Bölüm şarkısı: Do I Wanna Know?
"Biliyor musun? Bence empati yapmak o kadarda iyi bir şey değil."
Kafamı yasladığım yerden kaldırarak Tarık'a baygın bir bakış attım. Alkol kanımda dolanıyor ve bedenimi rahatlatıyordu. İkimizde sarhoş daha olmamıştık ama masaya sakinlik hakimdi. Bunda alkolün etkisinin olduğunu es geçemeyecektim.
"Neden? Biriyle empati yapmak onu daha iyi anlamak demek değil midir?"
"Evet ama birini anlamak onunla empati yapmak normal insanlar için iyidir. Düşünsene, bir sadistin empati becerisinin yüksek olduğunu. Kurbanıyla emtapi kurarak çektiyi acıyı anlıyor ve bundan zevk alıyor."
Söyledikleri mantıklı ve tanıdık gelmişti. Başımı arkaya atarak bacaklarımı hafif araladım.
"Doğru. Ama bu insanlar için iyi bir şey olduğu gerçeğini değiştirmiyor."
"Empati sadist bir ruh için ilaç gibidir."
Dudaklarından fısıltıyla dökülen cümleyle kafamı hızla kaldırıp ona baktım.
Tam gözlerimin içine bakıyordu.
"Annen söylemişti. Baban için."
Yutkunarak elimdeki içkiyi tek dikişte bitirdim.
Bardağı masaya bırakıp elimin tersiyle dudaklarımdaki ıslaklığı sildim.
"Bu konuda konuşmak istemiyorum."
Oturduğum yerden kalkınca oda hızla kalktı.
"Nereye?"
Ona durgun bir bakış attım.
"Lavoboya. Hemen dönerim."
Kafasını sallayıp geri oturdu.
Elimin tersindeki içkinin ıslaklıği sinirlerimi bozuyordu.
Lavoboya girip aynanın karşısına geçerek musluğu açtım. Kalabalıktı.
Hatta kabinlerden inleme sesi bile geliyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp sol elimi suyun altına tuttum.
Sağ elimdeki sargıya bir bakış atıp sinirle musluğu kapattım. Sargıyı titreyen parmaklarımla açıp hızla çöp kutusuna attım. Geri aynanın karşısına gelip musluğu yeniden açtım ve sol elime sabun sıkarak sağ elimi de yıkamaya başladım.
Bir kere.
İki kere.
Üç kere.
Dört, beş...
Elim buruş buruş olmuştu. Suyu soğuk tarafa çevirip sağ elimi suyun altında tuttum. Suyun buz gibi olduğuna emindim fakat hiç bir şey hissetmiyordum. Gözlerim dolunca dişlerimi sıkarak aynaya baktım.
Aynı anda gözlerim Aresin gözleriyle kesişince irkilerek musluğu kapattım. Hızla sağ taraftaki havludan bir kaç oarça koparıp ellerimi kuruladım ve peçeteleri çöpe attım.
Bakışlarını hala üzerimde hissediyordum.
Ama dönüp ona bakmamıştım.
Kalabalıktan sıyrılarak lavobodan çıktım.
Aynı anda arkamdan geldiğini anlamıştım. Adımlarımı hızlandırarak koridordan sağa döndüğümde karanlıkla karşılaşmıştım. Biraz gidince locaların olduğu yere ulaşacaktım. Fakat arkamda hissettiğim nefesle bileğimden tutularak arkaya çekilmem bir oldu.
Refleksle kapattığım gözlerimi açtığımda Aresin dudaklarıyla karşılaşmıştım. Ares üzerime eğilerek bileğimdeki elini çekti ve duvara dayadı.
Gözleri gözlerimle kesiştiğinde içimden bir şeylerin aktığını hissettim.
Bakışlarındaki duygunun anlamı neydi bilmiyorum ama ortam o kadar gariptiki ona tepki bile gösteremiyordum.
Gerçi ne zaman adam akıllı bir tepki göstermiştim?
Karanlık koridordan geçen kişilerden başka bizim gibi iki kişi daha vardı.
Öpüşme sesleri kulağıma doldukca kalp atışlarım hızlanıyordu.
Aresin siyah gözlerine bakarken alıp verdiğim hızlı nefesler onun sakin nefeslerine karışıyordu.
Dusaklarımı birbirine bastırarak yutkunduğumda bakışları dudaklarıma kaydı.
Aynı anda benimde bakışlarım onun dudaklarına kayınca onunda alıp verdiği nefeslerin hızlandığını hissettim.
Bir anda gözlerini sımsıkı kapatarak alnını alnıma dayadığında derin solukları yüzüme vuruyordu.
"Yapmamalıyım."
Fısıltıyla söylediği kulaklarıma ulaşmıştı ama ne dediğini idrak edememiştim.
Elimi kaldırıp üstteki bir kaç düymesinin açık olduğu beyaz gönleğinin yakasını kavradım. Onu kedimden iterken gözlerini açtı ama duvardaki elini çekmemişti.
Bir kaç saniye aramızda hızlı soluklarla birlikte bakışma geçti.
Kaşlarımı çatarak yakasındaki elimi sıkılaştırdım ve onu hızla kendime çekerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Her şey o kadar hızlı gelişmiştiki donup kalmamak elde değildi.
Fakat o an asla durmadım. Yakasındaki elimi ensesine çıkararak alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Aynı anda o da üst dudağımı kavradığında kendini bana bastırmıştı. Bir eli duvara yaslıyken bir eli yüzüme çıkmıştı.
Dudaklarımız bir birine uyumlu haraketlerini sürdürürken içki tadı almıştım. Dili dudaklarımın ararsından sıyrılıp dilime ulaştı.
Dilime biraz daha içki tadı değdiğinde hızlanarak elimi saçlarına çıkardım.
Siyah ve yumuşak saçlarını parmaklarımla çekiştirirken boştaki elimi kavrayarak parmaklarımızı bir birine geçirip duvara yasladı.
Elimi hala hissetmiyordum.
Bu haraketiyle kalbimdeki acı büyümüştü.
Kenimi ona iterek ona biraz daha bastırdım. Ama o bunu iznin vermeyerek belimi duvara sertçe yasladı.
Alt dudağını ısırdığımda benden ayrılarak gözlerimin içine bamıştı.
Nefeslerimiz bir birine karışmışken yanımızdaki kişilerden gelen inleme sesleriyle Ares hafif kanayan dudağını yalayıp, elimi bırakıp üzerimden çekildi.
Bir süre birbirimize baktık.
Gözleri dudaklarımda, çenemde, burnumda, yüzümün her köşesinde gezindi.
Bakışlarını çekerek gözlerini yumdu. Kafasını iki yana salladı.
"Bir daha böyle bir hata yapma."
Kısık çıkan sesi kulaklarıma ulaştığında gözlerimi şişmiş dudaklarından çektim. Sol elimi yumruk yaparken tırnaklarımın derime batmasını umursamamıştım.
Bu acı konuşmamı engelleye bilirdi belki.
Bakışlarımı üzerinden ayırıp onu arkamda bırakarak hızlı adımlarla oradan uzaklaştım.
Pişman değildim.
Ama pişman olacağıma emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZDE
General FictionYekta'nın hikayesi... Psikolojik sahneler olacaktır, rahatsız olacaklar okumasın.