Bu arada tekrar tekrar 5 sene önce demiyorum ama hikaye 5 sene öncesinde geçiyor biliyorsunuz değil mi? Sonrasında atlama yapınca noluyoz demeyin banaa...
Bazen medya gözükmüyor, o yüzden asagida da Aslıhanın kombinini paylaşıyorum.
İyi okumalarkee
Önümdeki kitabın bir sayfasını daha çevirmemle onunla konuşmayacağımı anlayan kalleş arkadaşım -evet artık ona bu şekilde hitap edeceğim ,ne diyordum kalleş arkadaşım Özge dikkatimi çekmek için şu iki saatte tuhaf tuhaf tiplere bürünüyordu. Bir ara Berkant ı boşar seni alırım bile demişti ama dikkatimi ona veremeyecek kadar kırgın hissediyordum.
Özgeyi çok severdim. Hala seviyorum ama ısrarla yan yana kalmak istemediğim bir adamla beni buluşturması yetmiyormuş gibi onun önünde küçük düşmeme sebep olmuştu. Tamam ağlamamdan o sorumlu değildi ,biliyorum. Bunun sorumluluğunu ona yüklemek hoş değildi yine de dün nasıl durumda olduğumu duyduğu telefon konuşmasıyla bilen biri olarak bu tribimi sonuna kadar hak ediyordu.
Hihh yok artık!
Bakışlarımı beni durdurmasına izin vermeden kafenin kapısına çevirdiğimde öpüşen bir çift görmem bir oluyor. Tahmin etmek zor olmasa gerekti. Ulu orta kızları öpen tek kazanovanın kim olduğu belliydi, son yaşadıklarımızın ardından onunla uğraşmak yorucu olacağı için masanın üstündeki kitabımı alıp Özgenin nereye demesini takmadan kafeden çıkıyorum.
Çıkan gürültüyle Metehanın keskin bakışlarını üzerimde hissetsem de hız kesmeden merdivenleri inip orman yoluna ilerliyorum.
Elimdeki yaraların soğuğun etkisiyle sızlaması canımı yaksa da kendimi tutarak yürümeye devam ediyorum. Bugün gerçekten hiç formumda değildim.
Nefes nefese arkamdaki ağaca yaslanmamla neyin beni bu kadar gerdiğini düşünüyorum. Metehanın beni öpmesi mi, yengemin aşağılayıcı konuşması mı, babamın ne olduğu konusunda beni sıkıştırması mı, nefret ettiğim adamın kolları arasında ağlamam mı?
Belki de hepsi kısa sürede olduğu için beni yıpratmıştı. Basket sahasından gelen seslerle oradaki oturma yerine geçip tek başına oynayan uzun çocuğu kafamı dağıtmak için izlemeye başlıyorum.Dünün kritiğini kafamda yaparken Metehanın bana fısıltı şeklindeki özürü kulağıma ulaşıyordu. Sahi beni ağlarken görünce özür dileyesi gelmişti beyefendinin, sağolsun lütfetmişti. Bu halde onun arabasına binemeyeceğimi bildiğim için şans eseri yoldan geçen boş bir taksiyi durdurmuş ,onun bir şey söylemesine izin vermeden oradan ayrılmıştım.
Dünden sonra Özge bana onun beni merak ettiğini , o yüzden telefonumu verdiğini söylemişti. Beni aramış olan bir numara vardı. 12 kez aramıştı ve mesaj atmıştı.
Nasılsın Aslıhan?
Eve vardın mı?
Seni merak ediyorum, bana cevap ver lütfen!
Ben Metehan ama sen anlamışsındır.
Gerçekten sinirleniyorum bir cevap vermek bu kadar mı zor?
Ona cevap vermiştim ,ne kadar vermek istemesem de birini merakta bırakmak annemin kibarlık çizgisine ters olurdu.
Evdeyim, iyiyim.
Kısa cevabımın ardından da durmamıştı. Zaten ondan durmasını bekleyenin aklına şaşardım.
Sağol ,on saat sonra cevap verdiğin için.
İyi olduğuna emin misin Aslı?
Bu mesaja cevap verememiştim. Senden dolayı her şey diyebilirdim. Beni zorladığını ve dolaylı yoldan üzüp kırdığını ama bu onu mutlu ederdi. Çünkü takıldığı kızlar onun oyuncağıydı ama ben ne onun takıldığı kızdım ne de oyuncağı...
İyi ol Aslı, iyi ol ki iyi olayım.
İşte bu son mesajıydı ve aklımı karıştırmıştı. Amacının bu olduğuna emindim. Aklım karışırsa belki de onun sen de onlar gibisin dediği tayfaya katılacağım. Öpücüğünü alınca da aramızda oluşan saydam bağı koparacaktı.
Hala aklının ermediği şeyse benim ondan hoşlanmayışımdı. Metehan Mertoğlu nu ne yaparsa yapsın bir kalıba oturtamıyordum. Benle onu yan yana koyunca biz bile olamıyorduk. İki ayrı kişi...
Oflayarak ceketimin cebindeki elimi çıkarıp önüme gelen saçımı sırtıma doğru iteliyorum.
Önümde duran bedenle gözlerimin irileşmesine engel olamadan yutkundum.
Neden yarım saattir gözlerini ayırmadan beni izliyorsun?
Sorduğu soruyla yeşil gözlerinde olan bakışlarımı çekmeden kafamı omzuma doğru yatırıyorum.
Kafa dağıtıcı duruyordun ve kafam patlamak üzereydi.
Açık itirafimla başıyla beni onaylayıp iki büyük adımda yanıma oturuyor. Elindeki basket topunu çevirmesiyle bakışlarım uzun parmaklarına dokunuyor. Ellerinin benim ellerimin iki katı olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirim size.
Onun yanında küçücük kalan bedenim boyu içinde aynı tahminlerde bulunmamı sağlıyor.
Akın ben, Akın Faysal. Basketbol takımındayım.
Onu başımla onaylıyorum ama isim soyisim söylemesi yine de tuhafıma gidiyor. Sanki bir iş görüşmesinde gibi hissediyorum kendimi, sıcak yeşil bakışları olmasa buna bir an için inanabilirdim sanırım.
Uzattığı büyük avcuna tahminimde yanılmadığım küçük elimi yerleştirmemle bir sıcaklık yayılıyor. Akın terlemiş olsa da kötü kokmuyor. Aksine ferah sizi rahatlatacak sakin bir hava yayılıyor oturduğumuz yere.
Gülümsemeden yapamıyorum ,ağzım yırtılacak kadar olmasa da bugünlerde yapabileceğim en büyük samimi gülümsemem yüzüme yapışıveriyor.
Aslıhan ben de, Aslıhan Sayan.
Gözlerimiz bir süre birbirinde asılı kalıyor. Bu ortamda kalmak istiyorum, bu ortamı bırakıp her an bir kaosa meyillenen gerçekliğime geri dönmek istemiyorum ve istemsizce ilk defa gördüğüm bu adam içime bu sıcaklığı yayıyor.
Öte yandan her an kaos olabilirmiş gibi potanın yanında iki metre uzaklık aramızdayken kaşları çatık , Akınla aramızdaki elleri izleyen Metehanı görmeme hiçbir şekilde engel olamıyorum.
Çıkacak kaosun cızırtılı kokusunu alabiliyorum. Siz de alıyor musunuz?
Evet bir diğer karakterimiz Akın da hikayeye damdan düşer gibi girdi.Akın mı?
Metehan mı? diyeyim o zaman hadi bakalım kaosta tarafınızı seçin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sen Olsan
RomanceBen asla evlenmem demiştim diye sesimi yükseltmeden edemiyorum. Bir hastane odasında bu şekilde görmeyi istemediğim tek kişinin burnumun dibinde olmasına içerliyorum. Yakışıklı erkeklerden nefret ederim mottoma ters bu hareketim canımı o kadar sıkıy...