(15) BÖLÜM

3K 379 378
                                    

Bana doğru burnundan soluyarak gelen adamı umursamadan başımı eğip Maksut'u görmeye çalıştım. Güneş hangi ara bu kadar etkisini artırmıştı?

Ben ecel terleri döktüğüm için mi bu kadar sıcaktı? Olamaz fazla öfkeli bakıyordu. Bu kez onu gerçekten zor durumda bırakmıştım. Başımı iki yana sallarken bakışlarım Maksut'u buldu. Keyifli bir ifade ile bana bakıyordu. Şeytan azapta gerek diye boşuna söylememişlerdi.

"Yazıklar olsun sana koca adam! kardeşim dedim bağrıma bastım. Korusana beni!" diye bağırdığımda kahkaha attı. Hadi ama bu kadar komik olan neydi? "Bu vahşi adam beni gerçekten asacak."

Soya, kaşlarını kaldırıp endişe ile Maksut'a bakarken adi herif büyük bir keyifle gülümsüyordu. Gülüşü, Soya'ya çevrilince genç kız başını diğer tarafa döndürüp kollarını göğsünde bağladı. Maksut'un üzülmüş gibi bir hali yoktu. Çünkü Soya'nın bu inatçı hallerini naz olarak algılıyordu. Kaçık herif!

Herkes film izler gibi bize bakarken kendimi affetirecek bir şeyler düşünmeye başlamıştım. Öte yandan Peşrev bana doğru bir adım attıkça ben bir adım geri gidiyordum. "Soya ile aranı yapacaktım. Rüyanda görürsün artık."

Bu söylediğimden sonra Maksut'un gözleri irileşti. "Peşrev! Sakin ol kardeşim, yani oda detayını veren sendin..."

Bakışlarımı çatılan kaşlarından alıp gözlerine çevirdiğimde öfkeli bir ifade ile bana doğru yaklaşmaya devam ettiğini gördüm. Fazla korkutucuydu.
"Ova," diye bağırdı Soya. "Alçak kadın. Ne saçmalıyorsun sen?"

Kuzu can derdinde kasap et...

Orion, ikisine üzgün bir ifade ile bakarken bakışlarını ayaklarına çevirdi. Bu bir kabulleniş miydi? Muhtemelen pes edişti. Zira bu vahşi adamların karşısında hiç şansı yoktu. Ben burada canımın derdine düşmüştüm şunların yaptığına bakın.

Adım adım onlardan uzaklaşırken bir kez daha arkama baktım korkuyla. Bu kez beni hangi ağaca asardı kim bilir? "Peşrev," diye fısıldadım oldukça masum bir ses tonu ile. "Bana ne yapacaksın?"

Tek kaşını yukarı kaldırdı. Mağrur bir ifade ile beni süzdü ve keyifli bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Ne yapacağıma karar veremiyorum der gibiydi mimikleri. "Sayende herkes aramızda bir şey olduğunu düşünüyor değil mi?"

Gözleri mi seğiriyordu?

Başımı olumlu anlamda salladım. "Benim suçum ne peki sevgili amirim? Sen söyledin bana bunu. Ben de uslu bir kadın oldum ve amirimin sözünü dinledim." Ayağım büyük bir taşa takıldı ama düşmedim. Tökezledikten sonra hızla toparlandım.

Gözlerini inanamıyorcasına açtı. "Gölde mi yıkansaydın kızım? Bana başka bir çare mi bıraktın? Madem öyle! Madem adım çıktı seninle ben de olması gerekeni yapacağım." Bu adamın içinde has bir Türk varlığını sürdürüyordu. Adım çıktı da nedir? Nikahı basacağım derse düşer bayılırım şuracığa.

İstemeden de olsa kocaman kahkaha döküldü dudaklarımdan. "Namusum deyip beni nikahına almayacaksın değil mi koca adam?" Kahkahamı durdurmak için alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

Ağaçlar sıklaşmış sessizlik fazlaca artmıştı. Onlardan bir hayli uzaklaşmıştık. "Düşünüyorum gönül kuşu," dedi. "Kafamın içinden bir sürü şey geçiyor. Seni sabaha kadar bir ağaca mı zincirlesem? Ya da hedef tahtası yapıp saçlarından çivileyebilirim."

PEŞREV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin