Gratis alışverişinin ve Bağdat Caddesi'ne gittiğimizin ertesi günü iş çıkışıydı. Yoğun bir hastane temposundan eve dönerken, Fundaların bahçesinde annemleri gördüm.
Masada oturmuş çok da güzel bir sofra kurmuşlardı. Annem ben tam bizim bahçeye girecekken el salladı.
"Hoşgeldin kızım. Sen eve geç üstünü değiştir de gel, bize katıl Zeynep. Seversin sen çok. Hediye teyzen bak, lahana sarması yapmış."
Offf! Valla mı? Ağzımın suyu aktı.
Tamam mahiyetinde başımı salladım ve eve neredeyse koştum. Üstümü değiştirip, yanlarına gittiğinde masada sadece annemler vardı.
"Funda nerede?" diye sorduğumda oturmaya bile vakit harcamadan masanın başında ayakta atıştırıyordum.
Annem önümdeki çaydanlığın yanına iki bardak uzatırken; "Zehra'ya gitmiş," diye mırıldandı.
Hmmm... Anlaşılan Funda Osman'ıyla cilveleşmeye gitmiş.
"Çatal var mı?" diye sordum.
"Ha yok kızım, Hediye teyzen içerde, git bir koşu al gel!"
Fundaların evine girerken kapı zaten açıktı. Tam mutfağa girecektim ki Hediye teyze elinde servis tabakları çatal bıçaklar kapıdan çıkıyordu.
"Ha ben de çatal alacaktım Hediye Teyze."
"Yok kızım ben aldım gel sen."
Sarmaları ayakta birer ikişer attım ağzıma. Ağzım dolu;
"Offsağnöö oğğmuşş Höödiyo dööysee!..." dedim ağzımdaki üç sarmayı da aynı anda boğazıma yuvarlamaya çalışırken.
Bu sırada bana; "Afiyet olsun," diyen Hediye teyze, akabinde arkamda bir yere bakıp; "Aaa... Gel oğlum otur sen de sarma var seversin!" dedi gülümseyerek.
Oğlum? Amanın, tabi ki de! O da burada...
Arkamdan gelen Şafak abiye sarmalardan kapanmayan ağzımla görüntü kirliliği yaşatmamış olmayı istedim ki sağ elimle ağzımı kapattım. Çiğneyemediğim sarmaları hızlıca gönderirken boğazıma, sarmalar boğazıma sığmadı ve boğazımda kaldı.
Hayır Zeynep bir tane neyine yetmiyordu da üç sarma attın ağzına?
Elimle masadaki suya uzanmaya çalışırken, artık çok geç olduğunu anladım.
Beni 'Hııık' diye bir hıçkırık tuttuğunda, belki geçirir diye hemen su içtim. Ama o da tam boğazımdan geçerken hıçkırınca, sarmayla karışık su ağzımdan burnumdan geri geldi.
Rezillik? Gene mi sen!
Evet Zeynep'cim! Senden başkasında bu kadar rahat etmiyorum. Hakkını ödeyemem... Bazen soranlara benim diğer adım, Zeynep diyorum.
Annem telaşla peçete uzatırken bana, ondan peçeteyi alarak, aç gözlülüğümün yol açtığı rezilliğimi silmeye başladım.
Şafak abi sağıma otururken, sanki bana bir şey olmamış gibi hiçbir ifade vermeden tabağına sarma koymaya başladı. Ayakta küçük öksürüklerle toparlanmaya çalışırken elimdeki suyu temkinle içiyordum.
Hediye teyze bana bakıp; "İyi misin kızım?..." dedi endişeyle.
"İyiyim Hediye teyze sağol..." dedim mırıldanarak.
Hediye teyze oğluna dönüp benim solumdaki çaydanlığı gösterdi.
"Çay doldurayım mı oğlum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ
Teen FictionVakit, vuslat vaktine çok hasret kala, Hazan vaktinin en karanlığında, Ne yaman bir ayrılıktır ki Muhtaç etti beni kırık hatıralara. Hiç bitmeyecek sanıp tam alışmışken gecemin karanlığına, Umulmadık vuslatın ışıkları vurdu ve vakit erdi şafağa... 🌅