23. İtiraf

3.3K 224 48
                                    


Yektanın çenesi titremesini sürdürüyordu. O katil değildiki.

Bağırmak istiyordu.

'Ben katil değilim!' Diye bağırmak istiyordu. Aresin yüzüne vurmak istiyordu herşeyi.

Belkide yapmalıydı.

Ama babasına söz vermişti.

Akıllı çocuklar sözlerini hep tutmalıdır oğlum.

Zaten şimdiye kadar akıllı çocuk olmamış mıydı?

Tabuları yıkmanın zamanı gelmişti belkide. Fakat bu Yekta için zor olacaktı.

Ares simsiyah gözlerini Yektanın ela gözleirne kilitlemiş dişlerini sıkarak ona bakıyordu. Kendini tutuyordu.

Karşısındaki çocuğa zarar vermemeliydi.

Herşeye rağmen bunladar saf olmayı nasıl başarıyordu?

Yektanın gözyaşları yanaklarını ıslatmaya devam ederken Ares titreyen çenesine baktı.

Yekta konuşmak için dudaklarını araladığında Ares aniden Yektanın beliğini bırakıp kollarından tutarak onu kendine çekti.

Kollarını sımsıkı dolayarak onu kendine bastırdı. Yekta Aresin bu hamlesiyle hıçkırarak ağlamaya başladı.

Herşey o kadar zor geliyorduki ona, çelimsiz bedeninin yaşıdığı yükü artık taşıyamaz olmuştı. Lakin hayatına giren her kes bir yük daha ilave ediyordu sırtına.

Aresin parmakları Yektanın yumuşak saçlarına ulaştı. Onları yavaşça okşadı.

Yekta sesli bir şekilde ağlamaya devam ediyordu.

"Şşt.."

Ares onun belinden kavrayıp diğer eliyle bacağını tutarak kucağına aldı.

Yekta beklemeden bacaklarını ona dolayarak yüzünü boynundan çıkarmadı.

Ares koridoru adımlyıp salona geçerek kucağında Yektayla birlikte koltuğa oturdu.

Saçlarını okşamaya devam ederek konuştu.

"Ağlamanı sevmiyorum. Hem de hiç."

Yekta bunu duyunca sanki biraz daha ağlamaya başlamıştı.

Ares Yektanı biraz daha kendine bastırdı. Sanki onun içine karışmasını istiyordu. Burnunu saçlarına yaklaştırarak derin bir nefes aldı.

"Özür dilerim. Söylediklerim için özür dilerim."

Bir süre sonra Yektanın hıçkırıkları durmuş yerni titrek nefeslere bırakmıştı.

Ares saçlarını okşamayı asla bırakmamış o sakinleşene kadar sımsıkı sarılmıştı.

"Ares."

Yektanın çocuk gibi çıkan sesini duyduğunda gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı.

"Söyle."

"Sana bir şey söylemem gerek."

Ares gülümseyerek "Aşk itirafı mı yapacaksın yoksa?" Dedi şakayla karışık.

Fakat böyle bir şey olursa ne tepki vereceğini o da bilmiyordu.

Ona hayır diyebilir miydi?

Evet diyebilir miydi?

"Öyle birşey değil."

Yine aynı kırılgan sesiyle konuştuğunda Ares onu ısırmamak için kendini zor tuttu. Kollarından tutup onu kendinde yavaşca ayırdı. Ağlamaktan kızarmış gözlerine ve şişmiş dudakalarına baktı.

Yutkunarak dudaklarını yaladı.

"Dinliyordum."

Yekta rahatsızca kıpırdanıp onun kucağından kalkmaya çakıştı fakat Ares buna izin vermedi.

"Böyle mi konuşacağız?"

Ares sırıttı.

"Evet. Bu senin için bir sorun mu?"

Yekta yutkunarak gözlerini kaçırdı.

"Hayır."

"Seni dinliyorum Yekta."

Yekta elalarını onun siyah gözlerine çıkarıp dudaklarını araladı.

"Bu ikimizin arasında kalmalı ama. Sır olarak yani. Babam bunu birine söylediğimi anlarsa beni affetmez."

Ares kaşlarını çatarak Yektanın kolunu hafif sıktı güven vermek ister gibi.

"Yekta, seninle olan her şey bizim aramızda kalacak zaten. Bu bizim özelimiz. Baban bile olsa senin söylediğin hiç bir şeyi ona söylemem."

Yekta buruk bir tebessümle Arese baktı.

Bu adamın karşısına çıkması tesadüf müydü?

Yoksa kader mi?

Dudaklarını ıslatıp Arese baktı yeniden. Bunu dile getirmek onun için zordu.

Fakat Aresi kazanmak istiyorsa yapmalıydı.

Onu kaybetmemeliydi.

"B-benim annem aslında ölmedi. Yaşıyor."

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin