38.BÖLÜM

7K 352 5
                                    

25 HAZİRAN 2018

TUZLA / İSTANBUL

Günler günleri kovalamış , kalbimin sahibi olan adamı görmeden geçirdiğim otuz sekizinci güne girmiştim. Hiç havamda değildim ama akşama Duman konserine gitmek için kızlara sözüm vardı.

Belki biraz kafam dağılırdı... Otuz sekiz gün geçtiği için artık Şafak adına endişeleniyordum.

Altıma streç, açık renk, bilekleri kısa bir kot pantlon, üzerime piercingimi gösterecek şekilde hafif göbek açık kırmızı bir askılı geniş v yaka body onun üzerine de beyaz kısa belimde zor biten beyaz kot ceket giymiştim.
Herhangi bir ters harekete karşı, omuzdan asmalı çantama biber gazımı da atmıştım.

Zehra, Duru ve ben taksideyken onlar gülüp şakalaşıyordu... Ama benim bu aralar pek keyfim yoktu...
Harbiye tıklım tıklımken sahnenin solunda ortalara doğru yerimize geçtik. Kaan Tangöze sahneye çıkınca herkes çığlıklar atmaya başladı. Ama benim aşkım Batuhan Mutlugil'di.

Şafak'a ne oldu Zeynep?
O realde, Batuhan hayallerde.

Bu aralar zaten az konuşan iç sesimi susturdum. Kaan abicim 'Yalnızlık paylaşılmaz' söylemeye başladı. Çok haklıydı... Zehra ve Duru çığlıklarla eşlik ediyorlardı şarkıya. Ben de yerimde ritim tutuyordum.

Kaan abiciğim 'Hatun' şarkısını söylemeye başlayınca Zehra ve Duru artık zıplayarak söylüyorlardı.

Hayır... Siz hangi Hatunu salacaksınız acaba? O kadar da içten söylüyorlar ki...

Kaan abiciğim sırasıyla Oje, Sayın Bayan, Kırmış Kalbini ve Bu Akşam'ı söylerken; ben sadece Kırmış Kalbini'ye eşlik etmiştim.

Kaan abicim, o çok sevdiğim bas sesiyle Senden Daha Güzel şarkısına başlarken ayaklarımla ve bedenimle ritim tutuyordum. Şarkının sözlerinin ilk dörtlüğü geçtikten sonra biri bileğimden tuttu. Korkuyla irkildiğim vakit, hemen aklıma çantamdaki biber gazı geldi ama ben daha ona uzanamadan süratle arkaya döndürülmüştüm.

Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Çünkü kalbim onu, gözlerimden daha önce fark ediyordu.

Dudaklarım kenara kıvrılırken; "Şa- Şafak.." dememle bedenim ona doğru savrulup dudaklarım hasretin bitişiyle mühürlenmişti. Özlemini çektiğim koku doluyordu şimdi genzime.

Haşin hareketlerle dudaklarımdan çıkarıyordu sanki o da bu hasretinin acısını. Ama dudaklarım bu durumdan zerre şikayetçi değildi. Öyle hızlı içerlemişti ki dudaklarımı, dilini sızdırıp, dudaklarımın içinde gezinmeye başlamıştı.

Vuslatın şokunu atlatamamıştım ki yine nefesimi kesiyordu... Kokusunu içime çektim. Elleri belimi sarıp beni hiç salmayacakmışcasına kendisine yapıştırmıştı. Şafak beni öperken, kızların arkadan gelen kıkırtılarını duyuyordum. Konserde öpüşen bir sürü çift olurdu... Ama mevzu bahis bir Şafak Mert Kurtoğlu öpücüğüyse değil Harbiye, tüm yeryüzünde bu öpüşten de böyle öpen adamdan da bulunmazdı. Sağ tarafımdan bir kadının; "Seni şanslı piliç seni!" dediğini duydum.
Aslında duymadım çünkü hiç bir şey duyamıyordum. Kalbim dudaklarımda atıyordu bu anlarda. Ben onun tişörtünün yakalarını kavramışken alt dudağımı dişleyip emiyor, bir nevi sömürüyordu... Teslim olmuştum tamamen.

Gözlerimi sarhoş eden adam dudaklarımın da hakimiydi. O da bu hakimiyetin farkındaydı ki kafam arkaya eğilmiş halde dudaklarımı bir emip bir dişliyor birini bırakıp birine geçiyordu. Sadece şarkının sesi vardı kulağımda ve sadece biz vardık burada...

Kimseyi görmedim ben Senden daha güzel

Kimseyi tanımadım ben Senden daha özel

Şarkıyla aynı ritimde öpüyordu sanki... Bunu nasıl yapabiliyordu?

ŞAFAK VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin