*Herkesin imkansızı farklıdır. Fakir bir çocuğa dondurma yemek imkânsız gelir mesela. Ya da acı çekene huzurlu bir gün geçirmek imkansızdır. Ama şunu unutma her imkânsız içinde bir imkân barındırır. *
Zaman akıyordu...
Tik ve tak...Oğuz Atay'ın çok sevdiğim bir sözü vardı: Zaman her şeyin ilacıysa fazlası intihara girmez mi? diyordu.
Hiçbir acı kalıcı değildi. Hiçbir mutluluğun kalıcı olmadığı gibi. O yüzden anın tadını çıkarmalı mutluluğu dibine kadar yaşamalıydı insan. Sonra kötü zamanlar gelip çattığında mutlu anları bir bir zihnini ziyaret etmeli ve buruk bir tebessüm bırakmalıydı yüzde. Hayat kısaydı. Hırsları için, hedefler için kısaydı. Neden geleceği plan üzerine kurarak şu anı yaşamayı unutuyorduk?
"KRAL'IN ÖZ OĞLU VE TEK VARİSİ ARLAS KARAYEL'DEN ŞOK KARAR"
Atılan başlık bana aradığımı vereceğini haykırıyordu sanki, hemen fareyi aşağı doğru sürükleyip haberin devamını okudum.
"Kral III. Erdem'in Kardeşi Rana Karaca'nın kızı ile evlilik iddiaları atılan Arlas Karayel'den şok açıklama...
Geçtiğimiz günlerde Arlas Karayel ve Eflal Karaca'nın evleneceği haberleri gündeme gelmişti fakat Arlas Karayel'in basına yaptığı açıklama olayın tüm seyrini değiştirdi. Arlas Karayel yapılan iddiaların yalan olduğunu ve Eflal Karaca'yı sevdiğini fakat asla onunla evlenmeyi düşünmediğini dile getirdi. Bu açıklamanın ardından Eflal Karaca'nın hastaneye kaldırıldığı konusu da gündeme getirildi. Eflal Karaca'nın durumunun iyi olduğunu sadece soğuk algınlığından dolayı hastaneye gittiklerini savunan Rana Karaca, Arlas Karayel'in sözlerini tekrarlayarak böyle bir şeyin olmayacağını ve ikisinin kardeş gibi yetiştirildiğini söyledi. Böylece evlilik haberlerinin yalan bir iddiadan ibaret olduğu açığa çıkarıldı."
Gözlerim yazının üzerinde gezinirken kapımın çalındığını fark etmem direkt olarak bilgisayarı kapatmama neden oldu çalınan kapıyı açmak için kilidi çevirdiğimde gördüğüm yüz Arlas'a aitti. Hemen odama kendi eviymiş gibi daldı ve makyaj masamın önündeki sandalyeme kuruldu.
"Az önce sinirden sormayı unuttum, dördüncü denek kim?" dediğinde sorduğu sorudan nasıl kaçacağımı hiç düşünmediğimi fark ettim. Eflal olduğunu söylememem gerekiyordu çünkü beni uyardığında onu onaylamıştım ve şimdi Arlas'a söylemem düşman sayımı arttırmaktan başka işe yaramazdı.
"Bunu yakında öğrenirsin zaten Arlas." dediğimde ayağa kalktı. "Neden bana yardımcı olmak yerine köstek oluyorsun? Söylesen ne kaybedersin?" dedi, sadece sessiz kaldım. Cevap vermeyeceğimi anlayınca odadan çıkıp gitti. Şu an içinden baştan beni neden takip ettirmediğini falan sorguluyor olmalıydı. Arlas'ın gidişinin ardından babam odaya daldı ve bir sürü soru da o sordu fakat hepsine baştan savma yanıtlar vermeyi seçtim. Eflal'le ilgili hiçbir şeyi onlara söylemeyecektim.
Babam çıkmadan önce akşam basın toplantısı yapılacağını söylemiş ve hazırlanmamı istemişti. Yemek yedikten sonra da tekrar gücümü kontrol etmeyi öğreteceğini hatırlatmış sonra da Arlas gibi o da çıkıp gitmişti. Her aksiyonun sonunda olduğu gibi yine kendimi yatağımın içinde ve neyi nasıl yapacağımı planlarken buldum babamın gidişiyle. Her şey iyice birbirine karışmış arap saçına dönmüştü. Fakat benim yapacağım belliydi. O taşları bulacaktım. Uzanmaktan sıkılınca kalkıp akşam ne giyeceğimi düşünmeye başladım.
Her ne kadar kıyafet takıntım olmasa da sonuçta ben bir kadındım ve dış görünüşüme önem veriyordum. Uzun zamandır kendime bakamadığım için yüzüme bir maske yapıp ardından kıyafet dolabımın başına geçtim. Buz mavisi mini elbiseyi dolaptan çıkarıp altına da beyaz topuklu ayakkabıları yerleştirdim. Boynuma uzun zamandır takmadığım, ucunda melek sembolünün olduğu gümüş kolyemi ve uzun çizgi şeklindeki gümüş küpelerimi de elbisemin yanına koyup hazırlığımı tamamladım. Elbisemin askıları boyundan bağlamalıydı. Omuz detayı ve volanlı kolları her zaman çok şık gösterse de bunu asıl seçme nedenim kurşun yaramı kamufle etmesiydi. Tam yüzümü temizlemek için lavaboya gireceğim sırada Buğra odaya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sahyası
FantasyBir varmış bir yokmuş diye başladı hikayesi, Ruhu yaralı küçük çocuğun elini, kalbi kırık bir kız çocuğunun tutmasıyla yeniden yazılmaya devam etti. İkisinin de ruhu kırıktı ama onları da yalnızca ikisi anlayabilirdi. Kız parlak bir yıldız, Çocuk b...