(4) BÖLÜM

5.9K 812 535
                                    

Ben hep seni beklemişim rutubet kaplı duvarların arkasında, senin için ölmemişim meğerse...

***

Yumuşak bir yerde yattığımı fark edince gözlerimi hafifçe araladım. Nerede olduğumu bilmiyordum. Merakla etrafıma bakındım. Hayatım birkaç gündür kum saati gibiydi durup başa dönüyordum.

Midemde şiddetli bir bulantı vardı. Kamptaki odamda olduğumu anladığımda büyük bir rahatlama hissi bedenime yavaşça yayıldı. Bir dakika ne? Yüzüme yayılan saçma gülümseme ile kendi kendime mırıldandım. "Şapşal herif beni odama getirmiş."

Öldürmemişti beni vahşi adam. Akşam yemeği olmadığım için kendimi şanslı hissediyordum. Alnıma dokunan sıcak bir el hissettiğimde irkildim. "Uyanıyor Damian!" Odada yalnız olmadığımı anladığımda elimi alnıma yapıştırdım.

Damian'ın sesini duyduğumda içimde müthiş bir can sıkıntısı gün yüzüne çıkmıştı. "Ova! Allah aşkına bizi çok korkuttun," diyen kıza kirpiklerimi kırpıştırdım. İnan ben daha fazla korktum demek istedim ama sustum.

Zira Damian denen adam pek insancıl bakmıyordu. Gözlerini kısmıştı. "Kim getirdi seni odana Ova?"

Orion ve Soya endişeli gözlerle bana bakarken Damian'ın yanındaki beyaz önlüklü adam koluma tansiyon aletinin manşonunu yavaşça sarmaya başladı. "Şey ben bilmiyorum." Gözlerimi kaçırdım. "Bir şey hatırladığım söylenemez."

"Bu halde çıkmış olmayı başarman beni etkiledi doğrusu." Bacak bacak üstüne atıp beni izlemeye devam etti.

Soya, dudaklarımı ıslatmam için bir bardak soğuk suyu yüzüme yaklaştırdı. "Biraz su içmelisin tatlım."

Birkaç yudum içtikten sonra Soya'ya gözlerimle teşekkür ettim. Bakışlarım Bay Damian'ın gözlerine değdiğinde başımı olumsuz anlamda sallamakla yetindim. "Hiçbir şey hatırlamıyorum gerçekten. Gözlerimi açtığımda buradaydım," diyebildim. "Daha iyiyim şimdi." Sam'e gününü ben gösterecektim bu yüzden bir şey söylemeyi düşünmüyordum.

O dev adam bana büyük bir iyilik yapmıştı. Her ne kadar beni buraya nasıl getirdiğini anlamasamda onu da ele veremezdim. Minnettardım ve bir can borcum vardı. Karanlığın içinde parlayan gözleri ve güçlü görünen kolları her ne kadar zihnimi terk etmemiş olsa da o ormanda yaşayan vahşi bir adamdı nitekim.

Damian doktorun verdiği ağrı kesicileri yatağın kenarındaki ejeterin üzerine bıraktı. "O halde daha dikkatli olmalısın. Geçmiş olsun." Bakışları oldukça şüpheliydi.

Damian odadan çıktıktan sonra içimdeki öfke ayyuka çıkmıştı. Sinirden üzerimdeki pikeyi sıkarken dakikalardır sessiz ve hareketsiz bekleyen Orion yatağa oturdu. "Neler oldu Ova? Seni kimin çıkardığını gerçekten görmedin mi? Bu ayakla çıkmış olman imkansız. Bütün gece gelmeni bekledik. Seni aramak için ekip bile göndermediler. Bunu düşünebiliyor musun?"

Şaşırmamıştım. Bunu zaten ilk gün söylemişlerdi. Damian, bizim için kılını bile kıpırdatmayacağını üzerine basa basa vurgulamıştı ve biz bu acımasız yarışmanın bir parçası olmuştuk. Hem de kendi rızamızla. "Gerçekten." Omzumu kaldırdım. "Ama yarışmacılardan biri değildi. Başımı kötü çarptığım için hiçbir şey hatırlamıyorum."

Soya, Orion'un koluna dokununca genç adam ayağa kalktı. "Onu biraz yalnız bırakalım da sabaha kadar toparlansın. Aksi halde yarışmadan diskalifiye olacak."

Bir gün bile olmamıştı demek ki! Gidecekken bir anda arkasını döndü Orion. "Yiğit! Vera ve sen ilk oyundan berabere çıkınca ikinci ekip yarışa dahil oldu. İlk kazanan o oldu senin anlayacağın. Bugün onun için eğlence var. Yarın ikinci turun yapılacağı eğitim kampına gidiyor."

PEŞREV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin