkiye'ye döneceğimi ve teslim olacağımı söylemenizi istiyorum..."

GÖÇEBE  2 TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin