19.Bölüm

369 43 2
                                    

Merhabalar ve iyi okumalar. Lütfen bölümleri oylamayı unutmayalım.

-----

İzel Akbulut

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İzel Akbulut

En büyük yıkımlar silahlı savaşlarla mı olurdu yoksa, insanın insana açtığı yaralarla mı? Bilinmez.

İnsanın insana yaptığını hiç bir canlı birbirine yapmıyordu.

Bugün kütüphaneye gitmeyi reddetmiştim. Onun yerine ev, anlamsız biçimde, bugün bana daha cazip gelmişti.

Salonda, büyük koltuğun üzerinde her tarafını talan etmiş olan test kitaplarımla boğuşuyordum. Gözüm arada orta sehpanın üzerine bıraktığım telefonuma ilişiyordu. Saat neredeyse akşam üçe geliyordu ama Gölge'den hala ses seda yoktu.

Düşünmekten bir türlü önümdeki kitaba odaklanamıyordum.

"Hayırdır?" gözlerimi varlığını çoktan unuttuğum diğer koltukta oturan, elinde bitmekte olan amigurimi oyuncağını yapan anneme ilişti. Kazancını bu oyuncakları yapıp, internet üzerinden satarak kazanıyordu. Hiç bir zaman babama elini uzatmamış daima kendi kazanacak yolları bulmuştu.

"Ne?" dedim anlamayarak. Bir anda konuşması, onun odadaki varlığını hatırlamama sebep olmuştu.

"Gözler kitapta ama kafa ayrı yerde. Gözümden kaçıyor sanma bu aralar hep böylesin, odaklanamıyorsun. Bir şey mi oldu İzel?"

Gözlerimi hemen annemden kaçırdım. "Yok, ne alakası var? Çalışıyorum işte." dedim test kitabını havaya kaldırarak.

"Sorular da telefonun karanlık ekranında mı yazıyor?" dedi gözleriyle orta sehpa üzerinde duran telefonumu işaret ederek. "Kimden mesaj bekliyorsun? Birisi mi var hayatında?" diye art ardına sordu sorularını. Hiç beklemiyordum.

"Hayır." sıcak basmıştı bir anda. Saçımı hemen kulağımın ardına sıkıştırdım. "İçerisi sence de fazla sıcak değil mi?" diye sordum konuyu değiştirmek adına. "Kombiyi fazla mı açtın anne?"

"Kaç bakalım sorulardan, ne kadar kaçabileceksen?" dedi gülerek. "Benden bir şeyi saklamana gerek yok." dedi bana güven vererek.

Saklamak. İşte o lanet kelime bana huzur vermiyordu. Köşe bucak saklanıyor, kendini bana gösterecek yeri kolluyordu.

"Ben senin annenim. Hayatında birisinin olmasına kızmam. Neden kızayım ki? Hatta hayatında birisinin olması ve seni mutlu etmesi, bu beni daha çok mutlu eder." annem biraz daha konuşursa benim ağlamam oldukça yakın görünüyordu.

Aşağı kattan tabak kırılma sesi ve ardından kopan yaygara konunun dağılmasına neden olmuştu.

"Tabağı kim kırdı bilmiyorum ama babaannenin dilinden kurtulacak gibi durmuyor." dedi annem kaygıyla.

O benim babaannem değildi, bunu anneme ne kadar söylesem de beni dinlemiyordu. Anneme bu kadar çektirmiş ve hala çektirmeye devam eden kişiler benim bu hayatta hiç bir şeyim değildi.

KRİZANTEM | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin