Merhabalar ve iyi okumalar. Lütfen bölümleri oylamayı unutmayalım.
-------
İzel AkbulutOyun oynamak güzel bir eylemdi ama arada yapılan küçük, zararsız hileler bizi zafere daha hızlı götürebilirdi.
Ufacık hilelerden zarar gelemezdi. Sonuç zaten zafer olarak sonuçlandığında, kazanan kişi hile yaptığını dahi unutuyordu. Yani kendini bi nevi öyle avutuyordu.
Her ne kadar Gölge'yle defter aracılığıyla birbirimizi tanımak güzel gelse de onu gerçekten görmek istiyordum. İnsan defterde kendini tanıtan ve anlatan adamı ya da kızı görmek istemez mi?
Gerçi o benim yüzümü biliyor ama ben onu yaşadığı geçmişinden başka bilmiyordum, işte bu merak duygumu körükleyip, beni hile yapmaya itiyordu. Hile için oldukça haklı sebep.
Kütüphanenin önünde çarpıştığım çocuktan defalarca özür dilememe rağmen bir kere bile yüzüme bakıp, önemli değil demedi.
"Kaba çocuk." dedim ardından. "Sanki önemli değil dese dili kopacak. Ben insanları anlayamıyorum, kime neye bu öfkeleri?" eliyle belini tutması, içimde huzursuzluğa neden oldu. Benim yüzümden belini incitmişti işte.
"Beliniz benim yüzümden mi acıdı bayım. Gerçekten çok özür dilerim, acelem olmasaydı inanın sizi hastaneye götürürdüm." diye bağırdım ama yine dönüp bakmadı. Gerçekten onu zorla da olsa hastaneye götürdüm ama şimdi olmazdı.
Bir an durup düşündüm. Gölge'yi görmek mi yoksa belini incittiğim adamı hastaneye götürmek mi daha önemliydi. Gölge daha ağır bastı.
Sorgulamayı bir kenara bırakıp hemen kütüphaneden içeriye girdim. "Yine ve tekrardan merhaba İsmail abi." güvenlik İsmail abiye selam verip içeriye hızla koşmaya devam ettim.
"Yavaş ol, düşeceksin!" diye seslendi İsmail abi ama bu beni durdurmaya yetmedi. Yetmezdi.
Soluğu danışman yaşlı kadının yanında aldım. Nefesimi tutup, "Burada mı?" diye sordum nefes nefese kalmış boğuk sesimle.
Kadının kaşları mümkünmüş gibi daha fazla çatıldı. "Yok!" dedi oldukça sert tok tonlamayla. "Terbiyesiz çocuk gitti buradan. Görmüyor musun rafları halini, etrafı istila edip gitti. Terbiyesiz çocuk." dedi bir kere daha.
Arkamı dönüp, raflar arasında yerlerde olan kitaplara baktım. Gerçekten defteri bulup gitmişti. Akılsız kafam. Eğer defteri raflar arasında değil de yaşlı kadına verseydim işimi hiç şansa bırakmış olmazdım. Keşke yemek yemeye gitmeseydim.
"Gideli ne kadar oluyor?" diye sordum omuzlarımı düşürerek. Gerçi üzülmemem gerekiyordu çünkü benim hiç bir işim yolunda gitmezdi ki. Bu da onlardan birisiydi.
"Daha demin gitti işte. Terbiyesiz çocuk. Gerçi çocuk değil ki tazmanya canavarı." yaşlı kadının söylediği cümle gözlerimin kocaman açılmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİZANTEM | TEXTİNG
Romanzi rosa / ChickLit❝Ek göğüs kafesime Krizantem tohumlarını. Yemin ederim dönene kadar büyütüp, yaşatacağım onları.❞ Krizantem: Ah İzel ah! Krizantem: Krizantem seni çok seviyor.