Bölüm 5: Nefretlik Adamla İbretlik Saatler

31 6 0
                                    

Medya: Aslıhanın kombini

   Önümdeki kolanın içindeki pipeti  bir sağa bir sola yatırmak suretiyle kafamı meşgul edecek bir oyun başlatmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Önümdeki kolanın içindeki pipeti  bir sağa bir sola yatırmak suretiyle kafamı meşgul edecek bir oyun başlatmıştım. Kimse beni bu çocukça oyunum için suçlayamaz , bence herkes sıkıldığında böyle saçma şeylerle eğlenebilirdi.

    Şimdi buraya nasıl geldiğimizi merak ediyorsunuz değil mi? Çünkü en son babamla oldukça önemli bir konuşmanın ortasındaydık. Ona bu durumu kurcalamamasını sağlayacak tek şeyi söylemiştim.

    Bu sorunu halletmeye çalışacağımı, çözemezsem mutlaka ondan yardım alacağımı...

    Biliyordum ki bunun haricinde hiçbir şey babam Tarık Sayan ı durduramazdı. Babam beni üzen her şeyi ateşe atardı. Bu hikayede yananın Metehan olmasını ne kadar çok istesem de babamın hapse girmesine ne ben ne de annem dayanamazdık. Üzgünüm Metehan bugün de bizimle değilsin.

     Metehan demişken, şu an önümde oturmuş pür dikkat beni izliyordu maalesef ki...  Yemek alacağız bahanesiyle kalkıp yarım saattir gelmeyen kalleş arkadaşım tırtılım Özge ve bir onun kadar kalleş sevgilisi Berkant bizi masada yalnız bırakmıştı.

   İstemsiz elimin boynuma gitmesiyle onun parlak bakışları da hareketimi takip etmiş , gözleri boynumda duraklamıştı. Eğer geleceğini bilsem kesinlikle boğazlı bir kazak falan giyerdim. Gerçi böyle bir mekanda ter dökmekte hiç hoşlanacağım bir şey değildi ama Metehandan daha çok hoşlanmadığım su götürmez bir gerçekti.

     Boynuna ne oldu?

    Kendine pay çıkarmak ister gibi bir hali vardı ama onu umursamadan bacak bacak üstüne atıp bakışlarımı umursamazca dışarı çevirdim. Oflamasıyla içimden kuduuur demekten kendimi alamadım. Keşke dışımdan da deseydim ama bu kibar çizgimi tekrar bozarsam hoş olmazdı. Gerçi Metehanın yanında her an bir mahalle karısına dönüşüp ağzını yüzünü yırtma potansiyeline de sahiptim. Bunu yapsam muhtemelen belalıları yani kız arkadaşları da bana musallat olurdu. Ay allah korusun diyerek tahta masaya vurmaktan kendimi alamadım. Hareketimle bana şaşkınlıkla bakan gözlerine dik dik bakmama da haliyle engel olamadım. Görüyorsunuz değil mi ne de güzel delilik çizgimi genişlettim. Kendim kurup kendim oynuyorum artık.

    Ben öptüm diye mi kapattın?
 
   Beyefendinin dediğini görüyor musunuz? Şahsen ben görüyorum ve hayret içinde onu alkışlamaktan kendimi alamıyorum. Nasıl yaptığı terbiyesizliği gocunmadan söylüyor görüyor musunuz? Büyük lütuf çünkü kendileri...

       Önüme gelen saçlarımı sinirle kulağımın arkasına sıkıştırıp aramızdaki masadan ona doğru eğiliyorum.

     Her şeyden kendine pay çıkarmayı kes, umurumda değilsin ve bana yaklaşmayı da bırak rica ediyorum. Rahatsız edicisin.

    Böyle bir konuşma beklemiyor olacak ki mavilerine küçük şaşkınlık kıpırtıları ekleniyor. Ben de kendimden bu kadar seviyeli ama yeren bir konuşma beklemiyorum. Tabi bir yerde de iyi oluyor bu konuşma... Bardaki gecenin rövanşı sayıyorum ben bunu haberiniz olsun.

    Bu sefer o da benim gibi masaya eğiliyor ve burunlarımız arasında küçük bir mesafe kalıyor. Onun kokusunu alabiliyorum. Baharatlı hoş bir parfüm kullanıyor, ne kadar itiraf etmek istemesem de yakışıyor ama canımı sıkan onun da benim çilekli parfümümün kokusunu aldığını bilmem. Hatta o noktaya konmuş izinsiz bir öpücük söz konusu... Parfümümün kokusunu bile Metehanla paylaşamayacak çılgınlığa sürükleniyorum. Ben zaten onunla neyi paylaşıyorum ki?

    O gün seni öptüğüm için pişman değilim Aslıhan.    İsmim dudaklarından bir melodi gibi dökülüyor. Bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama muhtemelen kazanova ders kitabının bir köşesinde vardır bunun da taktiği...

   İkimizde gözlerimizde bir yarış başlatmışız ,mesela benim haberim yok bu durumdan ama engelleyemiyorum, onu kendimden uzak tutmak istiyorum.

     İstiyorum ki bana yaklaşmasın bir daha, ağzımdan çıkanı haliyle kulağımda duymuyor ve hayatımda ilk defa bir yalan söylüyorum.

    Benim sevgilim var.

     Mavi gözleri kısılıyor. Yalan söylediğimin bilincinde muhtemelen, bu sefer onu doğrulamayacağım. Masanın üstündeki elinin havalanıp bant olan yere konduğunu çok geç fark ediyorum.

   Öyle olmadığını ikimizde biliyoruz. Asıl sorun şu olmalı, burayı yara yapacak kadar kafayı nasıl yedin?

    Eli sanki kırılacak bir vazo varmışçasına bant olan bölgede hafifçe gezinirken yutkunarak aramızdaki mesafeyi yeniden açıyorum. Yüzümde günün stresinin etkisiyle belki de kırgın bir bakış oluşmasını engelleyemiyorum. O kırgınlık ona ulaşıyor olmalı ki bakışlarımı çeksem de beni incelemeye devam ettiğinin bilincindeyim.

    Telefonumun masada titremesiyle elime alıp gelen mesaja bakıyorum.

   Kalleş Özge: Biliyorum bana çok kızgınsın ama aranızdaki sorunu halletmeniz için bunu yapmalıydık aşk bahçem, gündoğumum, beni affedeceğini düşünüyorum. Berkant geç olduğu için Meteden seni eve bırakmasını istedi. Lütfen bugünlük katlan. Söz bir daha yapmayacağım.

    Uzun mesajına yanıt vermedim ama son cümlesine eminim diye mırıldanmama da engel olamayarak oturduğum yerden ayaklanıyorum.

    Sevgilin galiba? 

     Özgeydi.

  Metehan ın alay dolu sorusuna kabanımı giyerken cevap vermeyi ihmal etmiyorum.

  O da benimle birlikte ayaklanmış. Yönümü yüzüne değdirmeden yemek yerinden çıkmamla karnım yiyemediğim yemekle kasılmıştı. Bu beni bugün üzen en küçük olay olabilirdi. Yine de yaşadığım sıkıntılı günün getirisi olarak gözlerimin dolmaya başlaması kaçınılmaz sonum oluyor. Dışarı kendimi atmamla kafamı gökyüzüne kaldırıp bu ruh halimin geçmesini bekliyorum bir süre.

   Koluma dokunan elle içine daldığım düşüncelerden çekilip bana anlamazca bakan Metehan a odaklanmayı deniyorum. Gerçekten şu an ağlamamam gerekiyordu ama o bana bu şekilde bakarken ve ben bugün tuhaf hakaretlere hiç hak etmememe rağmen maruz kalmışken göz pınarlarımdan süzülen yaşları engelleyemiyorum.

   Şaşkınlıkla diğer elininde koluma sarıldığının bilincinde avuç içlerimi yüzüme kapatarak içim parçalanırcasına hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorum.

   Korna seslerinin arasında bir gece vakti Metehan Mertoğlu beni kolları arasına saklayıp göğsünde ağlamama izin veriyor. Gergin çenesini başımın üstüne yerleştirdiğinin hissiyatına rağmen yarınım yokmuşçasına ağlıyorum.

  
 
   Aslı o kadar naif ki onu Metehanla sınamama neredeyse üzüleceğim.

   Ama ben kaos manyağıyım o yüzden dewamke dhdjdj

Bir Sen OlsanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin