Bölüm 28

278 25 0
                                    

Fatih adamın omzunu sinirle sıkarak Deniz'in duyamayacağı bir şeyler söyledi. Deniz duyduğu derin korku yüzünden adamdan hızla uzaklaşıp Fatih'in arkasına sığındı. Fatih tek eliyle adımı itti ve cebinden biraz para çıkartıp adama uzatarak onu yanlarından kovdu. Sonra da Deniz'e alaycı bir bakış attı. Üzerindeki pijamalara, pijamalarla alakası olmayan sabahlığına ve ayağındaki ıslanmış peluş terliklere bakarak alayla kaşlarını kaldırdı.

"Beni kaybetmekten bu kadar mı korkuyorsun?"

Zaten sinirleri gergin olan Deniz'i kışkırtmak için bu saçma sapan soru yeterli oldu. Elini yumruk yaparak sinirle Fatih'in göğsüne vurmaya başladı.

"Beni yeniden nasıl terk edebilirsin! Hangi akılla teslim olmayı düşünebilirsin? Beni hiç mi önemsemiyorsun? Hiç mi sevmiyorsun! Gidemezsin duydun mu? Aptal aptal sırıtma! Hiçbir yere gidemezsin!"

Fatih tüm darbeleri vücuduna seve seve alıyor gibi tebessümle ve özlemle bakıyordu Deniz'e. Sonunda Deniz nefessiz kaldığında onu kendine çekip sarıldı. Saçlarından öptü. Deniz onun derin derin nefesler aldığını kendi hıçkırıklarının arasında duyumsayabiliyordu. Kollarında az bir dermanı kalmıştı onu da Fatih'e sarılmayı harcadı. Kollarını beline doladı ve sımsıkı sarıldı. Deniz oradan hiç ayrılmak istemedi. Kafasını kaldırıp burnunu onun boyun boşluğuna koyup kokusunu içine çekti.

O kadar çok özlemişti ki... Kalbi küt küt atıyordu. Ayrılmak için kollarını çözse de Fatih onu bırakmadı.

"Biraz daha böyle kalalım Deniz. Buna ihtiyacım var."

Sesi gerçekten samimi geliyordu. Deniz neredeyse gardını indirecekti. Neredeyse affedecekti. Kalbi zaten ona karşı çoktan yumuşamıştı. Deniz'in Fatih'e ve kalbine yenilmesine çok az kalmıştı. Son bir gayretle Fatih'in kolları arasından sıyrıldı.

"Benim de ihtiyacım vardı Fatih. Sen yoktun." dedi. Boğazındaki düğüm yüzünden sesi kesik kesik çıkmıştı. Fatih bir süre sessiz kaldı. O süre boyunca Deniz'e özlemle bakıyor, yüzünün her detayını inceliyordu sanki. Deniz böylesine derin bakışlarla incelenmekten biraz utanmıştı. Gözünün önüne gelen saçını kulağının arkasına alıp bakışlarını yere indirdi.

"Senin beni gerçekten istemediğini düşündüğümde kalbim durdu. Sen yoksan benim yeni bir hayata da ihtiyacım olmadığını anladım. Deniz,"

durdu. Sanki cevabından korkuyor gibiydi.

"Hala benimle olmak istiyor musun?"

Deniz için bu sorunun cevabı o kadar basitti ki hemen cevaplayabilirdi. Yine de içinden geçenleri söylemek istemiyordu. O yüzden sesini duygudan uzaklaştırdı.

"Ne seninle ne de sensiz olmak istemiyorum Fatih. Peki ya sen? Benimle olmak istiyor musun istemiyor musun? Tüm bunları neden yapıyorsun? Neden peşimden geliyorsun, neden yeni bir hayat için uğraşıyorsun? Neden bırakıp gidemiyorsun?"

Fatih Deniz'e biraz yaklaştı ve ince uzun parmaklarıyla Deniz'in çenesinden tutup onu kendisine bakmaya zorladı. Elini Deniz'in saçlarında gezdirdi. Bal rengi gözlerini Deniz'e kitledi.

"Çünkü, seni çok seviyorum."

Seviyorum, seviyorum, çok seviyorum...

Bu tek cümle Deniz'i mental olarak oradan alıp çok farklı bir aleme bırakmıştı sanki. Etrafında kuşlar ötüşmeye başlamış, çiçek kokuları her yanı sarmış ve güneş birden doğuvermişti. Aylardır beklediği o cümleyi bu kadar geç duyduğu için hayıflansa da kalbi tüm gücüyle bu cümleye tutundu. Ağzını açıp bir şeyler söylemesi gerektiğini fark etti ama Fatih o kadar güzel bakıyordu ki bakışının etkisinden kurtulamıyordu bir türlü. Ne söyleyeceğini bilememek onu sinirlendirdi. Halbuki bu anı o kadar çok hayal etmişti ki! Ama bu cümleden sonra ne söyleyeceğini hiç düşünmemişti. Peki şimdi ne söyleyecekti? Onu sevdiğini söylemek istedi ama bu isteğinden hemen vazgeçti.

GÖÇEBE  2 TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin