MAYIS 2018
PAZAR SABAHI
Yorganla bürgülenmiş halde, başımda kesikler atılmış hissiyle uyandığımda, yerimden doğrulurken; üzerimde dünden kalma kıyafetlerimi gördüm.
Başımı tutuyorken ayağa kalkıp, camı kapattım. Başımın ağrısı için; çekmeceden aspirin alıp, içtim ve akabinde aldığım rahatlatıcı bir duştan sonra; aşağıya indim. Salonda kahvaltı yapan anneme; "Günaydın," diye mırıldandım."Günaydın kızım. Nasıldı dün geceniz, dün kızlarla?"
Felaket! Hiç bir şey hatırlamıyorum, en son hatırladığım DJ in mendil istediği...
Mendil mi?
DJ niye mendil istemişti ki?
Off başım!
"Eğlendik işte normaldi. Abim? Babam? Onlar nerede?"
"Onlar da akşam baya geç geldiler kızım. Lansman için hazırlanıyorlardı. Kahvaltı öğlene kaldı yani..."
Ben de farklı değilim ki, ben de akşamdan kalmayım be annecim...
Beynimden gelen sesle dondum.
Bir dakika... Zeynepcim, annen geldiğimizde yatakta uyuyordun diyor, sen evine nasıl geldin kuzum?
Şahsen ben dün izinliydim sayende! Beyinsiz beyinsiz ne haltlar ettin acabaaa?
Ben bunları düşündüğüm sırada abim ve babam salona indiler. Babam beni görür görmez sarılmış ve kokladığı saçlarıma bir öpücük kondurmuştu. Babalar ve kızları aşıksa aralarına kimse giremezdi. Ve bu aşk maalesef her evlada nasip olmazdı.
"Sen otur ben çayını getireyim ömrüm," dedi annem babama.
"Tamam hanım," deyip sofraya geçen babam bir yandan da bize seslendi.
"Napıyorsunuz bakayım tospalar?"
Abim gözlerini devirip; "Hâla mı tospa ya! Otuz yaşındayım ben el-insaf baba..." diye mırıldandı.
Abime ikaz eder tonda; "Bence biz şanslıyız abi çünkü Mehmet Amca, Zehra'yla Osman'a eniklerim diye sesleniyor," dedim kıkırdayarak.
Abim muhtemelen içinden bana 'babasının yalakası' diye geçirirken; annem mutfaktan çayları getirdi.
"Hanım, akşam sekizde hazır olun da çıkalım."
"Tamam ömrüm. Kıyafetlerin kuru temizlemeden geldi. Gardırobundalar haberin olsun."
"E hanım sen baksana, Zişan gelecek değil mi akşama?"
"Yok! Yok. Halil hastaymış gelemiycekmiş ömrüm," deyince hepimiz dönüp anneme baktık.
Babam; "E hanım hastaysa gidip bi bakalım?"
"Yok bi şey Özcan sen de!.. Diş çıkartıyormuş Halil, ondan biraz rahatsızmış o kadar..."
Kesin bi bokluk var Zeynep, annem hem babama adıyla sesleniyor, hem de Halil'in hastalığına önemli bi şey değil diyor... Burnuma kötü kokular geliyor.
Kahvaltıdan sonra aceleyle Funda'yı aradım.
"Alo Funda! Acil bana baksana sen. Dün ben eve nasıl geldim?""Sana da günaydın Zeynep'ciğim!.." diye mırıldandı imayla.
"Kes laf sokmayı da anlat kızım! Ne oldu dün gece ya? Nasıl geçti de o vakit ben eve geldim?"
"Üfff!.. Gayet rahat geldin eve merak etme Zeynep. Hatta öyle ki ayakların hiç yere değmedi canım arkadaşım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ
Teen FictionVakit, vuslat vaktine çok hasret kala, Hazan vaktinin en karanlığında, Ne yaman bir ayrılıktır ki Muhtaç etti beni kırık hatıralara. Hiç bitmeyecek sanıp tam alışmışken gecemin karanlığına, Umulmadık vuslatın ışıkları vurdu ve vakit erdi şafağa... 🌅