Bölüm 26

264 24 0
                                    

Derya derin derin nefesler aldı. Valizini hazırlamak ona o kadar yorucu gelmişti ki beline giren kramplarla durmak zorunda kalarak yatağına çöktü. Gözü komidinin üstündeki telefonuna gitti. Arayıp aramamakta kararsızdı. Bir yerden çok önemli olduğunu düşünüyor diğer yerden de bunu söylemenin neyi değiştireceğini bilmiyordu. Deniz'e Fatih'in teslim olacağını söylediğinde ne değişecekti? Fatih kendisinden yardım isteyecek kadar zor durumdaysa Deniz onu affetmemişti. Gerçi hala Derya'yı da affetmemişti. Telefonlarına çıkmıyordu. Bunun hesabını Almanya'ya gidince soracaktı. Doğumuna az kalmış ablasını bu şekilde üzmeye utanmıyor muydu? Eliyle kımıldayan karnını ovaladı.

"Tamam kızım tamam. Biliyorum sen de yoruldun ve dinlenmek istiyorsun. Belli ki teyzen kadar şımarıksın ve orada daha fazla kalmak istemiyorsun. Ama keşke ikiniz de sağlığınız için benim verdiğim kararların daha iyi olacağını kabul etseniz." diyerek her gün yaptığı gibi kızına sesini duyurduğu sırada başka bir ses işitti.

"Yada babası gibi kaderine razı gelmek yerine kendi seçimlerini kendisi yapıp gelmek istiyorsa gelebilir değil mi?" dedi sevgili kocası kapıya yaslanmış Derya'yı izlerken.

"Haklısın belki de annesi gibi kontrol manyağı olmaktan iyidir." dedi Derya Kerim yanına gelip oturduğu sırada.

Kerim elini Derya'nın karnına koydu. Kerim kızının doğması için o kadar sabırsızlanıyordu ki her hafta kontrole gittiklerinde doktoru doğum konusunda terletiyordu.

"Hayatımda gördüğüm en güzel kontrol manyağı olabilirsin." diyerek uzanıp Derya'ya arzulu bir öpücük verdi. Sonra geri çekilerek iç geçirdi.

"Artık ikinizin ayrı iki insan olma vakti geldi. Ne babanızın ne kocanızın dayanacak gücü kalmadı," derken eli Derya'nın beline gitti ve onu kendine çekip istekle gözlerine baktı.

"Karımı özledim. Ve bu küçük cadıyı da oldukça merak ediyorum. Seni benden bu kadar uzak tutmaya bir tek onun gücü yetiyor."

Derya kollarını kocasının boynuna doladı. Kalbi yeni yetme bir genç kız gibi heyecanla, aşkla ve tutkuyla atıyordu. Kocası kendisine böyle sevgi dolu böyle istekle bakarken gözlerini onun yakışıklı yüzünden çekmek ne kadar zordu onun için. Gülümseyerek cevap verdi.

"Kocamı özledim. Ve artık gerçekten bu küçük cadının dışarı çıkmasını istiyorum. İkinize birden bu kadar yakın olup kavuşamamak sabrımı zorluyor."

Kerim uzanıp alnına bir öpücük kondurarak geri çekildi. Karısının gözlerinin ara ara komidinin üzerindeki telefona gittiğini görüyordu. Bu yüzden daha fazla dayanamadı ve uzanıp telefonu alarak Derya'ya uzattı.

"Hadi ara." dedi. İçi içini yiyordu görebiliyordu. Artık Deniz'le aralarındaki bu gerginliği çözmelerini istiyordu. Fatih'e yardım ederse ve Deniz Fatih'le barışırsa Derya'yla da aralarındaki buzlar eriyecekti.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum Kerim. Korkuyorum. Deniz'le yüzleşmekten kaçıyorum sanırım."

Kerim gülümseyerek karısının yanaklarını okşadı. Her zaman fazla koruyucu olan kontrol manyağı karısını nasıl yola getireceğini kesinlikle bilmiyordu.

"Sen doğru bildiğin şeyi yaptın. Şimdi de doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapmalısın. Deniz'e ulaş ve Fatih'e yardımcı ol."

Derya kocasının haklı olduğunu biliyordu. Kısa bir süre sonra Kerim Almanya'da bir hastanede iş bulunca oraya taşınacaklardı ve Deniz'le şimdi aralarındaki sorunu çözemezse oradayken her şey daha karmaşık bir hal alacaktı. Derya hala Fatih'e güvenmese de yaralı bir halde evine geldiği gün söyledikleri ona samimi gelmişti. Kardeşini yeniden üzeceğini bilse de elinden ona yardım etmekten başka çare gelmiyordu. Deniz'in Fatih'i sevdiğini biliyordu ve onun için kötü bir karar olduğunu bilse de arkasında durmaya karar verdi. Telefonu Kerim'in elinden alarak Deniz'in aradı. Her zamanki gibi açmamıştı. Derya'nın gözleri doldu. Kalbi acıdı.

"Sanırım beni hiç affetmeyecek." dedi. Halbuki Derya bir gün Deniz'in onu anlayacağından emindi. Demek ki bu konuda da yanılmıştı. Kardeşini düşündüğünden daha fazla kırmış olmasına mı üzülmeliydi yoksa ona kendini nasıl affettireceğini bilmediğine mi?

"Tabiki seni affedecek. O senin kardeşin Derya. Şu an sana ve sevdiği insana kırgın. Orada bu durumu atlatabilmek için uğraşıyor hem de tek başına. Kafasını toplaması gerekiyor."

Kerim her zamanki gibi haklıydı. Peki ama Deniz'e nasıl ulaşacak ve Fatih'in ona söylediklerini söyleyecekti? Aklına annesini aramak geldi. Derya'nın kardeşine ulaşıp bu haberi vermekten başka çaresi yoktu. Tekrar telefonu eline aldığında Kerim, "Kimi arıyorsun?" diye sordu.

"Annemi."

Telefon bir kaç kez uzun uzun çaldıktan sonra açıldı.

"Kızım! Nasılsın? Aramana o kadar sevindim ki. Minik bebeğimiz nasıl?"

Annesi hal hatır sorularını bir bir sıralarken Derya sıkıntıyla iç geçirip hepsini sabırla cevapladı.

"İyiyim anne. Bebeğimiz de iyi. Deniz'e ulaşmaya çalışıyorum. Evde mi?"

Hattın diğer ucunda kısa bir sessizlik oldu. Annesinin telefonu ilk açışındaki heyecanı gitmişti anlaşılan.

"Odasında. Bir hışımla geldi eve. Ne olduğunu da anlamadım. Sinirle orayı burayı dağıttı ama sonra sesi kesildi."

Derya, Deniz'in o halini gözünün önüne getirdiğinde üzüntüyle kapattı gözlerini.

"Anne hemen onunla konuşmam gerekiyor. Lütfen çok önemli olduğunu söyler misin. Hayat memat meselesi de. Beni arasın." diyerek telefonu kapattı.

Sonra da Kerim'e dönüp ağlayarak,

"Deniz çok kötü Kerim. Ben ne yaptım gerçekten bilmiyorum. Aptalın tekiyim!" diye sarıldı.

Kerim onun saçını okşarken bu hamileliğin Derya'yı ne kadar duygusallaştırdığını bir kere daha görmüş oldu. Anlayışla karısını sakinleştirmeye çalıştı. Evet Derya hatalıydı ama o da böyle olsun istemezdi. Derya sadece tüm sorumluluğunu aldığı kardeşinin yanlış karar vermesini istememişti. Deniz kadar o da zorluk çekmiş ve bazen kendi hayatını unutup Deniz'le ilgilenmişti. Bu kadar emek verdiği, hayalleri sönmesin diye uğraştığı kardeşinin hayatında bir söz sahibi olmak istemişti. Bu yüzden Kerim Derya'yı asla suçlayamazdı.

"Geçecek güzelim. Deniz seni anlayacak ve yeniden eskisi gibi olacaksınız."

Derya'nın şimdi bekleyeceği tek şey Deniz'in onu aramasıydı. Biraz sakinleşip Kerim'in yaptığı bitki çayını içti. Akşama doğru mutfaktayken telefonun acı acı çaldığını duydu. Önlüğünü çıkardı ve telefonuna yöneldi.

İşte başlıyoruz...

GÖÇEBE  2 TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin