37.Bölüm

247 26 5
                                    

Merhabalar ve iyi okumalar. Lütfen bölümleri oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım.

----

İzel: Anlıyor musunuz, anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İzel: Anlıyor musunuz, anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?

İzel: Ne güzel anlatmış Dostoyevski 'Suç ve Ceza' kitabında değil mi?

İzel: Seni tanımadan önce gidecek hiç bir yerim, nefes almak için sığınacak tek bir limanım dahi yoktu.

Gölge: Sonra ne oldu?

İzel: Sonra sen geldin.

İzel: Öyle bir günde geldin ki kış ortasında bahar geldi sandım. Açmaz dediğim çiçekler açtı, kabuk bağlanmaz dediğim yaralar kapandı.

İzel: Soğuk ve daima boşlukta olan kalbim artık sımsıcak ve dopdolu.

Gölge: Ruhumuzsa kaçırdığımız huzura özlem duyar. Demiş Goethe 'Genç Werther'in Acıları kitabında.

Gölge: Sonra sen geldin.

Gölge: Önce yaralarımı kanattın ben bunu ne için yaptığını anlamadım sonra onları tek tek öptün. Sonra anladım ki aslında geçmişteki izi unutturup yenisiyle güzelleştirmek için yapmışsın.

Gölge: İyiki yapmışsın. İyi ki gelmişsin. Ruhum artık kaçırdığım huzura özlem duymuyor çünkü o huzuru buldu.

Gölge: Fakat korkuyorum İzel. Hemde çok korkuyorum.

İzel: Neden? Neden korkuyorsun?

Gölge: Geçmişten... Gelecekten... En çokta gelecekten. Bildirsin insan denilen varlık her şeyi acımadan yapabilme potansiyeline sahip.

İzel: Bundan sonra korkma Gölge. Çünkü artık yanında ben varım. Korkularını da aynı sevgimiz gibi paylaşacağız.

Gölge: Ah İzel ah.

İzel: Ah Gölge ah.

İzel: Öyle huzur veriyorsun ki bana, öyle attırıyorsun ki kalbimi delicesine, bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum.

İzel: Her akşam bana verdiğin Krizantem çiçekleri ile konuşuyor, senin dedikodunu yapıyoruz.

KRİZANTEM | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin