7.Bölüm

712 57 8
                                    

Merhabalar ve iyi okumalar

****

İzel ve Gölge, temsili karakterler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İzel ve Gölge, temsili karakterler.

Gölge Çakır

Krizantem: Kitabımızı nereye koyduğunu söylemedin.

İzel: Söylemeyeceğim çünkü.

Krizantem: Nasıl?

Krizantem: Söylemezsen sana nasıl yazacağım?

İzel: Korkma bana yazacaksın. Kitabımızı bu denli sevdiğini bilmiyordum.

Krizantem: Hadi İzel.

İzel: Of Gölge, ağız tadıyla konuşturmuyorsun adamı. Tamam neyse. Sorumlu danışmaya sor, o sana yerini söyler.

-----

Bazen kendini Kafka'nın 'Dönüşüm' kitabındaki Gregor Samsa gibi hissedersin. Bir sabah uykundan böcek olarak uyanırsın. Bir sabah değil, kim bilir her sabah belki.

Ezerler seni, üzerine elma atarlar, sende kabuk bağlanmayan yaralar açıp, kenara geçerek ölmeni beklerler. Ölmezsin. Sürünürsün ve onlar seni izlemekten tarifsiz doyum ve zevk alırlar.

Ezdiler, hırpaladılar, küçük düşürdüler ve her seferinde köşeye geçip ölmemi beklediler. Ölmedim, yaşadım. Yaşarken öldüğüm gerçeğini onlara asla belli etmedim, onlara bu zevki asla tattırmadım. Tattırmayacağım.

Merkez kütüphanesinden içeriye girip, kitaplardan sorumlu danışmanın yanına ilerledim. İzel'e kitabımızın yerini ne kadar sorsam, bana bir türlü yerini söylememişti.

İşleri zorlaştırmaktan keyif alıyordu. Yazdığımız cümleler birbirimizi daha iyi tanımamızı sağlıyordu, en azından benim onu tanımamı sağlıyordu fakat benim için aynı şey söylenemezdi. Çoğu yerde yalan söylüyordum, doğrulardan kaçarsam peşimi bırakacaklarını sanıyorum.

O bana çocukluğundan, kırıklarından, eskilerinden en çokta babasından bahsediyordu. Babası onun en büyük yarasıydı, aynı benim gibi. Bir kez daha yaralarımız aynı yerden kanıyordu. Ben ise ona uçları yalanlara dolanmış bazı gerçeklerinden fakat çocuğunlukla yalanlardan bahsederek yazıyordum.

"İyi günler efendim." yüzüme hiç o yalancı tebessümden dahi eklemedim. Yüzünü görmeye tahammül edemediğim insanlara, sırf birkaç saniye nezaket uğruna mutlu oldum yalanını atamazdım.

Yaşlı kadın, okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp, burnunun üzerindeki kemik gözlüğünü işaret parmağıyla gözüne doğru ittirdi. Tek kaşını havaya kaldırıp, kafasını iki yana sallayarak ne istediğimi sordu.

KRİZANTEM | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin