8. BÖLÜM

14.6K 580 20
                                    

Hareketlerimi aksatmadan diğer komodine yöneldim.

Yüzümü aniden kısa süreliğine Atakan abiye çevirirken at kuyruğu yaptığım saçlarımın savrulduğunu hissettim.

Tek kaşım kalkarken "Sence?..." deyip, tekrar yapmaya çalıştığım şeye devam ettim.

Atakan abi, ne olup bittiğini anladığında, kafasını sabır diler gibi yan çevirdi ve bıkkın bir nefes verdi.

"Bir bitmediler bee!..."
Bankonun önündeki diğer komodini avuçlamıştım ki Şafak abi keskin bir hareketle komodinin üzerine, benim iki elimin toplam yüz ölçümüne sahip sağ elini koydu. 

Bir insanın ellerindeki kasları bile bu kadar belirgin olabilir mi? Ne yaptın be adam? Parmağınla dambıl mı kaldırdın?...
 
Önce önümde bir anda beliren eline baktım, ardından şaşkınca başımı ne oluyor der gibi yüzüne kaldırdım. Lakin ben konuşamadan önce o konuştu.

"Gerek yok, bir şey olursa ben müdahale ederim."

Hafif alayla dudaklarım kıvrılırken; kuyruğunu indirmeyecek ya içimdeki Zeynep, "Hmm... Beş kişiye mi? " dedim onu küçümser bir şekilde.

Şafak abinin suratında mimik oynamamış ve kendini ispatlama çabasına girmemişti. Sakin ve net sesi duyuldu tekrar.

"Evet." 

Gözlerimdeki alay yerini ciddiyete bırakırken, onun gözlerinde düştüğüm yerden arkamdan gelen sesle ayrıldım. Servisin buzlu cam kapısına sert bir şekilde vurma sesleriyle irkildim.

"Açın lan kapıyı! Doktor bozuntuları sizi!"

Üç kişi kapıyı hem ittirip hem yumrukluyorlardı. Kapıya döndüğüm sırada Şafak abi çoktan kapının ardına geçmiş komodinleri tutuyordu. Beyaz kod veren Atakan abi, Şafak abinin yanına geçmiş yardım etmeye çalışıyordu. 

Gerçi Atakan abi etkisiz elemandı. Atakan abi tutsa ne tutmasa ne, diye geçirdim içimden.

Dışarıdakilerin bağırış çağırışları, içerideki hastaların şaşkınlık sesleri içerisinde güvenliğin gelmesini bekliyorduk.

Şafak abinin kapıyı tutarkenki kol kasları derisini parçalayacakmış gibi şişmiş, ön kolundaki damarları şişerek belirginleşmişti. Hafif eğilmiş haldeyken düşük bel, koyu renk kot pantolonunun kalçasının üzerinde kalıplı duruşu dikkat çekiyordu.

Naapıyorsun Zeynep?

Neden bu kadar iyi ki?

Allah öyle yaratmış Zeynep.

Evet… Ve güzele bakmak sevaptır derler…

Allah sahibine bağışlasın da derler, bilir misin Zeynep?

Armudun da sapı var ama onu da yiyoruz.

Sen dikkat et de ayvayı yeme Zeynep!

Gayriihtiyarî alt dudağımı ısırdım ve yutkundum. Bu hengamede göz ziyafeti çektiğim için Allah'ım sen beni affet. Nefis...

Kafamı sallayarak kendime gelmeye çalışarak içerideki hastaları sakinleştiren Duru'ya baktım. Şeffaf mavi gözleri bana döndüğünde hüzünle karışık siniri dile gelmişcesine 'şurada bir gün de olaysız geçsin!', diyen isyanını okur gibiydim. 

ŞAFAK VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin