Medya: Leo ;)
***
Birkaç masa dışında boş olan mekanın içine kırmızı loş ışıklar hakimdi. İçeride on adet yuvarlak masa vardı. Yetkililer dışında gelen birkaç kadın gülüşerek sohbet ediyordu. Kalan herkes uyumak için kampta kalmıştı.
Sigara dumanının kokusuyla karışan hava içerinin basık havasını daha da artırmıştı. Birbirine çarpan çay kaşığı sesleri adamların sert kahkahalarıyla karışıyor ve mekanın içine ummalı bir sohbet yayıyordu. Bazı masalarda yalnız adamlar oturuyordu. Gece, paravan gibi dağların üzerine örtülürken ürkütücü bir sessizlik peyda etmişti.
"Hayatı sana zindan edeceğe benzeyen körpe bir ceylan var! Yerinde olsam bu kadar rahat olmazdım," dedi Leo arkadaşına göz ucuyla bakarken. "Bazıları işte doğuştan şanslı."
Peşrev, herkese yatağında olmasını söylerken bu kadınların burada ne işinin olduğunu düşündü. Nasıl çıkabilmişlerdi? İma ile güldü hemen yanında oturan Maksut. İri kollarını örten beyaz gömleğini yukarı doğru sıyırdı ve arkasına yaslandı. "Benim karşıma öyle bir kadın bekleyecek ben bir dakika bile burada oturmam. Tutar elinden evlenelim derdim."
Elindeki kadehi dudaklarına yavaşça götürdü. Sadece Peşrev'i kızdırmak için söylemişti bunu. Böyle bir şeyi aklından bile geçirmezdi. Yuva kurabileceğine olan inancını kaybedeli uzun zaman olmuştu. Ters ters baktı arkadaşlarına. Kadınları arkadaşlarının gördüğü gibi nefsini köreltecek bir ihtiyaç görmüyordu. "Zevzekliği kesin!" Ova ile ilgili yapılan hiçbir sohbeti genişletmek istemiyordu. "Bunu mu konuşacağız lan bütün gece?"
Bütün bedeninin kasıldığını hissederken boğazını temizledi ve duruşunu dikleştirdi. Barın içine yayılan nikotin kokusunu içine çekti. Maksut, arkadaşının omzuna vurdu. "Ova'dan etkileniyorsun oğlum bunu kör olan anlar."
Anlamıyorlar diye düşündü Peşrev. Onların aklı fikri uçkurlarındaydı. "Birincisi kimseden etkilendiğim falan yok. İkincisi sizi gebertirim. Size ne hayvan herifler?" diye yükseldi. "Ne Ova'ymış!"
Ova'nın ismini bir başka erkeğin ağzından duymak onu nedensiz bir şekilde öfkelendirmişti. İçine yayılan bu salt öfkeye bir anlam veremiyordu. Peşrev, Ova'nın banyo için odasına gideceğine emindi. Öte yandan gitmemiş olmasını umdu. Bedeni o asi kadını gördüğünde hoşuna gitmeyecek tepkiler veriyordu. Bocalıyordu.
Annesine ikizi kadar benzeyen kadının onda uyandırdığı salt acıydı. Şimdi ise acı dışında hiç tatmadığı bir hissi canlandırmaya başlamıştı. Onun için bir şeyler yapmak istiyordu, mutlu edecek bir şeyler... Ne zaman ona yakınlaşsa o asi kadın tepiyordu adeta.
"O halde," diye söze girdi Leo. "Ova'ya çıkma teklifi edebilirim." Keyifle arkasına yaslandığında Peşrev'in tepkisini dikkatle inceledi.
Ağzına aldığı bir yudumu Maksut'un yüzüne boca etti Peşrev. "Ne, ne? Çıkmak mı? Nereye çıkacaksın pislik herif sen Ova'yla?" Burnundan soluyordu adeta. Bunu söyleyen en yakın arkadaşlarından biri olmuş olmasaydı yumruğunu çehresinin ortasına indirirdi.
Muhabbet oldukça saçma bir yere gidiyordu. Sakince çayını yudumladı Leo. "Bir çatı katına çıkıp inelim diyoruz. Bilirsin oranın manzarası çok hoş," dedi. "Ova'yı gözüme kestirdim. Gönlünü çelmem gerek." Çayından büyük bir yudum alırken bıyıklarında kalanı elinin tersi ile sildi.
Maksut, bıyık altından gülerken bu sohbetten hoşnut olmayan tek kişi Peşrev'di. Leo buraya çok sonradan gelmişti ve kadınlar konusunda bir hayli tecrübeliydi. Ova'yı yatağa atmak dışında bir amacı olamazdı. Boğazından aşağıya doğru akan acı tadı pek umursamadı. "Olmaz!" diye bağırırken içerideki meraklı gözler onlara çevrildi. "Ova olmaz. Yani o istemez seni. Şu tipine bak önce."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEŞREV
ActionAdam, yüreği hırsla kavrulan vahşi bir aslandı, kadınsa onun inine habersizce girmiş körpe bir ceylan... Kuzey'in oğlu ile Güney'in kızının dolu dizgin aşkı- macerası... Bir komutu ile yüreğimi dize getiren sesi ağaçları yalayıp gökyüzüne peyderpey...