*Gerçekleri görmek için nefret maskesini yüzünden kaldırman gerek. *
Restoranın içine girdiğimizde dikkatimi çeken ilk ayrıntı duvarların üzerinde hep aynı şekillerin yazılmış olmasıydı. Aynı şey sürekli tekrar ediyordu ve aynen şöyleydi:
⌤❏☊❏❉ ⍨◮⌃❧⌄◮⍩ ❏⍡☊❏❉ ◮⋬◮⍵ ⋈⌃❧⍵⍨◭⍎∅❧ ❉➸⍵⍱∴☊❧❉ ◆❏⌄❏❉.
Örüntü şeklinde ilerlemesi gerekiyordu ama kuralı neydi anlayamıyordum.
"Yapamayacaksan boş ver Vavelya çok da önemli değil." Arlas'ın beni yıldırma çabalarını umursamadan etrafımı incelemeye devam ettim. Daha sonra dikkatimi önceden çekmeyen bir şey çekti. Ve o an aydınlanma yaşadım.
"Bana kâğıt kalem ver." Arlas'a dönüp seslendiğimde hemen garsona işaret etti o da birkaç dakika sonra elinde bir kâğıt ve mürekkepli kalemle geri döndü. Hemen elindekileri kapıp masaya oturdum ve karşımızdaki duvara monte edilmiş aynanın üstündeki şekli tekrar edip altına ayna, masanın üzerindeki şekli tekrar edip masa yazdım. Ve böylece şifrenin ilk adımını çözdüm. Ayna ve masa kelimelerinin a harfleri ikişer kez çakışıyordu ve şekillerde de aynen böyleydi, yani her şekil bir harfe tekabül ediyordu. Şifreyi çözmek için duvardaki şeklin hepsini kâğıda döktüm ve şekilleri karşılaştırarak denk gelen harfleri altına teker teker yazdım. Menünün içindeki içecekler kelimesinden tutun aynanın üstündeki tabloya kadar hepsine baktım ve yerlerine yazdım. Böylece orada aslında yazan şeyi çözmüş oldum. Orada,
"Yemek sipariş etmek için Fransızca konuşmak gerek"
Yazıyordu. Şifreyi çözmenin mutluluğuyla kâğıdı buruşturup cebime attım. Ardından havalı bir şekilde elimi kaldırıp, "serveur!" (Garson) diye bağırdım. Garson yanımıza gelince genişçe gülümsedim ardından devam ettim. Arlas'sa suratıma aval aval bakmaya başladı.
"Puis-je avoir un peu de vin, s'il vous plaît?" (Biraz şarap alabilir miyim, lütfen?) dedim usta Fransızcamla. Adama başını sallayarak uzaklaşacakken Arlas adama seslendi.
"Silvain! Veuillez offrir à la Dame Notre dessert spécial avant le vin." (Silvanus! Lütfen bayana şaraptan önce özel tatlımızı sunun) dedi. Özel tatlı olarak neyden bahsettiğini anlamasam da umursamadım.
"İnan bu şifreyi çözebileceğine inancım yoktu ama beni yine her zamanki gibi şaşırttın Vavelya." Dedi hayretler içinde. Sözünü bitirmesiyle cebine uzanıp arabasının anahtarını avuçlarımın arasına aldım. Ardından, "Bugün evine nasıl geri döneceksin gerçekten merak ediyorum." deyip anahtarı kendi cebime attı. O da tavrıma gülümseyip telefonundan bir numara tuşladı ve "Ercan restorana bir araba yolla." Deyip telefonu kapattı. Tamam, havamın fos diye söndüğünü hissetsem de ses çıkarmadım. Dik duruş sergilemeye devam ettim.
"Hayır anlamıyorum neden buraya böyle bir kısıtlama sundun. Buraya gelen herkes neden Fransızca bilmek zorunda olsun ki?"
"Çünkü burası Fransız mutfağı Vavelya aşçımız Fransız ve onunla rahat iletişim kurabilsin diye aynı şekilde Fransız garsonlar tuttum. Hem ne yalan söyleyeyim bu biraz işime geliyor söylediklerimizi çeviremedikleri için istediğimi rahatça konuşabiliyorum." Son söylediğine kaşlarımı çattım. Bu yaptığı aptallıktı ya rol yapıyorlarsa ve birinin ajanlığını yapıyorlarsa? Neden olmasın?
"Anladım." Konuyu uzatmayıp kısa kestiğimde babam araya girdi. "Artık biraz da iş konuşalım değil mi?" dedi sıkılmış bir ses tonuyla. Haklıydı sabahtan beri benim şifre çözmemi bekliyordu haliyle sıkılmıştı.
"Tabi ki Erkan Bey. İlk başlarda tedbiri elden bırakmamak gerek. Vavelya'nın yaşadığı talihsiz olaydan bunu daha iyi anladık konutunuzdaki güvenlik sayısını iki katına çıkarın. Zaten Vavelya artık Arlenda'da kalacağı için o benim sorumluluğumda sizin bunu düşünmenize gerek kalmayacak ama Buğra'ya ve kendinize çok dikkat etmelisiniz bundan sonra suikastlar normal bir olaymış gibi..." Arlas babama durumu özetlerken ben bize tatlıyı getiren garsona dikkat kesilmiştim. Sanki elinden geldiğince işini yavaş yapıyordu ya da ben artık paranoya olmuştum. Sonunda sunumunu bitirince yanımızdan hızla uzaklaştı ve arka kapıdan dışarıya çıktı. Hali tavrı hiç hoşuma gitmeyen garsonu izlemek için harekete geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sahyası
FantasyBir varmış bir yokmuş diye başladı hikayesi, Ruhu yaralı küçük çocuğun elini, kalbi kırık bir kız çocuğunun tutmasıyla yeniden yazılmaya devam etti. İkisinin de ruhu kırıktı ama onları da yalnızca ikisi anlayabilirdi. Kız parlak bir yıldız, Çocuk b...