GÖZDE

1. Sobe

Elerimi montumun cebine koyup kafamı olabildiğince eğdim. Bakışların üzerime toplandığını hissediyordum. Ama kafamı kaldırıp bakmaya cesaretim yoktu.

Yine bir şey olmuştu. Yine benimle ilgiliydi ve yine o yapmıştı.

Ama bu kez kesinlikle çok ileri gitmişti. Buna emindim. Çünkü hocalar bile bana iğrenerek bakıyordu.

Kusmak istiyordum.

İçimdeki her şeyi boşaltmak istiyordum. Her defasında ezilen kalbimi bile kusmak ve üzerinden geçmek istiyordum. Hep onun yaptığı gibi.

Adımlarımı alt kattaki lavaboya yöneltdim. Dilimde kan tadı hissedince kanayan dudağımı yaladım. Kendimi en sonda olan kabine atıp kapıyı kilitledim.

Zil çalmıştı. İkinci ders başlamıştı ve neredeyse 20 dakika geçmişti bile. Ellerimi saçlarıma atıp çekiştirdim.

Ne yapmam gerekiyordu?

Bir şey olmuştu. Yine bir şey yapmıştı ve benim ne yaptığından haberim bile yoktu.

Panoda bir şey vardı.

Yine panoya bir şey asmıştı.

Yine beni mahvedecekti.

Bacaklarımın titremesini ellerimi dizlerimin üzerine koyarak durdurmaya çalıştım. Ama anlamı yoktu.

Bir anda büyük bir gürültü sesiyle yerimden sıçradım. Derin nefesler alırken adım sesleri yaklaşmaya başladı. Titreyen parmaklarımı dudaklarımın üzerine bastırdım. Saçlarımın arasından soğuk terler akıyordu.

Burnumdan nefes alırken küçük sesler çıkıyordu ve bunu susturamıyordum.

Tüm kabinlerin kapıları açılıyordu ve adım sesleri yaklaşıyordu. En son benim olduğum kabinin kapısı zorlandı. Ama kilitli olduğu için açılmadı.

Ve sonra onun sesini duydum.

"Orda olduğunu biliyorum." Tüylerim diken diken oldu.

Konuşmasından alaylı gülümsemesinin yine yüzünde olduğunu anladım.

Nefesim tekledi. Kalbimin çarpma sesini kulaklarımda duyuyordum.

Kapıyı iki kere yavaşça tıklattı.

"Hadi aç kapıyı bakalım."

Gözlerim dolmaya başlarken elimi daha sıkı kapattım dudaklarıma. Diğer elimle ise montumun eteğini sımsıkı tutuyordum.

Çok küçüktüm. O kadar küçük kalıyordum ki yanında bana 2 kere vurması bedenimde büyük hasarlara yol açabilirdi.

Bunu anlamam daha da ezilmeme sebep olurken kapıyı yine tıklattı.

"Çok sabırlı biri değilim biliyorsun değil mi, Yekta?"

Parmaklarımı dudaklarımdan çektim. Titreyen ellerim kabinin kilitini çevirdi.

Kapı yavaşça açılırken gözlerim onun mavi gözleriyle buluştu. İçimden bir ürperti geçerken bir adım geriledim.

Dudaklarındaki gülümseme beni ürkütüyordu. Ellerim, bacaklarım tüm bedenim titriyordu ve o bunun farkındaydı.

Benim ondan kormamdan büyük bir haz aldığını düşünüyordum bazen.
Bakışlarımı ayakkabılarıma dikerek bekledim.

"Neden titriyorsun?"
Sorduğu soruyla afallayarak ona baktım. Uzun boyu yüzünden kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım.

Bunu gerçekten soruyor muydu?

Ondan ne kadar korktuğumu burdaki herkes biliyordu oysa.

Bakışlarını afallamış yüzümde gezdirip alayla gülümsedi.

O an anladım. Tabiki ondan korktuğumu biliyordu. Sadece benimle alay ediyordu.

Soğuk duvara avuçlarımı dayayarak biraz daha sindim olduğum yere.

"Hep burda saklanıyorsun."

Kafasını hafifçe sağa yatırdı. Dudaklarındaki gülümseme silinmiyordu.

Biraz bana doğru yaklaştı ve sol elini kaldırdı. Anında irkilerek dudaklarımı birbirine bastırdım. Eli yanağıma yaklaşırken küçük burnumdan çıkan hızlı nefes sesleri doldurmuştu kabini.

Bakışları yüzümün bütün köşelerinde gezip yeşil gözlerimde durdu.

"Ve ben seni hep sobeliyorum."

Parmakları yanağıma dokundu.

İçim titredi. Gözlerimi kapatmak istiyordum ama o kadar korkuyordumki yapamıyordum. Sanki gözlerimi kapattığım gibi ensemden tutup kafamı klozete sokacaktı.

Biraz daha yaklaştı.

Parfümün ve sigaranın kokusu ağır ağır burnuma dolarken kipriklerim titreyerek kapandı. Bir damla gözyaşı yanağımı ıslatıp parmağında durdu. Yüzündeki gülümseme silinirken çenesi kasıldı. Prmaklarının hafif dokunuşu değişti. Çenemi sıkıp kafamı duvara doğru arkaya itti. Soğuk duvara çarpan kafamla yüzümü buruşturdum.

Burnumu çekerken gözlerindeki o cani ifadeye şahit oldum.

Başlıyordu.

Yüzünü bana yaklaştırırken biraz daha ağlamak istedim. Ama ağlamamdan nefret ediyordu. Dudaklarımı bir birine bastırıp hıçkırık çıkmasını engelledim.

Kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Sobe."