27.bölüm şans

10 1 0
                                    

Oh vay canına, gerçekten çok şanslıyım.
Bay Bang ile konuşmamı tamamlayamadım bile. Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Bay Bang oldukça fazla meşgul. Bana ne zama ulaşabilir yada ne zaman müsait olur hiç bir fikrim yok.

J-hope: Eee ne oldu menajer? Sanki Bay Bang ile konuşuyor gibiydin.

Rm: Evet doğru, onunla konuşuyordun, ama galiba pek de iyi sonuçlar almadın gibi. Ne dersin menajer?

- Kesinlikle evet, Bay Bang ile konuştum. Artık bana az önce beni aradığı numarayı kullandığını söyledi. Bana eğer bir sorun olursa bu numaradan ulaş dedi.

Suga: Tamam peki ya esas konumuza gelelim. Onunla önemli olan konuyu konuyu konuşmadın menajer...

- Evet konuşmadım, çünkü bu ona telefonda anlatabileceğim bir şey değildi Yoongi. Daha sonra tekrardan ulaşmayı deneyeceğim. Bana geri döneceğini söyledi ama bu biraz uzun sürermiş. Orada çok yoğun olduğunu söyledi. Telefonla konuşurken başka birilerinin sesleri geliyordu.

Jimin: Evet geliyordu, acaba Bay Bang ne yapmaya çalışıyor? Hatta daha da önemlisi bu bizden nasıl bu kadar önemli olabilir...!

V: Biliyor musunuz arkadaşlar, açıkçası ben bazen kendimizi gereksiz hissediyorum. Ya bizi artık eskisi kadar umursamıyorsa, ya bizim artık...

Suga: Ahh kes sesini!! Susta menajer konuşsun işte. Zaten Bay Bang'ın Daegu'da olduğu gerçeği çok sinir bozucu, bir de sen başlama!!

Jin: Arkadaşlar arkadaşlar hadi ama! Tartışmaya zaman yok. Sakin ol Suga hyung. Menajer bence de sen konuşmalısın. Yoksa ortalık karışıyor.

- Tamam Jin, ama zaten bilmeniz gereken başka bir şey yok. Bana da sadece bunları dedi o kadar.
Ama bunun yanı sıra hep sizi sordu. "Ekip ne durumda, idare edebiliyor musunuz?"
Falan, ama bir sürü soru sordu. Konserler, memnuniyet vb. Hepsini cevapladım ama ne yazık ki Bay Bang yoğun olduğu için çok fazla konuşamadım. Bunu neden dedim, Tae-hyung aklında bir şüphe olmasın. Bay Bang hala sizi umursuyor bunu biliyorsunuz. Sadece sizi düşünerek aramış beni. Bu yüzden aklınızda bir şüphe kalmasın.

Joungkook: Tamam menajer, öyle diyorsan öyle olsun. Senin bize güvendiğin kadar bizde sana güveniyoruz.

Suga: Evet evet güveniyoruz... Bölmek istemiyorum ama yapmamız gereken çok önemli bir şey vardı, eğer hatırlıyorsanız tabi...!

Jimin: Ne vardı ki? Bildiğim kadarıyla sadece provamız vardı. Başka bir şey vardı da biz mi kaçırdık??

Rm: Saçma gelecek ama, hyung eğer ne olduğunu biliyorsan söyle. Çünkü ben hiç bir şekilde hatırlamıyorum.

Jin: Sıralama değil miydi?
Hani şu yazacağımız veya yazdığımız şarkıları sıralama.

Suga: En azından biriniz bare hatırladı.
Ama eksik dedin, ondan öncesinde kayıt stüdyosuna gitmemiz gerekiyordu. Hani ilk klibimizin şarkısı varya, hani koreografiyi plak şirketine sunmamız gerekiyordu ya...!

J-hope: Oh olamaz! Tamamen aklımdan çıktı. Evet acele etsek iyi olucak bence. Haddinden fazla oyalandık gibi. Saat kaç Namjoon hyung?

Rm: Ohoh... Galiba geciktik. Saat 14.38 olmuş. Oh hayır ama yaa!!

- Vay be doğrusu benimde tamamen aklımdan çıkmış. Yoongi hatırlattığın için çok teşekkür ederim. Bende gelecektim arkadaşlar. Hadi gidelim...

Biraz yürüdükten sonra durağa geldik. Bizi merkezdeki plak şirketlerine götürecek olan arabayı bekliyorduk. Biliyorum aklınızdan; "siz bir grupsunuz, bu şekilde gezmemelisiniz" diyorsunuzdur: ama yapacak bir şey yok ki... Henüz şirket gelişmedi yani imkanlar kısıtlı. Her neyse, saat ilerliyor ama hala bir araba falan yok.

Jimin: Anlamıyorum, plak şirketlerine giden arabaların tam bu saatlerde burada olmaları gerekiyor, ama neden hala gelen bir araba yok?

V: Belki de saatini değiştirdiler. Yada en kötü ihtimalle...

Joungkook: Ahhh sus hyung. Sebebini bilmiyorum ama her zaman senin dediğin oluyor. Birazda olumlu şeyler düşünmeye çalışsan nasıl olur?

Biz burada konuşurken Yoongi etrafı geziyordu.

- Hey Yoongi, konuşabilir miyiz? Bugün çok tuhafsın bir sorun mu var?

Suga: Şuanda olmaz meşgulüm.

- Ah hadi ama tam da yanında duran o araba gelişlerinin saatlerinin yazılı olduğu o kağıdı ararken de konuşabilirsin değil mi?

Dedikten sonra Yoongi hemen kafasını sağa doğru çevirdi. Kağıdı karşısında görünce biraz garip oldu gibi...

Suga: Ah, onun orada asılı olduğunu zaten biliyordum, görmüştüm.

- Tabi tabi, kesi öyledir. Her neyse hadi cevap ver. Sen neden bugün bu kadar garipsin? Bir şey seni üzdü mü?

Suga: Bunları konuşmak zorunda mıyız menajer ha?

Benimle konuşurken bir yandan da dikkatlice kağıdı okuyordu.

- Hayır eğer istemezsen elbette zorunda değiliz. Sadece seni bu şekilde görmek... Ah bilmiyorum işte, hoşuma gitmiyor.

Yoongi bir anda kağıdı okumayı bıraktı. Galiba benimle konuşacak. Kağıttan gözünü ayırdı ve bana bakmaya başladı. Off yaa, şuan acayip tatlı...

Suga: Neden benimle bu kadar çok ilgileniyorsun menajer? Neden seni bu kadar çok endişelendiriyorum?

- Yoongi, ben herkes için endişe ediyorum. Ama bugün sen çok tuhafsın. Neden bu haldesin, ne oldu? Merak ediyorum. Benim görevim...

Suga: Bizimle ilgilenmek ve memnun etmek... Evet biliyorum. Ama gerçekten bir şey yok menajer. Endişe etme artık.

- Yok mu? Buna inanamıyorum. Sen normalde çok normal bir kişisin, ama bugün ve dün ve ondan önceki gün... Yani yaklaşık 3 gündür biraz garipsin. Bay Bang'ın Daegu'da olduğunu öğrendiğin günden beri...

Suga: ........?

Yoongi'nin yüzünde çok boş bir ifade vardı. Galiba haklıyım, Bay Bang'ın Daegu'da olmadı Yoongi'nin bir şekilde kötü hissetmesine sebep olmuş.

Suga: Her neyse, bak burada ne yazıyor. Tıpkı V'nin dediği gibi, saatlerini değiştirmişler. Galiba bu kötü bir haber, değil mi??

- Nee! Nasıl olur? Peki o zaman şimdi ne yapacağız??

Jin: Ne oldu hyung bir şey buldun mu?

Joungkook: Lütfen V'nin dediği oldu deme...! Kalbim kaldırmaz bunu!

Suga: Üzgünüm, saatlerini değiştirmişler. Bugünü bir şekilde kurtarmamız gerekli. Yoksa bu hiç...

Rm: Tamam, dur dur dur! Lütfen arkadaşlar artık pozitif konuşalım. Bunu başarabiliriz, bunu başarmak zorundayız. Anlaşıldı mı?

V: Peki buna nasıl engel olmayı düşünüyorsun Namjoon hyung? Yani ne yapabiliriz ki?

Suga: Araba en son 60 dakika önce gelmiş. Yani tamı tamına 1 saat oluyor. Eğer konuşup tartışmak yerine plak şirketi işini hatırlamış olsaydınız, şuanda bu durumda olmayacaktık!!

J-hope: Off ya, o haklı. Bunu yapmamalıydık beyler! En son gelen araba tam 13.50'de gelmiş. Orada durup tartışmak yerine durakta olsaydık, yetişebilirdik.

- Tamam arkadaşlar, sakin olalım. Elbet bir yolunu buluruz. Plak şirketine ulaşmayı deneyim. Elbet ki bir yol vardır. Eğer yoksa da görüşmeyi başka bir tarihte yaparız tamam mı?

Bugün neden böyle oldu ki? Neden bugün herşey ters gitti? Bugün gerçekten çok şanslıymışız(!) Her şey harika gitti. Off, umarım plak şirketi biraz anlayışıdır, yoksa durum çok berbat bir hal alacak. Zaten yeteri kadar koru bir durumdayken bide bu...! Umarım işler iyice sarpa sarmaz...

Menajer OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin