35.BÖLÜM

6.9K 328 1
                                    

Şafak'ın usul usul kalkan göğsünün üstünde huzurla uykuya daldım. Sabahın ilk ışıklarıyla yanağımdan öpünce uyandım. 

"Şafak?" 

"Uyu..." Yataktan kalkmaya hareketlenince elinden tuttum uyku mahmuru bir şekilde. 

"Gidiyor musun?" 
"Evet..." dedi kısık bir sesle uykumu bölmek istemez gibi.

"Buraya gel," dedim kollarımı açarak . Geldiğinde ona son bir kez sarıldım. Daha yeni kavuştuğum o boynunu kokladım ve tişörtünün üstünden omzunu öptüm. Yüzümü yüzüne çevirdiğimde bu sefer benim onun dudaklarını emmeye başladım tabi o bunu kaçırmayacağı için anında karşılık verdi. 

Öpüşünü derinleştirirken beni kendine iyice bastırdı. Sırtımdan belime sarıp bedenimi sarmaladığı sırada, kafasını sağa ve sola döndürerek dudaklarımın her bir yerine dokunmak istiyordu. 

Soluk soluğa zoraki ayrıldı benden.

"Çok zormuş! Böyle bırakıp gitmesi zormuş gerçekten..." 

Ellerimi boynunda gezdirirken, yüzüne baktım... Ezberlemeye baktım, onsuz geçirdiğim günlerde gözlerimi kapatınca yüzü önüme düşsün, diye yüzündeki her hattı ezberlemeye çalıştım. 

Boynundan ıslak bir öpücük aldım ve Şafak bununla birlikte sesli bir şekilde yutkundu. Bir ıslak öpücük daha bıraktım adem elmasına...
Yine yutkundu;  "Şşşt zorlaştırma... Gitmem lazım," dedi boğuk bir sesle. 

"Bana geri gel," dedim boynuna soluyarak. 

"Geleceğim..." dedi yüzümü yüzüne kaldırarak.
İşaret parmağının tersini dudaklarımdan boynuma boynumdan göğüs arama indirerek göğüslerimin arasında daire çizdi. 
"Geleceğim ve bir dahakine bu kadar azıyla da yetinmeyeceğim." 

"Arar mısın hiç?...”

"Ankara'ya geldiğim zaman arayabilirim sadece."

" Nereye gidiyorsun ki?"

Sustu muhtemelen söylememesi gereken bir yerdi.  Tebessüm ettim vr o da bana sarıldı sonrasında kocaman. Kokusunu kazıdım kendime. 

Hızlıca geri çekilip alnımdan öptü.
 
"Seni önce Allah'a, sonra kendine emanet ediyorum. Ben gelene kadar kendine iyi bak.”

Kalktı ve cama gitti, son bir kez arkasına bakıp atladı camdan

Bir şey olmasından korktuğum için kalkıp cama kadar koştum. Bahçede yürüyordu. 

Kedi misin be adam? 
Bahçe çitinden yana atlayıp evinin kapısına gitti. Bana son bir kez kaldırıp kafasını baktı. 

Gülümsedi...
Gülümsedim...

Biraz daha uyuyup sonrasında buruk da olsam işe geçmiştim. Hastanenin kapısından girdiğim gibi karşıma dikilen Zehra ve Duru beni soyunma odasına neredeyse ittire ittire çektiler.

İkisi de ellerini kavuşturmuş 'konuş bekliyoruz,' der gibiydiler.

"Tamam , sevgili olduk..." dedim

"Ohaaa!" dedi Zehra dobra dobra.

"Yok artık!" diyen Duru ise Zehra’ya oranla daha naif kalıyordu.

"Ben anlamıştım, Şafak abinin buna bakışları bakış değildi zaten!”

Zehra anlamış, sen niye hiç anlamadın Zeynep?

"Ben de arada uzun uzun dalmasından kıllanıyordum ama, o Saynur'la sevgili değil miydi ?" dedi Duru.

Safcağızım Duru bile kıllanmış sen niye anlamadın Zeynep?

Saynur’un adını duymamla yuzüm düştüğünde Zehra bunu fark etmeden kendince konuyu alaya alıyordu.

"Saynur'da bu göğüsler olmadığı için tabi!" dedi hafif taşmış göğüslerime parmağını bastırarak.

"Zehra saçmalama!" deyip eline vurdum gerginlikle.

"Değilmiş... Kendisinin bizim akıl sır erdiremediğimiz bir hayat tarzı varmış mış mış... Kimse onun sevgilisi olamaz mış mış mış da miş miş miş!"

"E Sen nasıl oldun o zaman?" diye sordu Zehra kuşkuyla.

"Ben istedim."

"NE?!" dedi bağırarak Zehra.

"Nasıl yani ona çıkma teklifi mi ettin?" dedi Duru bile şaşırmış bir vaziyette. 

"Aslında yanmayı teklif ettim... Çıkmayı o teklif etti yani ilk buluşmayı o teklif etti..."

"Pardon Arap saçı siz tam olarak nerden çözülüyorsunuz? " dedi Zehra yüzünü buruşturarak.

"Ya öyle işte Zehra. Sevgiliyiz. Düz sevgiliyiz yani!”

"Funda biliyor mu peki bunu?” diye sordu Duru.  

"Yok bilmiyor ama sayenizde  zaten bence o da öğrenir…" dedim ikisini gözlerimle göstererek. Bunlar kesin söylerdi Funda'ya da çünkü!

ŞAFAK VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin