32:Bölüm: Vahşetin Kanlı Raksı

2 1 0
                                    

"Kanlı sayfalara yazılan sonenin son mısrası sıyrıldı kurumuş dudaklardan... Dehşetin silik adım sesleri çepeçevre kuşattı sokağı. Son dediler, bitti sandılar oysaki bazıları için biterken bazıları için yeni başladı."

Arlas Karayel'in ağzından...

"Neyi bekliyoruz?" cevap vermeyecek olduğunu bilsem de sormak istiyordum. Acaba bizi ne bekliyordu?

Yine.

"İzle ve gör." Dedi beni yanıltmayarak. Ellerimi cebime sokup karşıdaki sahneyi izlemeye devam ettim. 

Yarım saattir bu geniş tiyatro salonunda boş boş sahneyi izliyorduk. Artık gözlerinin açıldığının farkınaydım fakat neyi ne kadar anladığını bilemiyordum. Perdenin açıldığını ve ışıkların sönüp sadece sahneninki kaldığında bizi bekleyen belanın yaklaştığını anlayıp oturuşumu dikleştirdim.
Koca sahneyi topuklu ayakkabı sesleri doldurduktan birkaç dakika sonra sahneye tanıdık bir sima girdi. Üzerinde siyah bir kolu olmayan kazağıyla kot pantolonu vardı. Elleriyle saçlarını karıştırdı ve bu tarafa dönmeden karşıya bakmaya devam etti.

Eflal...

Yaptıklarının affedilir bir yanı yoktu. Fakat minnet duygusu kullanılmaya müsait hayattaki en boktan duyguydu. Bir insanı minnetle kendinize bağlayabilir hatta bir silah olarak kullanabilirdiniz. Bana yaptığı tam olarak buydu.

Tekrar adım sesleri kulakları doldurduğunda bu defa görmeyi beklediğim yüz asla bu değildi. Sarı saçları özenle taranmış mavi gözleri hala çakmak çakmaktı. Üzerinde ince gri bir tişört altında aynı grilikte kot pantolonu vardı. Giyim tarzı hep serseri tarzı olmasına rağmen disiplin delisiydi.

Kayra Saygıner...

Kim çekerse o tarafa giden, tasmasının Karam'ın tuttuğuna emin olduğum ikinci denek...
Ve bir de benim dostum olduğuna inandığım ihanet eden köpeğin teki...

"Ne oluyor?"

Dayanamayıp yanımdaki tek değer verdiğim insana, Vavelya'ya döndüğümde işaret parmağını dudağına yaslayıp susmamı, kaşlarıyla da karşıdaki manzarayı işaret etti. Söylediğini uygulayıp yeniden döndüğümde Kayra'nın bakışları buraya döndü fakat bizi fark etmesi olanaksızdı.
"Beni neden buraya çağırdın Eflal?" 

Kayra yanlış bir şeyler olduğunu sezip gözlerini kıstığında Eflal dalgınlığından sıyrılıp gözlerini Kayra'ya sabitledi.

"Eskiden her şey ne kadar güzeldi değil mi? Hep birlikte güzler eğlenirdik, ihanetin izleri daha bulaşmamıştı kalplerimize. Masumduk. Öyle değil mi?" dedi Eflal. Konuşurken sesi titremişti. Yakında ağlayacak gibi hali vardı.


"Bir sorun var. Eflal konuş benimle neler oluyor? Çözebiliriz. Kim ne dedi sana?"
Kayra çırpınarak neler olduğunu çözmeye çalışırken Eflal başını iki yana salladı ve bunu yaparken gözünden bir damla yaş firar etti.

"Çözemeyiz. Hiçbir şeyi çözemeyiz. O kadar kötülükle kaplandı ki kalbimiz artık hiçbir şeyi çözemeyiz." Dedi Eflal esefle. Elleriyle saçlarını karıştırıp bu tarafa kısa bir bakış attıktan sonra yeniden Kayra'ya döndü. Hafifçe burnunu çekti ve bir adım daha yaklaştı.

"Güzelim söyle ne olduğunu. Sen söylemeden bilemem. Söyle de çözelim birlikte. Eskisi gibi." Dedi Kayra sesi yakarır gibi çıkmıştı.

"Ne kadar da dramatik bir an." Dedi Vavelya alayla. Keyfi fazlasıyla yerinde gibiydi. Elindeki mısırdan ağzına atarken kaşlarını kaldırıp elini öne doğru uzatarak isteyip istemediğimi sordu. Sabır dilenircesine nefes çektikten sonra huysuzca yerimde kıpırdanıp sahneye döndüm.
"Yapamam! Söyleyemem. Özür dilerim. Ben... Ben böyle olsun istemezdim." Dedi Eflal. Hıçkırıklara boğulmuş sarsılarak ağlıyordu. Kayra öne doğru adım atmaya yeltendiğinde Eflal geriye çekilip eliyle onu durdu. Ardından silahını cebinden çıkarıp Kayra'ya doğrulttuğunda Kayra şoktan bir silaha bir Eflal'e bakıyordu.

Ruhun SahyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin