✒️📜 (İlahi Bakış)
1 HAZİRAN 2018
DEYRİZOR / SURİYE
Çorak topraklarda esen rüzgar kuru bir yokluğa savruluyordu. Garip bir sessizlik vardı gökte.
"Komutanım saat üç yönünde keskin nişancı var,” dedi uzak bir yerden gelen telsiz sesi.
"Uzaklaştır..." diye gelen talimat kısaydı.
"Emredersiniz."
"Evet Şahin birazdan giriyoruz, ne olur ne olmaz lazerleme hazırlığını yap! Lazerleme Şahin'de. Herkes hazırlığını yapsın."
"Emredersiniz komutanım!"
Kurtuluşta; 1300 metre menzilli JMK BORA 12 ve 2500 metre menzilli MKE otomatik Bomba atar vardı. Bu iki silahın mühimmatıyla birlikte toplam ağırlığı 90 kilograma yakındı. Ama Kurtuluş, zaten dağ gibi bir adamdı, yüreği ise dağları dize getirirdi... 1.96 boyuyla, nerdeyse tamamı kas olan yapısıyla bir devden daha hatrı sayılırdı.
Sırtındaki 90 kilogram ağırlıkla sekmeden 10 km koşabilirdi.
"Kurtuluş keskin nişancı ve saat 1 ve saat 10 yönündeki gözetleme kuleleri sende." dedi Ömer Komutan ve devam etti; "Diğerleri gözetleme kuleleri indikten sonra."
"Tamam,” diye hızlıca cevap verdi sağ taraftan ilerleyecek olanlar.
Deyrizor'da Haseke'delerdi. Amerika 2018 'in ilk yarısında; Suriye'nin kuzeyinde koridor şeklinde on beş merkezi üs kurmuş ve bu üslere de YPG yi yerleştiriyordu. Bu hattın kırılması için şu anda aralarında en zayıf nokta olan; Amerika'nın en son üssü kurduğu Kamışlı'da emir bekliyorlardı. YPG koridorunun oluşmaması için üssü imha etmeye gelmişlerdi.
On üç gün Ankara'daki komuta merkezde taarruz planlaması yapılmış ve gayriresmi yollarla bölgeye sevk gerçekleşmişti. Bu toprak sahanlığı Amerikan'ın kontrolündeydi.Elli kilometre ötede ise artık iyiden iyiye gücünü kaybetmiş DAEŞ'in son kalesi Hecin bulunmaktaydı.
Ömer Komutan; "Şimdi Kurtuluş!" dedikten sonra; Kurtuluş, sol tepede üstü sacdan yapılmış beton örme yapıda, onlardan haberi olmayan keskin nişancıyı hedef aldı. Ardından seri bir şekilde elindeki MKE ile gözetleme kulelerini patlattı.
Müthiş bir kaos başlarken artık her şey daha da hızlanmıştı.
Ömer Komutan; "Giriyoruz. Şimdi asker!" diye telsize bağırdı.
Çağrı üzerindeki cübbeyi fırlattığı gibi elindeki taramalı piyadeleriyle hedefe ateş ederek ilerlemeye başladı. Akif ve Şahin orta hattan pikapların arasından ilerlerken; Can, Çağrı ve Şafak sağdan kerpiçlerin arasından hedefleri etkisiz hale getirerek ilerliyorlardı.
Karşı taraftan gelen roket atarlarla toprak havaya karışmaya başlamış; beton örme ve kerpiç yapılar da bir taraftan içindekileri dışarı vererek deliniyordu.
Yüzden fazla koyu yeşil peştemalli adam karşı saldırıda ilerlerken; asıl hedef olan, en orta ve uzaktaki betonörme binadan roketler gelişigüzel toprağa kavuşuyordu.
Şafak; "Komutanım ön kısım temiz, ortaya ilerliyoruz," dediğinde çoktan ilerlemeye başlamıştı zaten.
Ömer Komutan; "Tamam,” deyip elindekini menzile yerleştirdi.
Orta kısımda ilerlerken artık anabina ile aralarında 120 metre kalmıştı. Bu sırada bir mermi sağır edici bir ıslıkla Çağrı'nın sağ kulağını yalayarak geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ
Ficção AdolescenteVakit, vuslat vaktine çok hasret kala, Hazan vaktinin en karanlığında, Ne yaman bir ayrılıktır ki Muhtaç etti beni kırık hatıralara. Hiç bitmeyecek sanıp tam alışmışken gecemin karanlığına, Umulmadık vuslatın ışıkları vurdu ve vakit erdi şafağa... 🌅