"Korku ve alkol. İkisi de aynı etkiyi verir insana, beynini uyuşturur ve istemsiz davranışlar sergiletir. Etkisi kalkınca da geriye ya keşkeler ya da iyikiler kalır."
"İmdat!
Tan yeri yenice ağarırken birinin attığı çığlıkla gözlerimi açıp üzerimdeki tulumu kenara fırlattım. Her ne oluyorsa daha tam uykum açılamadığımdan kavrayamamıştım fakat çadırdan çıktığımdaysa manzara beklediğim türden değildi. Nutkum tutulmuş halde ayağa kalkarken Arlas'ın da tetikte beklediğini gördüm. Altın kumral saçları dağılmış ve üzerindeki benimki gibi siyah sweetiyle montunu almadan dışarı fırlamıştı. Yiğit de aynı paspallığıyla şaşkınca etrafı izlerken dikkatli adımlarla Arya'nın yanına ulaştım çünkü şu an korkudan bayılacak derecedeydi ve yüzü kireç kesmiş gibi bembeyazdı.
"Sakin ol. Ve yavaşça arkama geç." Arya'yı uyardıktan sonra Arlas'ın da aynı şekilde arkama yaklaştığını hissettim. Sözümü dinleyip yavaş adımlarla arkama geçtiğinde artık neler olduğunu daha net sezebiliyordum.
Büyük bir kurt sürüsü üzerimize doğru yaklaşmaya başlayınca Arlas'ın eli arkasına gitti ve silahını onlara doğru doğrulttu. Yapacağı şeyi kavramamla, "Sakın yapma!" diye bağırdım. Hatta aklından bile geçirmemeliydi. Onların da canı vardı böyle bir şey yapmasına izin veremezdim.
"Hiç de arkadaş canlısı gözükmüyorlar Vavelya. Size zarar gelmesine izin veremem.""Bana güven." Elindeki silaha uzandığımda itiraz etmeden teslim etti ama bunu yapmaktan pişman olmamayı diliyordu. Kurtlardan birisi koşarak tamamen önümüze geldiğinde kalp atışlarımı tüm vücudumda belirgin şekilde hissediyordum. Korkuyordum ama babamın söylediğinin verdiği güvenceyle geri adım atmaya da yeltenmiyordum. Arya çoktan ağlamaya başlamış Doğu da yanında bitmişti. Arlas önüme geçmeye yeltendiği sırada elimle onu durdurdum ardından hafifçe eğilip yaklaşmaya devam eden kurtla göz göze geldim.
Keskin mavi gözleri ve beyaz gri yelesiyle fazlasıyla ürkünç görüntüsü içimde yutkunma isteğini alevlendirdi. Tam o sıradaysa Arya'nın sesini duydum."Lalin yaşıyor! Nasıl olduğunu nerede olduğunu bilmiyorum ama yaşıyor! O yüzden ayrıldım senden kahretsin sana hala aşığım ve ölmek istemiyorum!" Arya yüksek sesle ağlayarak neden ayrıldığını Doğu'ya itiraf ettiğinde Arlas'ın duraksadığını hissettim. Her ne dönüyorsa onu da şok olduğunu görmek içime garip bir şüphe tohumunun serpilmesine neden oldu. Ama düşünecek vaktim yoktu çünkü Arya'nın sesi kurdun üzerinde hiçbir etkiye sebebiyet vermediğinden üzerime doğru yürümeye devam etti ve tam önümde durdu.
Baktı... Baktı... Nefesler tutulmuş şekilde ne olacağı beklenirken kurt kulağımın arkasına kadar yaklaşıp kokumu aldı ardından hızla geriye çekildi.
Hissetmişti. Kim olduğumu hissetmişti ve ben bunun olacağını biliyordum. Arlas, Arya ve Doğu'dan dikkatini çekip tekrar bana döndüğünde başımı hafifçe kaldırıp göz kırptım ve kurdun yelesini okşadım.
"Hadi şimdi ailenin yanına dön bakalım ufaklık." fısıltımdan ne demek istediğimi algıladı ve uysalca sürüsünün yanına dönüp yanımızdan uzaklaşmaya başladılar. Babamla uyuyamadığım bir günün sabahına kadar sohbet etmiştik ve bana gücünün ilk açığa çıktığı anları anlatmıştı. O hayvanları yönlendirebiliyordu ama ben bunu yapamıyorum fakat babamın gücünün etkisiyle bana yaklaşmıyorlar ve bana zarar veremiyorlardı. Burada Buğra olsaydı ona da aynı tepkiyi vereceklerine emindim. Tabi bunu kimse bilmediği için endişelenmeleri de normaldi.
"Ne yani biz şimdi ölmeyecek miyiz? Ben boşuna mı itiraf ettim şu an?" Arya ölüme kendini o kadar adapte etmişti ki tüm gerçekler dilinden su misali dökülüvermişti. Kurtların gözden kaybolmasıyla Arlas ve Doğu gözlerini sorguya çekmek için Arya'nın üzerine dikti. Doğu Arya'yı kolundan yakalayıp dolu dolu gözleriyle zar zor konuşmaya başladığında hayatının şokunu yaşadığını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sahyası
FantasyBir varmış bir yokmuş diye başladı hikayesi, Ruhu yaralı küçük çocuğun elini, kalbi kırık bir kız çocuğunun tutmasıyla yeniden yazılmaya devam etti. İkisinin de ruhu kırıktı ama onları da yalnızca ikisi anlayabilirdi. Kız parlak bir yıldız, Çocuk b...