03

2.3K 132 48
                                    

Hızla ağrıyan bileğimi hiçe sayarak ayağa kalktığımda müzik kesilmişti. Jungkook, hafif yerinden kalkacak gibi olsa da etrafına bakarak tekrardan oturmuştu. Gözlerimi yumdum, batırmıştım kesinlikle batırmıştım.

Sahne görevlisi sıramın bittiğini söyleyerek beni arkaya çağırdığında önce ona sonra seyrici kısmına baktım. Herkes kulaktan kulağa fısıldaşıyor, salonda bir uğultu yükseliyordu.

Kafamı öne eğdim ağlamamaya çalışarak. Ardından gelen ikinci ikaz ile bileğimi zorlayarak ilerlemeye çalıştım. Tanrım, kesinlikle elenecektim. Her şey boka sarmıştı. 

Arkadaki tabureleri es geçerek sırtımı duvara yasladım ve yere oturdum. Ayağımı uzatarak az da olsa rahatlamasını sağladım. Kafamı arkaya yaslayarak yaşlarımı minik minik saldım.

Tanrı şahitti ki şuan fısıldayarak dedikodumu yapan stajyerleri umursamıyordum bile.

Bütün stajyerler sahneye dizilmiştik. İyi olan on kişi seçeceklerdi ve şimdiden sekiz kişi arkaya gitmişti bile. Sahnede yirmi kişi kadar kalmıştık.

Kızaran burnumu çekerek ceo'nun ağzından çıkacak kelimeleri beklemeye başladım. Eleneceğim zaten ortadaydı, bugün burada son günüm olduğunu bile söyleyebilirdim.

Çok fazla diyaloğumuz olmayan bir stajyer daha gittiğinde bakışlarımı ayaklarıma indirdim. Seyirci kısmındaki tüm herkes gitmişti. Gözlerine bakıp umut alacağım biri bile kalmamıştı.

"Park Chaeyoung," dediğinde meraklı bakışlarım direkt olarak ceo'yu buldu. Kaşlarım hafifçe çatılırken dinlemeye devam ettim. "Bu turda yaşadığın talihsizliğin yanında, vokalin ve visualini de ele aldık. Bazı idollerimin de tavsiyesiyle seni geçirmeye karar verdim."

Anın şokuyla aldığım nefesi vermeyi unuttuğumu fark ettiğimde derince verdim içimdeki havayı. Tebessümüm sulu gözlerime eşlik ederken saygıyla eğildim.

"Bir daha hatan olursa göz yummayacağıma emin olabilirsin." 

Elemeyi geçmiştim!?

Defalarca kez minnetle eğilerek indim sahneden. Böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Hafifçe gözümden akan yaşı sildim. Bu öncekilere tezatlıkla mutluluktan düşen bir yaştı.

Kendimi büyük salondan atarken ilk defa şansıma inanmıştım. İlk defa şanslı hissetmiştim. Tanrı bu sefer benim yanımdaydı.

Ayağım üzerinde sekerek stajyerlerin toplandığı odaya girdim. Hepsi oturmuş, mutluluklarını paylaşıyorlardı. Kendimi pufa bırakarak büyük ihtimalle morarmış olan ayağımdan ayakkabımı çıkardım.

"Yemeğe geliyor musun Chae?" Ayaklanan kızlardan biri sorduğunda kafamı iki yana salladım usulca. Hem pek aç değildim, hem de ayağımın durumunu kontrol edecektim. Bana kafa sallayarak veda ettiler ve gülüşerek odadan çıktılar.

Ayağımı biraz kaldırarak bileğimdeki morluğa baktım. Hareket ettirmede zorlandığıma bakılırsa incinmişti. Belki de sararsam bir haftaya kadar iyileşebilirdi.

Tam etrafımda sargı bezi aramaya başlayacağım sırada geniş odanın kapısı hafifçe aralandı. Bedenini usulca içeri sokan Jungkook'a baktım ne olduğunu anlamak için. 

"Neden buradasın?" 

"Ayağını kontrol etmek için geldim." dedi ve arkasından kapıyı kilitleyerek yanıma vardı. Elindeki ufak çantayı yere bırakarak tam karşıma oturdu.

"Ben kendim yaparım. Gider misin lütfen?" Kafasını iki yana salladı. "Ayağımı saracak kadar bir samimiyetimizin olduğunu sanmıyorum? Üstelik birlikte görünmekte istemiyorum. Şimdi, git. Lütfen."

Söylediklerimi takmadan sargı bezini çıkardı ve çıplak bileğimden tutarak ayağımı kendisine çekti. "Elemeyi benim sayemde geçtin. Bunu aramızdaki bir samimiyet olarak alabilirsin bence." 

"Senin sayende?" dedim başta anlamayarak. Fakat sonradan vurdu kafama ceo'nun sözleri. "Bazı idollerimden kastı sendin.." Kendi kendime mırıldanışıma karşılık kafasını kaldırdı ve gülümsedi kocaman.

"Şimdi ayağını düzgün tut da saralım." Nefesimi vererek ona izin verdim. Önce bileğime kremi sürerek masaj yaptı. Ardından büyük bir özenle getirdiği sargı bezini de sardı.

"İşte bu kadar.."

"Teşekkür ederim." dedim az çıkan sesimle. Cidden neden buna izin verdiğimi bile bilmiyordum. Onunla konuşmamam gerekiyordu bir kere.

Ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Bana el sallayarak kilidi açacakken dudaklarımı dişledim. "Jungkook sunbaenim."

Kaşlarını çatarak bana döndü. "Sadece Jungkook de." 

"Pekala Jungkook. Aslında bunu söylemem ne kadar etik bilmiyorum ama lütfen bir daha zorunda kalmadıkça diyaloğa girmeyelim." Ellerini cebine koyarak yanıma geldi. "Biliyorum, çok iyi bir insansın ve kötü bir niyetin de yok. Ama beni de düşün. Onca emek vererek buralara kadar getirdiğim stajımın yanmasını istemiyorum."

Fazla bencil mi görünüyordum dışarıdan? Sonuçta onun sayesinde elenmekten kurtulmuştum. Beni yanlış anlar mıydı?

Gülerek kafasını iki yana salladı. Bu gülüş farklı bir gülüştü. Altında yatan anlamı sezemiyordum. Kapıya yöneldi ve kilidi açtı yavaşça.

"Söylediklerinin pek mümkün olduğunu sanmıyorum Chaeyoung."

goneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin