*Bir yapbozun tamamlanmaması için bir parçanın kaybolması yeterlidir. Küçümsenen bir parça bazen hayati önem taşıyabilir*
"Arlenda Holding, ben Vavelya, Arlas Bey'in asistanıyım. Nasıl yardımcı olabilirim?"
Tam Üç buçuk saattir telefondan görüşme yapıyor kimi bağlamam gerektiğini bilemediğim için sürekli Arya'yı yanıma çağırıyor ve işleri düzenlemekten çok karıştırıyordum."Şu an Arlas Bey toplantıda ama iletmemi istediğiniz bir mesajınız varsa yardımcı olabilirim." Hayır aslında olamam beyefendi ama siz öyle varsayın.
Karşı taraftan kabulleniş cümlelerini duyduğumda derin bir nefes vermiş ve iyi günler dileyip telefonu kapatmıştım. Bu neydi böyle ama. Her gün böyle geçecekse ben ölmüştüm. Telefondan artık numarasını ezberlediğim tuşlara basıp Arya'yı tekrar rahatsız etmek için aradım. Ve anında cevapladı."Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum sanırım az önce bir adamı ektim Arlas toplantıda diye." dediğim sırada arkadan kıkırtısını işittim. Kabul, komik bir durumdaydım.
"Sakin ol Vavelya, Arlas uzun zamandır şirkete uğramadığı için işler birikti sadece, normalde bu kadar yoğunluk yaşamazsın. Hem dediğim taktiği uygula. Arlas'a bağlaman gereken üç tür insan var: birincisi projeye fikir başvurusu olanlar, ikincisi ülkeler arası görüşmeler, üçüncüsü de ülke sorunu bildirecekler. Bu kadar. Gerisine dediğin gibi toplantıda dersin. Ve en önemlisi sakinlik. Karşıdaki sana ne derse desin sakin kalırsan hiçbir problem çıkmaz. Yapamayacağın bir şey değil. Özgüven biraz lütfen." dedi hızlıca. Ardından birinin ismini seslenip bir belge istedi. Konuşmasının bitmesini bekleyip ben söze girdim.
"Tamam muhtemelen beş dakika sonra tekrar ararım görüşürüz."
"Görüşürüz." Deyip telefonu kapattığında, kapının çalındığını fark ettim. Hızlıca "gir" diye seslenip kapıya baktım. Arlas odaya giriş yapınca derin bir nefes verip geçmesi için elimle koltuğu işaret ettim.
"Nasıl gidiyor?" dediğinde, sahte bir gülümsemeyle yüzüne baktım.
"Yanlış soru. Sorun nasıl gitmiyor olmalıydı çünkü." Öfkeyle soluduğumda kaşları çatıldı. O sırada susmayan telefon bir kez daha çalınca başımı sertçe masaya bıraktım. Üç buçuk saatte bitmiştim. Durun bir dakika, üç saat kırk dakika olmuş. On dakika on dakikaydı sonuçta. Dakikaları saymak bu olsa gerekti.
"Buyurun Arlenda Holding. Ben Vavelya nasıl yardımcı olabilirim?"
"Arlas Bey'e bağlayabilir misiniz?" karşı tarafın sorusuyla Arlas'la gözlerimiz kesişti.
"Arlas Bey toplantıda ama ilet-" sözüm yarım kalırken karşıdaki tarafın bağırışını işittim.
"Üç saat önce aradığımda da aynı şeyi söylemiştiniz. Üç saattir toplantı da mı Arlas Bey acaba? Ya beni Arlas Bey'e bağlarsınız ya da-" Sinirle gaza gelip ayağa kalktığımda Arlas da çatık kaşlarıyla beni süzüyordu.
"Ya da ne hanımefendi? Sözlerinize dikkat edin lütfen. Ayrıca Arlas Bey'in yoğun bir iş adamı ve ülkenizin lideri olduğunu da unutmayın lütfen. Kankanızmış gibi her an onunla konuşamayacağınızı akıl edemediniz mi? İyi günler." Deyip suratına kapattım. Neydi dördüncü kural? Sakinlik. Sakinlikmiş hah! İnsanlar benim tahammül sınırımı zorladıkça nasıl sakin kalabilirim acaba?
"Vavelya iyi misin?" bir an olayın hararetiyle Arlas'ın varlığını unutmuştum. O da yazık ani yükselişimle hayretler içinde bana bakıyordu.
"Sakin ol Vavelya sessiz kal Vavelya, öyle olmuyor işte ya sana verecekmişim telefonu ya da beni kovdurmayı falan düşünüyordu herhalde. Bir insanı tehdit edebilmek bu kadar kolay olmamalı. Yapamıyorum ben bu işi ya, olmuyor yani. Hayır benim insan ilişkilerim zaten kötü bana neden böyle bir işi verirsin ki? Benim hayatımdaki konuştuğum kişi sayısı elimin parmağını geçmez. Hayır yani, sana bir şey söyleyeyim mi kabak senin başına patlayacak ben iki gün daha kalırsam bu şirketi batırırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sahyası
FantasyBir varmış bir yokmuş diye başladı hikayesi, Ruhu yaralı küçük çocuğun elini, kalbi kırık bir kız çocuğunun tutmasıyla yeniden yazılmaya devam etti. İkisinin de ruhu kırıktı ama onları da yalnızca ikisi anlayabilirdi. Kız parlak bir yıldız, Çocuk b...