(28) BÖLÜM

1.5K 154 201
                                    

Beklenen bölüm geldiii🤧🤧
Keyif versin💕

***

Gözlerimi sımsıkı kapadım. Neden doluyordu aklıma düştükçe gözlerim? Bakmadım, dönüp bakarsam ağlardım.

Adımlarımı hızlandırıp kendimi karanlık ve soğuk koridora attığımda ardımdan birileri içeri girmişti. Soya'nın sesi geliyordu kulağıma. "Ova lütfen bekle!"

Odanın önünde durdum ve kapıyı açıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Sadece onun göğsünde uyumak istiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda Soya yatağın önünde diz çöktü. Kapı tekrar yavaşça açılırken gelenin Vera olduğunu tahmin etmekte zorlanmadım. Yavaşça kapıyı kapattı.

"Ova," dedi Soya. "Canının ne kadar yandığının farkındayım." Ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Topuzundan kurtulan birkaç tutam yüzüne düşmüştü. Buradan kurtulmak isterken kendimi buraya bağlamış olmak hiçte azımsanamayacak bir acı vermeye başlamıştı.

Göğsüm hiddetle inip kalkarken Vera'nın sağ tarafımda durduğunu ve elimi ellerinin arasına aldığını hissettim. Yanaklarımda biriken yaşları elimin tersi ile sildim. "Neden ağladığımı bilmiyorum kızlar. Arafta kalmış gibi hissediyorum kendimi. Korkum burada başımıza daha fazla ne geleceğini düşünmekten değil. Ben..."

Sustum. Bunu kendime bile itiraf edememişken onlarla paylaşmak doğru gelmiyordu. "Biz birbirimize karşı bir şeyler hissediyoruz!" dedim birden. Bunu söyleyen sanki ben değildim. Gayriihtiyari dökülmüştü dudaklarımdan. "Bir kalp çarpıntısına yüklediğim anlam fazla mı?"

Soya, boğazını temizledi. Yüzünde hoşnut bir gülümseme vardı. Bakışları nihayet der gibiydi. "Seni kendine bağladıktan sonra gidiyor olması adil değil. Sormak istediğin tam olarak bu." Elimi tuttu. "İçindekileri tutmanın ne kadar zarar verdiğini bana söyleyen sendin. Fazla olmadı! Birkaç gün. Ne hissettiğini bize söyle."

Biraz daha sakindim. Avuç içlerime baktım. "Ne hissettiğimi ben bile bilmiyorum ki size ne söyleyeceğim?" Yavaşça doğruldum. Vera sessizdi. Sadece dinliyordu. "Biz birbirimizden hoşlanıyoruz işte hepsi bu!"

Vera, elini çenesine yasladı. Soya ayağa kalktı ve yatağa oturdu. Ellerimiz hala birleşikti. "Bunu ona söylemeyi düşündün mü?" Gözlerini kıstı. "Düşünmedin! Çünkü Orion'un ölümüyle suçladığın adamla konuşmak canını yakıyor."

Bunu unutmuştum. Hatırlamak pek iyi hissettirmemişti. "Ne kadar canım yansa da ona güveniyorum Soya. O kocaman bir yürek taşıyor. Sanırım yaralı yüreğinde bir yara da ben açtım."

"Az bir vaktimiz kaldı. Eğer sonra keşke demek istemiyorsan. Bana kalırsa onu son kez görmek için doğru bir zaman. O görev. O görevden ne zaman döneceklerini bilmiyoruz." Belki de buraya dönmesine hiç izin vermeyeceklerdi.

Vera'nın gözleri doldu. "Aptal herif! Ölmeyi hak ediyor!" Burnunu çekti. "Çapkın, pislik herifin teki. Neden onun için endişeleniyorum?" Böyle hissettiği için daha çok kendine kızıyor gibiydi. Kalktı ve kendini yatağa bıraktı. "Kahretsin onunla son kez birlikte olmak istiyorum."

İkimiz de hayretle birbirimize bakarken Vera omuzlarını kaldırdı. "Ne? Neden öyle bakıyorsunuz? Çapkın pisliğin teki ama fazla çekici." Yorgana tekme indirdi. "Lanet herif! Ondan nefret ediyorum."

Soya ile birbirimize döndük ve çıldırmış gibi kahkaha atmaya başladık. Kesinlikle burası bizi birer akıl hastasına çevirecekti. Onu görmeye gidecek miydim? Gidecektim. Yalnızca geri dönüp bize verdiği sözü unutmamasını tembihlemek için.

PEŞREV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin