Karam'ın telefonunu beklemeden açtığımda, Karam "Efsunkar. Duyduğuma göre yine yıkmışsın ortalığı. Vallahi istediğim enerji. İşte feraset işte cesaret işte adam gibi adamlık yani." Dedi, neşeli ses tonunu esirgemeden. Elimle yüzümü hırsla sıvazladıktan sonra, "Ne oldu?" diye sordum. O kadar ağlamama rağmen sesimin hala güçlü çıkmasına şaşırmıştım ama işime de gelmişti.
"Aa aşk olsun. Sizin gibi zarif bir kadına böyle kaba bir üslubu hiç yakıştıramadım." Artık sadede gelmesini imalayarak bıkkınca nefes verdiğimde güldüğünü işittim.
"Tamam tamam. Canını sıkmak için aramadım. Sana bir teklifte bulunmak için aradım." Dedi, sesi aniden ciddiyete bürünmüştü. Sonunda karın ağrısı ortaya çıktığında göz devirip, "Bak Karam bugün hiç seninle anlaşma konuşacak havamda değilim. Savaşımızı en azından bir günlüğüne kenara bırakabiliriz bence ha?" dedim. Gerçekten bugün yeterince belayla uğraşmıştım.
"Hayır hayır bekle. Amacım savaşmak değil. Kayra'yla ilgili." Kapatmam korkusuyla aceleci bir tavırla konuşmuştu. Söylediğiyle kaşlarım çatılırken derin bir nefes aldım.
"Kayra'yı öldüreceğini duydum. Ama bilirsin Kayra hükümetten yani onu öldürürsen sen de ölürsün. Ama ben bunu önleyebilirim." dedi uzlaşmacı bir tavırla. Sözleri içimdeki gülme isteğini harlarken kısık bir kahkaha dudaklarımdan sıyrıldı.
"Bunu beni öldürmeye çalışan adam mı söylüyor?" dedim alayla. Sesime yanşayan alay yüzümde de peyda olmuştu.
"Kayra kolay kolay birinin boyunduruğu altına girmez Vavelya, bilirsin. Yani tahmin edebileceğin üzere onu bana bağlayan bazı şeyler var. Eğer istediğim şeyi yaparsan sana o kozları verebilirim. Böylece sen de ölmeden arzuna kavuşmuş olursun." Dedi ciddiyetle. İşte şimdi ilgimi çekmeyi başarmıştı.
"Neymiş o kozlar?" sorumun üzerine arkadan gelen seslerden bir yere oturduğunu anladım. Gerginlikle dudaklarımı dişlediğim sırada cevabımı verdi.
"Hükümettekilerin dokunulmazlığı vardır fakat bazı istisnalar bu dokunulmazlığı delebilir. Mesela krala ihanet. Elimde Kayra'nın Arlas'a ihanet ettiğini kanıtlayan belgeler var." Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken bunu atladığımı fark ettim. Kayra Arlas'ın tahtını istiyordu fakat buna rağmen Karam'a çalışıyordu. Yani onun elini kolunu bağlayan bir şeyler olmak zorundaydı.
Aptallığıma göz devirip elimi alnıma hafifçe vurdum. Bunu nasıl atlardım?"Peki benden istediğin ne?" sıkıntı dolu bir nefes verdiğinde ne isteyeceğini merakla bekliyordum.
"Kayra zaman yöneticisi biliyorsun. Kayra'nın ölümüyle zaman dengesini şaşıracak. Bunun önüne geçemeyiz. Kayra'nın kanından biri olmadığı için taş varis seçemeyecek. Zaman kavramı yok olmayla karşı karşıya geleceği için mevsimler de dengesini şaşıracak. Doğa'nın dengesini de çok derinden etkileyecek. Senden istediğim şeye gelince, doğa olaylarının tümünü kontrol etmeni istiyorum. Çünkü bunu yapmazsan hepimiz yok olmayla karşı karşıya kalırız." Dedi. Pür dikkat onu dinlerken kararan havayla artık geri dönmem gerektiğini düşünüp arabayı çalıştırdım ve telefonu sabitleyiciye koyup, bluetooth kulaklığı takıp efesle içime nefes çektim.
Bunun olacağını düşünmüştüm. Fakat bu çözüm bulabildiğim anlamına gelmiyordu."Peki bu sonsuza kadar böyle mi devam edecek?"
"Hayır. Taş tabi ki varis seçecek fakat kanından biri olmadığı için bu biraz zaman alacak. O zamana kadar dengeyi korumak zorundasın."
Haklıydı. Denge bozulursa başımıza gelecek felaketlerin ardı arkası kesilmezdi. Fakat bu oyunda boşluğun dolmadığı bir yer vardı.
"Sen neden Kayra'nın ölmesini istiyorsun ki? Madem bu kadar değerli denge için. Neden onu ortadan kaldırmamı istiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sahyası
FantasyBir varmış bir yokmuş diye başladı hikayesi, Ruhu yaralı küçük çocuğun elini, kalbi kırık bir kız çocuğunun tutmasıyla yeniden yazılmaya devam etti. İkisinin de ruhu kırıktı ama onları da yalnızca ikisi anlayabilirdi. Kız parlak bir yıldız, Çocuk b...