(22) BÖLÜM

1.9K 244 222
                                    

Medya: Damian

***

Peşrev, ateşin başında kimse kalmayınca yanında oturan genç kadına baktı. Aklı Ova'daydı. Yüzüne hayal kırıklığı ile bakışını anımsayınca canı daha çok yanıyordu. Birkaç gündür devamlı izlenildiğini hissediyordu.

Genç kızın kulağına doğru eğildi ve yavaşça fısıldadı. "Geç oldu. Ortalıklarda fazla dolanma." Genç kadın başını kaldırıp Peşrev'e baktı ve başını yavaşça salladı. Onu izleyen her kimse fazla akılsız olmalıydı. Böyle bir yerde casus olabileceğini sanmak pek akıllıca bir hareket değildi.

Peşrev, her adımını takip edenin kim olduğunu biliyordu. Goşa her kimse Kendisiyle bir derdi olmalıydı. Nedenini bilmiyordu ama kurşunların kendisini hedef almadan doğrudan Ova'ya gönderilmesi hedef şaşması değildi.

Kendini yakından izleyen bu akılsızı yakın takibe alması gerektiğine artık daha da emindi. Peşrev, genç kadını kalkacakken tekrar bileğinden yakaladı. "Odama git ve kapıyı içeriden kilitle çünkü babanla uğraşmak istemiyorum."

Kadın korkusuz gözlerle karşısındaki heybetli adama baktı. "Üzüldü," dedi gülümseyerek. "Dayanabilecek misin?"

"Hayır," dedi Peşrev yavaşça yutkunurken. "Biraz uzak kalmam gerekse de onu benden kimsenin almasına izin vermem. O bana Allah'ın bir hediyesi Asena."

Genç adamın gözlerinde peyda olan parıltıya imrenmemek elde değildi. Asena, uzun kirpiklerini hayranlıkla kırpıştırdı. "Ne kadar şanslı bir kadın olduğundan bir haber koca adam!"

Dudakları yukarı kıvrıldı. Koca adam, sözü en çok ona yakışıyordu. "Hadi git."

Kadın, hızla oradan uzaklaşırken Peşrev gönül kuşunu nerede bulacağını çok iyi biliyordu. Yüzündeki gülümsemesiyle oradan uzaklaşırken kapının önünde sigara için arkadaşlarının tehditkar bakışlarını görmezden geldi. Birde onlara hesap vermesi gerekiyordu.

Maksut, başını tehditle sallarken Leo parmağını boğazından geçirdi. Arkadaşlarının Ova'yı bu kadar çabuk sevip sahiplenmelerinden oldukça keyif alıyordu.

Saçlarını cebindeki toka ile topladı. Ova, karşısında ilk kez böyle hayal kırıklığı ile otururken en çok kendi canı yanmıştı. Gölün önündeki banklara doğru yaklaşırken yüzüne keyifli bir ifade yayıldı. Bankta, kucağında bir kitapla uyuyan bu kadın küçük bir kız çocuğundan farksızdı. Karnına çektiği bacaklarına baktı.

Yavaşça banka otururken kollarının üzerindeki tüylerin diken diken olduğunu fark etti.
Başını banka yasladı ve birkaç dakika, uyurken fazla sakin kadını seyretti. Saatlerce burada, bu şekilde oturabilirdi. Başını arkaya doğru çevirdi. Erkekler koğuşunun hiçbirinin ışığının yanmadığını görünce derin bir nefes aldı.

Düşmenin verdiği darbenin onu ağır bir uykuya soktuğunu biliyordu Peşrev. Endişe etti. Uyandırmak istedi ama kıyamadı. Kafasını gülerek iki yana salladı ve onu uykusunda konuşturmak için, "Ova," diye seslendi. "Uyan gönül kuşu!"

Küçük bir kız çocuğu gibi omzunu oynattı genç kadın. "Hayır beş dakika daha anne lütfen." Bacaklarını daha fazla kendine çekti ve cenin pozisyonunu aldı.

Kahkaha attı genç adam. "Hayır beş dakika filan yok sana!"

Uykusunda bile kaşlarını çatmıştı. "Çok acımasızsın."

PEŞREV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin