09

1.4K 98 25
                                    

Etrafıma son kez daha bakarak şirket binasına bağlı yurttan çıktım. İki blok hâlinde yan yana olmalarına şükrederek yüksek Bighit binasından içeri girdim. Açıkçası biraz gergindim. Hatta biraz değil baya gergindim. Bana ne diyeceği hakkında birkaç fikrim vardı ve bu beni korkutuyordu.

Kimsenin beni takip etmediğinden emin olarak çatı katına kadar asansörle çıktım. Demir kapının önüne geldiğimde nefesimi derince vererek toparlanmaya çalıştım ve büyük kapıyı yavaşça araladım.

Sırtı bana dönük olan Jungkook, gıcırdayan kapıyla fark edebilmişti geldiğimi. Kızarmış burnunu çekerek gülümsediğinde bende ona zoraki bir karşılık vererek kapıyı tekrardan kapattım.

"Çok beklettim mi?" dedim yanına varıp kızarmış burnunu gördüğümde. Burası oldukça soğuktu, üşümüş olmalıydı.

"Hayır, tam vaktinde geldin." Gözlerinin içinden geçen ışıltı düşüncelerimin iptal olmasına, kontrolün kalbime geçmesine vesile oluyordu.

Yüzümü gecenin ışıklı manzarasına dönerek dirseklerimi korkuluklara yasladım. O da benim gibi yaptığında dilimi ısırarak kendimi engelledim ona zaman tanımak adına.

"Biliyorsun zaten neden zorlanıyorum ki bu kadar?" dedi ağzının içinde fakat onu duyabilmiştim. 

"Efendim, ne dedin?" dediğimde oyuncu bir tavırla elini ensesine attı ve kafasını iki yana salladı 'önemsiz' dercesine.

Kafamı sallayarak önüme döndüm. Aradan birkaç saniye geçti, belki de bir-iki dakika. O, gerginlikle demir korkuluğa ritim tutarken ben, nefesimi tutmuş onun diyeceklerini bekliyordum. 

"Ya off," dedi bedenini bana çevirirken. Bende ona döndüğümde dudaklarını büzerek gözlerini yumdu. "Chaeyoung," dedi sakince, tek nefeste. "Ben," Yumulu gözlerini açmadan. "Ben senden," Ellerini birleştirerek parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Söyler misin artık?"

"Ben senden deli gibi hoşlanıyorum." Tepki vermeden baktığımda gözleri hayal kırıklığıyla aralandı. Cevap vermem için gözlerimin derinine bakarken dudaklarım kendiliğinden hareket etti.

"Senden hoşlanıyor muyum? Benden. Hoşlanıyor musun?"

"Hayır." dedi elini iki yana sallayarak. "Şey daha doğru.. Sana köpek gibi aşığım." Artık her nefesimde sıkışan kalbim, yerinden fırlayacakmışçasına atarken kendime gelmeye çalıştım.

"Ben.." dedim kelimeleri bir araya getirmekte zorlanırken. "Jungkook, ben.." Alt dudağını sertçe dişlemeye başladığında gerginliğim artmıştı. "Ben bilemiyorum."

"Bilmeni istemiyorum." Kolumdan tutarak beni kendine çekti. Yüzüm vücuduyla girdiği tepkimeden çıkamadan kollarını bana sardı sıkıca. "Sadece bana sarıl ve beni bırakma. Bu diğer her şeyden daha iyi."

Kokusunu derince içime çektim. "Seni bırakmayacağım," dedim onun duyamayacağı bir ses tonuyla. "Tanrı şahit ki, sana sarılmak için hep burada olacağım."

goneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin