(34) BÖLÜM

1.3K 194 392
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Firuze, elini yavaşça karnına dokundurup artık orada olmadığını bildiği ve bir kez olsun emziremediği bebeğini düşündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Firuze, elini yavaşça karnına dokundurup artık orada olmadığını bildiği ve bir kez olsun emziremediği bebeğini düşündü. Bir an olsun aklından çıkaramadığı oğlunu. İnsan yavrusunu unutabilir miydi hiç? Büyük aşkla bağlandığı adam ona bunu nasıl yapabilmişti?

Buruş buruş elleri soyulan ayakları, devamlı dışarıda olan dili gözlerinin önünden gitmiyordu. Elini pencereye dokundurdu. "Oğlum," diye fısıldadı. "Bugün sensiz geçirdiğim 40. Gün! Kırkın çıktı ama ben seni yıkayamıyorum." Bir anne için bundan daha kötü bir ceza olamazdı. Hem de tek suçu sadece sevmekken.

Avuçlarında tuttuğu bir çift sarı patiği burnuna götürdü. Cennet kokuyordu. Cennetin kokusunu almak istiyorsan evladını kokla derdi annesi. Onun cennetinin kokusu ondaydı lakin gönül bahçesinin meyvesi dalından koparılmıştı.

Firuze, aylar sonra baba ocağına getirildiğinde başına gelecekleri biliyordu. Ya öldürülecek ya da onu kabul eden ilk adamla evlendirilecekti. Kadın sığınma evinden çıktığı ilk gün ağabeyi onu yakalamıştı. Dövmüştü her aklına estiğinde, canını çok yakmıştı. Yine de canını turkuaz gözlü kaptandan daha fazla kimse yakamamıştı.

Oğlu bir yaşına girmek üzereydi. Gözlerini kaldırıp ağabeyine baktı. "Ağabey oğlum!" Bir an için vicdanı sızlar ve yeğenini arar diye düşündü.

Ağabeyinin öfkeli bakışlarını görünce ona oğlundan bahsettiğine pişman oldu. "Firuze," dedi dişlerinin arasından. "Kendini öldürmediğine pişman olacaksın kardeşim."

Kardeş! Bu kelimenin anlamını biliyor muydu Sıraç? Babası, karanlık işler peşinde bir adamdı. Bütün işlerini ağabeyine yaptırıyordu. Şimdi ise onların karanlık zindanında ölümü bekleyen bir tutsaktı.

***

"Anne," diye fısıldadı küçük çocuk. "Dayım bizi neden sevmiyor? Hep canını yakıyor bana da çok kötü şeyler anlatıyor."

PEŞREV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin